In this study, Qāḍī Abd al-Jābbār’s views on knowing Allah (ma‘rifatullah) and following issues have been analysed. In this context, either the divine message has reached to a person or not, it is examined whether ma‘rifatullah is obligatory (wajib) upon him. Subsequently, it is discussed whether this obligation is ensured by reasoning (‘aql) or revelation (naql). Furthermore, while keeping in mind the role of intellect (nazar) and argumentation (istidlāl), we have established and evaluated religious state and source of nazar and istidlāl. Also, we discussed to what extend God can be the subject of knowledge and from which aspects He can be known. Besides, we discussed whether ma‘rifatullah is an obligation and if not what its justification is. In addition, we examined whether imitative knowledge (taqlīd) is possible in the case of ma‘rifatullah or not and whether it’s sufficient to know God just by taqlīd without the reasoning at all. Finally, Qāḍī Abd al-Jābbār’s opinions on the religious situation of people to whom the divine revelation did not reach at all and so they lack of knowledge on God.
Qāḍī Abd al-Jabbār Ma‘rifatullah Reasoning (aql) Intellect (nazar) Argumentation (istidlal)
Bu çalışmada Kadı Abdulcebbar’ın görüşlerinden hareketle marifetullah ve bu konuya taalluk eden diğer meseleler incelenmiş ve ortaya konulmuştur. Bu bağlamda kendisine ilahî mesaj ulaşsın ya da ulaşmasın kişiye Allah’ı bilmenin vâcip olup olmadığı incelenmiştir. Aynı zamanda marifetullah, vâcip ise bu vücûbiyetin akıl ile mi yoksa nakil ile mi sabit olduğu konusu ele alınmıştır. Ayrıca Allah’ı bilmede nazar ve istidlalin rolü gözetilerek, marifetullah meselesinde nazar ve istidlalin dinî hükmü ve kaynağı tespit edilmiş ve değerlendirilmiştir. Bunların yanı sıra Allah’ın hangi yönlerden bilgiye konu olamayacağı, hangi cihetlerden bilinebileceği üzerinde durulmuştur. Aynı şekilde marifetullahın zorunlu bilgi olup olmadığı, değilse bunun gerekçelerinin neler olduğu ortaya konulmuştur. Ayrıca marifetullah konusunda taklidin bilgi kaynağı olup olmayacağı, her hangi bir açıdan akıl yürütmeksizin sadece taklidî bir bilgiyle Allah’ı bilmenin yeterli olup olmadığı incelenmiştir. Son olarak Kadı Abdulcebbar’ın, kendilerine ilahî davet ulaşmayıp Allah’ı bilmeyen kişilerin ahiretteki durumunun ne olacağına yönelik görüşleri belirtilmiştir. Kadı Abdulcebbar’ın bu meselelerdeki yaklaşımı ortaya konulmakla beraber bu meselelerle ilgili bir takım analizler ve değerlendirmeler de yapılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | MAKALELER |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2019 |
Gönderilme Tarihi | 5 Nisan 2019 |
Kabul Tarihi | 28 Haziran 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 17 Sayı: 1 |
Kader Creative Commons Atıf-Gayriticari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.