BibTex RIS Kaynak Göster
Yıl 2014, Cilt: 1 Sayı: 3, 191 - 203, 01.09.2014

Öz

Çalışmanın  amacı,  cinsiyet,  kişilik  ve  tanışıklık  durumunun  atfetme  üzerinde  farklılaşmaya  neden   olup   olmadığının   ve   temel   atfetme   hatası   ve   kendine   hizmet   eden   yükleme  yanlılığının   gerçekleşip   gerçekleşmediğinin   tespit   edilmesidir.   Amacın   gerçekleştirilmesi  için   görgül   bir   çalışma   yapılmıştır.   Araştırmada   maksatlı   örnekleme   kullanılmış   olup,  gönüllülük   esasına   bağlı   olarak   katılan   toplam   52   öğrenci   üzerinde   yürütülmüştür.  Öğrencilerin  seçilmesi  sürecinde  öncelikle  kişilik  tipi  tespitine  yönelik  anket  uygulanmıştır.  Kişilik  tipi,  cinsiyet  farklılıkları  ve  tanışıklık  durumları  dikkate  alınarak  daha  sonraki  süreçte  ikili   kombinasyonlar   oluşturulmuş   ve   toplam   26   grupla   çalışma   gerçekleştirilmiştir.  Yapılan  analizler  sonucunda  temel  atfetme  hatasının  yapıldığı;  kişilerin  başarıyı  daha  çok  içsel  nedenlere  yükledikleri  tespit  edilmiştir.  Başarısız  olunan  çalışmaya  yönelik  analizler  değerlendirildiğinde   kişilerin   kendine   hizmet   eden   yükleme   yanlılığına   düştükleri;   bu  durumu   işin   güçlüğüne   atfettikleri   görülmüştür.   Değerlendirmeler   sonucunda   kişilik   ve  tanışıklık   durumlarının   atfetmede   herhangi   bir   farka   neden   olmadığı   fakat   cinsiyetin  başarısızlık   sonucu   ve   atfetme   faktörleri   açısından   farklılıklara   neden   olduğu   tespit  edilmiştir.     *  Bu  çalışma  13.  Ulusal  İşletmecilik  Kongresi'nde  sunulmuştur.  Year: 2014 Volume: 1 Issue: 3 1.  GİRİŞ  İnsanlar,   tüm   yaşamları   boyunca   bir   şeyleri   gerçekleştirmeye   çabalamaktadırlar.   Ancak  tüm   çabalar   her   zaman   başarıyla   sonuçlanmamaktadır.   Elde   edilen   başarı   ya   da  başarısızlıklara   ilişkin   deneyimler   ve   gözlemler,   bir   döngü   halinde   bireyin   hem   kendisine  hem   de   çevresindekilere   ilişkin   algılamasını   etkilemeye   devam   etmekte,   sonraki  davranışlarına,  motivasyonuna  ve  çabasına  şekil  vermektedir  (Schoeneman  ve  Curry,  1990;  Mori,   vd.   2010).   Kişiler,   kendileri   ile   birlikte   çevrelerindeki   kişilerin   davranışlarını   da  anlamaya   çalışmaktadırlar.   Bu   değerlendirmelere   göre   tutum   oluştururlar   ve   gelecekteki  davranışlarını   bunlara   göre   şekillendirmeye   çalışırlar.   Bu   süreçte   kişilerin   başarılarının   ve  başarısızlıklarının  nedensel  kaynakları,  kişi  ile  ilgili  yapılan  yargılamalara  bağlıdır.  Bu  süreç  insanların   olduğu   her   alanı   ve   bu   alanlarda   gerçekleşen   tüm   ilişkileri   etkilemektedir.  İlişkiler   (örneğin,   işyerlerinde   işgören-­‐işgören,   işgören-­‐yönetici,   okullarda   öğrenci-­‐öğretmen   ilişkileri   gibi)   kişilerin   davranışlarının   gözlenmesi   ve   bunlara   ilişkin   genel  kanaatlerin   oluşması   sonucu   şekillenmekte   ve   davranışa   yönelik   referans   noktaları  oluşmaktadır.   Bu   noktada   kompleks   bir   yapıya   sahip   olan   ve   üzerinde   birçok   faktörün  etkisinin   olduğu   atfetme   süreci   işlemeye   başlar.   Süreci   etkileyen   faktörlerden   bazıları;  kişilerin  sahip  olduğu  kişilik  tipi,  tanışıklık  durumu  ve  cinsiyet  farklılıklarıdır.  Kişilerin  bu  üç  değişkene  bağlı  olarak  davranışların  nedenlerini  açıklamakta  kullandığı  atfetmenin  yapısal  özelliklerini  anlamak,  atfetme  sürecini  ve  sonuçlarını  anlamada  yol  gösterici  olacaktır.  2.  LİTERATÜR  2.1.  Atfetme  Kuramı  Her   bireyin   başarı   ve   başarısızlık   durumunu   açıklamak   için   kullandığı   neden   farklı  olabilmektedir.   Bireylerin   "niçin"   şeklinde   sorgulamaları   ve   farklı   durumlar   için   farklı  nedenleri   kullanmaları   atfetme   kuramının   geliştirilmesini   sağlamıştır.   Atfetme   kuramı   ilk  kez   Heider’in   "Kişilerarası   İlişkilerin   Psikolojisi"   kitabında   yer   almış   ve   insanların   naif  psikolojisi   değerlendirmesi   ile   kuramın   temelleri   atılmıştır   (Fatemi   ve   Asghari,   2012).  Atfetme  kuramı  çoğunlukla,  algılanan  insanların  kendi  başarıları  ve  başarısızlıkları  ile  ilgili  açıklama   eğilimlerini   değerlendirmektedir   (Fatemi,   vd.,   2012).   Bernard   Weiner,   kişilerin  başarı  ya  da  başarısızlıklarını  atfettikleri  faktörleri  inceleyerek  atfetme  kuramında  önemli  bir  rol  oynamıştır  (Fatemi  ve  Asghari,  2012).  Weiner  (2010),  bireylerin  başarıya  nedenler  yüklerken  üç  performans  boyutunu  göz  önüne  aldığını  savunmuştur.  Bunlar;  odak  noktası,  kalıcılık  ve  kontrol  edilebilirlik.  Odak  noktası,  nedenin  bireyle  alakalı  ya  da  bireyin  dışındaki  şeylerden   kaynaklanıyor   olması   ile   ilgilidir   (Willner   ve   Smith,   2008).   Kalıcılık   boyutu,  nedenin   zaman   içinde   istikrarlı   ve   sabit   olması   veya   değişken   ve   istikrarsız   olmasını  belirtmektedir.    Bu  durumda  yetenek  sabitken,  çaba  zaman  içerisinde  değişen  bir  durum  olarak   görülür.   Son   olarak   kontrol   edilebilirlik   ise,   kişinin   neden   üzerinde   ne   kadar  kontrolünün  olduğunu  ifade  etmektedir  (Mori,  vd.,  2010;  Gobel,  2011).    Bu  modele  göre  bireyler,  öncelikle  bir  kişinin  başarılı  olup  olmadığını  değerlendirir  ve  buna  göre  olumlu  ya  da  olumsuz  duygu  hissederler.  Daha  sonra  performansa  bir  neden  yüklerler  ve  bu  yükleme  tarzı  gelecekteki  davranışları  etkileyecek  duyguların  oluşmasına  neden  olur  (Hogg   ve   Vaughan,   2006).   Weiner’a   göre   kişiler   başarı   veya   başarısızlığı   değerlendirirken  dört  faktör  kullanırlar:  yetenek,  çaba,  şans  ve  işin  güçlük  derecesi  (Aşan  ve  Aydın,  2006).  Genellikle   öğrenciler   ve   öğretmenlerin   başarı   ya   da   başarısızlığa   nedensellik   yüklemeleri  konusunda   yapılan   araştırmalarda,   benzer   etmenlerin   (diğerlerine   ek   olarak   başkalarının  etkisi,   ilgiler,   görev   ve   o   anki   ruh   hali   gibi)   değerlendirmeye   alındığı   görülmektedir  (Weiner,   1985).   Örneğin,   Struthers   vd.   (2001)   yaptıkları   çalışmada   yetenek   ve   çaba  boyutunu   kullanmışlardır.   Frieze   (1976)   öğrenciler   üzerinde   yaptığı   çalışmada   baskın  atfetme  kriterleri  olarak  çaba,  yetenek,  şans  ve  diğer  kişileri  kullanmıştır.  Burger  vd.,’nin  (1982)  yaptıkları  çalışmada  ise  yetenek,  o  anki  çaba,  dikkat  ve  istikrarlı  çaba  kullanılmıştır.  Atfetme  konusunda  derinlemesine  analizler  sonucunda  genel  olarak  insanların  diğerleriyle  ilgili   durumların   nedenlerine   kişisel   ya   da   içsel   atıflarda   bulundukları,   kendileriyle   ilgili  durumların   nedenlerine   ise   durumsal   ya   da   dışsal   atıflarda   bulunma   eğilimi   gösterdikleri  tespit  edilmiştir  (Keaveney,  2008).  Spesifik  olarak  kişi  kendi  başarısını,  yüksek  yetenek  ve  çok   çalışmaya   yüklerken,   hatayı   ise   düşük   yetenek   ve   tecrübe   eksikliğine   atfetmektedir  (Weiner,   1985).   Walster   (1966)   yaptığı   çalışmada   kendini   koruma   atfetmelerinden  bahsetmiş   ve   kişilerin   hatalı   olaylarda   kendi   sorumluluklarının   etkisini   en   az   seviyede  gösterme  ya  da  bunu  inkar  etme  eğilimi  gösterdiklerini  savunmuştur.  Bu  durum  literatürde  kendine   hizmet   eden   yükleme   yanlılığı   (self-­‐serving   attributional   bias)   olarak   ifade  edilmektedir  (Barrowclough  ve  Hooley,  2003).  Gözlemcinin  davranışın  nedenini  daha  çok  kişi   özelliklerine   yüklemesi   literatürde   temel   atfetme   hatası   (fundamental   attribution  error)   olarak   ifade   edilmektedir   (Robbins,   2000).   Konuya   ilişkin   bir   çalışmada   işyerinde  genellikle   düşük   performans   gösterildiği   durumlarda,   çalışanların   bunu   dışsal   nedenlere  atfettiği,   liderin   ise   bu   davranışı   çalışanlara   dair   içsel   nedenlere   atfettiği   tespit   edilmiştir  (Green  ve  Mitchell  1979;  Jones  ve  Nisbett,  1971).  2.2.  Kişilik  Birçok  farklı  olgunun  etkisiyle  gelişen  kişiliğin  çözümlenmesi  oldukça  zordur.  Ancak  en  çok  kullanılan  kişilik  tanımlaması,  Gordon  Allport  tarafından  yapılmıştır.  Bu  tanımlamaya  göre  kişilik,   “Çevresine   uyum   sağlarken   kendisine   has   düzenlemeleri   belirleyen   psikolojik   ve  fiziksel   sistemlerin   sahibi   olan   bireyin   içindeki   dinamik   organizasyondur”   (Robbins   ve  Judge,  2012).  Daha  dolaysız  ve  basit  bir  tanımlamayla  kişilik,  “Bireyin  belirgin,  değişmeyen  ve   tutarlı   olan   özelliklerinin   tümüdür”   (Özkalp   ve   Kırel,   2005).   Kişiliğin   analizi   için  geliştirilmiş  çalışmalara  yönelik  alan  taramaları  yapıldığında  farklı  kişilik  sınıflamalarının  (S.  Freud’un  Kişilik  Kuramı,  E.  Berne’nin  Kişilik  Kuramı,  C.  Jung’un  Kişilik  Kuramı,  K.  Horney’in  Kişilik   Kuramı,   A.   Adler’in   Kişilik   Kuramı,   M.   Friedman   ve   R.H.   Roseman’ın   A   ve   B   Kişilik  Tipleri  gibi)  oluşturulduğu  görülmektedir  (Tokat,  vd.,  2013).  A  tipi  davranış  kalıplarının  kökeni  Friedman  ve  Rosenman’ın  1950’lerde  gerçekleştirdikleri  gözlemler  sonucunda  yaptıkları  davranış  tanımlamalarına  dayanmaktadır  (Sutil,  vd.,  1998).  Zamana  karşı  yarışmak,  başarı  yönelimli  olmak,  hızlı  çalışmak  ve  hızlı  konuşmak,  aynı  anda  birkaç  işi  birden  yapmak,  sabırsız  ve  öfkeli  olmak,  beklemeye  tahammül  edememek  ve  bu  nedenle   karşısındakinin   sözünü   kesmeye   eğilimli   olmak   gibi   tipik   özellikler   A   tipi  davranışları  oluşturmaktadır  (Batıgün  ve  Şahin,  2006).  Daha  önce  yapılan  çalışmalar  A  tipi  davranışlar   ile   performans   endeksleri   arasında   pozitif   bir   ilişki   olduğunu   ortaya  koymuşlardır  (Bluen,  vd.,  1990).  Performansın  öngörülmesi  bakımından  değerlendirildiğinde   A   tipleri   için,   çok   daha   az   zamanda   nicelik   olarak   çok   daha   fazlayı  başarma   tutkusunun,   daha   yüksek   performans   ve   daha   büyük   kariyer   başarısı   ile  sonuçlanacağına  inanılmaktadır  (Barling  ve  Charbonneau,  1992).

An empirical investigation of attiribution for success and failure

Yıl 2014, Cilt: 1 Sayı: 3, 191 - 203, 01.09.2014

Öz

The   purpose   of   the   study   is   to   determine   whether   gender,   personality   and  acquaintanceship  cause  differentiation  on  attribution,  and  fundamental  attribution  error  and  the  self-­‐serving  bias  occurs  in  a  given  situation.  To  this  end  an  empirical  study  has  been   conducted.   Purposive   sampling   was   used   in   the   study;   research   was   carried   out  with  the  participation  of  52  students  on  a  voluntary  basis.  In  the  process  of  selection  of  students   first   a   questionnaire   was   administered   in   order   to   identify   the   type   of  personality.  Later,  pair  combinations  have  been  created  taking  into  account  personality  types,  gender  differences  and  acquaintanceship.  The  study  was  carried  out  with  total  of  26  groups.  It  was  observed  that  the  fundamental  attribution  error  was  occurred  and  that  people   attribute   success   largely   to   internal   factors.   In   the   case   of   failure,   the   analysis  showed  that  students  had  self-­‐serving  bias;  this  situation  was  attributed  to  the  difficulty  of   the   job.   Results   of   evaluations   indicated   that   factors   of   personality   and  acquaintanceship   do   not   cause   any   difference   on   attribution;   but   gender   causes  differences  in  terms  of  failure  results  and  attribution  factors.     BAŞARI  VE  BAŞARISIZLIK  DURUMLARINA  ATFETMENİN  GÖRGÜL  OLARAK  İNCELENMESİ

Toplam 0 adet kaynakça vardır.

Ayrıntılar

Bölüm Articles
Yazarlar

Tuncer Asanakutlu Bu kişi benim

Tezcan Kesmer Sahin Bu kişi benim

Yayımlanma Tarihi 1 Eylül 2014
Yayımlandığı Sayı Yıl 2014 Cilt: 1 Sayı: 3

Kaynak Göster

APA Asanakutlu, T., & Sahin, T. K. (2014). An empirical investigation of attiribution for success and failure. Research Journal of Business and Management, 1(3), 191-203.
AMA Asanakutlu T, Sahin TK. An empirical investigation of attiribution for success and failure. RJBM. Eylül 2014;1(3):191-203.
Chicago Asanakutlu, Tuncer, ve Tezcan Kesmer Sahin. “An Empirical Investigation of Attiribution for Success and Failure”. Research Journal of Business and Management 1, sy. 3 (Eylül 2014): 191-203.
EndNote Asanakutlu T, Sahin TK (01 Eylül 2014) An empirical investigation of attiribution for success and failure. Research Journal of Business and Management 1 3 191–203.
IEEE T. Asanakutlu ve T. K. Sahin, “An empirical investigation of attiribution for success and failure”, RJBM, c. 1, sy. 3, ss. 191–203, 2014.
ISNAD Asanakutlu, Tuncer - Sahin, Tezcan Kesmer. “An Empirical Investigation of Attiribution for Success and Failure”. Research Journal of Business and Management 1/3 (Eylül 2014), 191-203.
JAMA Asanakutlu T, Sahin TK. An empirical investigation of attiribution for success and failure. RJBM. 2014;1:191–203.
MLA Asanakutlu, Tuncer ve Tezcan Kesmer Sahin. “An Empirical Investigation of Attiribution for Success and Failure”. Research Journal of Business and Management, c. 1, sy. 3, 2014, ss. 191-03.
Vancouver Asanakutlu T, Sahin TK. An empirical investigation of attiribution for success and failure. RJBM. 2014;1(3):191-203.

Research Journal of Business and Management (RJBM) is a scientific, academic, double blind peer-reviewed, quarterly and open-access online journal. The journal publishes four issues a year. The issuing months are March, June, September and December. The publication languages of the Journal are English and Turkish. RJBM aims to provide a research source for all practitioners, policy makers, professionals and researchers working in all related areas of business, management and organizations. The editor in chief of RJBM invites all manuscripts that cover theoretical and/or applied researches on topics related to the interest areas of the Journal. RJBM publishes academic research studies only. RJBM charges no submission or publication fee.

Ethics Policy - RJBM applies the standards of Committee on Publication Ethics (COPE). RJBM is committed to the academic community ensuring ethics and quality of manuscripts in publications. Plagiarism is strictly forbidden and the manuscripts found to be plagiarized will not be accepted or if published will be removed from the publication. Authors must certify that their manuscripts are their original work. Plagiarism, duplicate, data fabrication and redundant publications are forbidden. The manuscripts are subject to plagiarism check by iThenticate or similar. All manuscript submissions must provide a similarity report (up to 15% excluding quotes, bibliography, abstract, method).

Open Access - All research articles published in PressAcademia Journals are fully open access; immediately freely available to read, download and share. Articles are published under the terms of a Creative Commons license which permits use, distribution and reproduction in any medium, provided the original work is properly cited. Open access is a property of individual works, not necessarily journals or publishers. Community standards, rather than copyright law, will continue to provide the mechanism for enforcement of proper attribution and responsible use of the published work, as they do now.