@article{article_466215, title={Din ve Psikoloji Arasındaki Uçurum Gerçekten Ne Kadar Derin? Psikoterapilerdeki Dini İzler}, journal={Cumhuriyet İlahiyat Dergisi}, volume={22}, pages={1607–1632}, year={2018}, DOI={10.18505/cuid.466215}, author={Ağılkaya Şahin, Zuhâl}, keywords={Din Psikolojisi,Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık,Maneviyat Psikolojisi,Psikoloji,Psikoterapi}, abstract={<p class="MsoNormal" style="text-align:justify;margin:0cm 0cm .0001pt;">Psikolojinin dinle ilişkisi ortaya çıktığı dönemlerden bugüne kadar “bir dargın bir barışık kardeşler” şeklinde seyrederken, amaçlarındaki ortaklık kaynak ve metodolojilerindeki ayrılık onları üvey kardeşler gibi göstermektedir. Zaman içinde birbirinin varlığını tanıyan bu disiplinler birbirinin bilgi ve uygulamalarından yararlanma yoluna gitmişlerdir. Din ve maneviyatın insanların hayatlarındaki belirleyici etkileri psikolojinin de dikkatini çekmiş ve dini/manevi unsurların psikoterapilere dahil edilmesini gerektirmiştir. Bu makalenin amacı, din-psikoloji ilişkisine psikoterapilerdeki dini izler açısından bakmaktır. Bunun için öncelikle psikoterapilere dini/manevi unsurları dahil etmenin gerekliliği konusu ele alınacaktır. Devamında psikoterapilerle dini/manevi prensip ve pratiklerle entegre edebilmek için psikoterapistlerin sahip olması gereken bilgiler; pratikte psikoterapilerle dini/manevi unsurları bütünleştirirken dikkat edilmesi gerekenlerle çeşitli psikoterapilerde bulunan dini/manevi izler konuları işlenecektir. Makale bu konudaki sınırlı Türkiye çalışmalarıyla birlikte yurt dışında psikoterapileri dini/manevi prensip ve pratiklerle bütünleştiren örnekleri kapsamaktadır. Bu konudaki teori ve pratikler, ülkemize örnek teşkil etmesi bakımından önem taşımaktadır. Makalenin amacı psikoterapilerdeki dini izlere işaret ederek psikolojiyle din arasında aslında o kadar da derin bir uçurumun olmadığını göstermektir. </p> <p> </p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify;margin:6pt 0cm 3pt;"> <b>Özet </b> </p> <p> </p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify;margin:3pt 0cm;">Din ve psikolojinin hedeflerindeki ortak yön bilimsel olarak ortaya konmuş durumdadır. Kültürel, dini, manevi unsurların profesyonel ve klinik psikolojik müdahaleler, psikoterapiler ve ruh sağlığı hizmetlerinde kullanımını ve gerekliliğini vurgulayan ve uygulamalar sunan çok sayıda çalışma mevcuttur. Bu çalışmalarda danışanın dini/manevi kaynaklarının terapi sürecine dahil edilmesi esastır. Bu çerçevede gerçekleştirilen terapilerin özellikle dindar danışanların tedavilerinde, tedavi hedefleri dini görüşleri çerçevesinde ele alındığında olumlu sonuçlar verdiği kanıtlanmıştır. Ancak rahatsızlığın biyolojik boyutunun ve/veya aşırı psikopatolojik olması durumunda sadece dini müdahalelerin yeterli olmayacağı bilinmelidir. Bu makalenin konusu dini/manevi prensiplerin psikoterapilerdeki izlerini sürerek psikoloji ve dinin arasında sanıldığı kadar derin bir uçurumun olmadığını göstermektir.  </p> <p> </p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify;margin:3pt 0cm;">Dünyanın birçok yerinde Batı standartlarında terapi yapılmaktadır. Oysa Doğu insanının ruh sağlığı veya bozukluğunun Batı kriterlerine göre belirlenmesi bazı sakıncaları beraberinde getirir. Dini/manevi yaşantının kültürlerinin önemli bir parçası olduğu toplumların hastalık ve tedavi algısında din belirleyici bir unsurdur. Bozulan ruh sağlığı veya psikolojik rahatsızlıklarda maneviyat önemli ve birincil bir başa çıkma kaynağıdır. Toplumsal ve kültürel gerçeklerle beraber empirik çalışmalar da dua, tövbe, meditasyon, zikir gibi dini uygulamaların ruh ve beden sağlığına olan olumlu etkilerini ortaya koyar. Bu bilgiler ışığında psikoterapilerin sosyo-kültürel açıdan gözden geçirilmesi ve inanç ile dini uygulamaları da kapsayan kültüre duyarlı psikoterapilerin geliştirilmesi önemlidir. Din, inanç, maneviyat gibi konuların psikoterapilerde işlevselleştirilmesinin bir başka gereği bu tecrübelerin insanların hayatları üzerindeki belirleyici etkileridir. Dinin geniş etkisi söz konusuyken sadece psikolojik müdahalelerin insanın psikolojik ihtiyaçlarını gidermede yetersiz kalacağı ortadadır. Dindar danışanlar terapide doğrudan dini uygulamalar bekleyebildikleri gibi dini prensiplere açık ve saygılı, kendi dini inancı hakkında konuşabilen, terapiye dini unsurları katan bir terapisti bekledikleri bulunmuştur. </p> <p> </p> <p class="MsoNormal" style="text-align:justify;margin:3pt 0cm;">Dini/manevi unsurlarla terapinin bütünleştirilmesi için terapistler din/maneviyat konularında bilgili ve eğitimli olmalıdır. Bununla beraber terapist kendi dünya görüşü, dini bağlılığı ve manevi dünyası hakkında bilgili ve bilinçli olmalıdır. Ancak terapistin de dindar olması veya danışanıyla aynı dini paylaşması gerekmez. Danışanının inancında bulduğu güç ve desteği terapide etkin ve verimli birer kaynak olarak kullanabilmek için terapistin bu unsurlara açık ve anlayışlı olması yeterlidir. Terapistin din konusunda bilgisiz olması danışanın dini önemsemesi durumunda sakıncalı olabilir. Çünkü psikoterapilerde}, number={3}, publisher={Sivas Cumhuriyet Üniversitesi}