BibTex RIS Kaynak Göster

Jung’s Archetype Theory and Expression of Social Hysteria in Literature “Story Book Without a Prince”

Yıl 2014, Cilt: 7 Sayı: 4, 95 - 116, 01.08.2014

Öz

In order for children’s literature texts to be properly understood in Turkish classes and in order for aesthetic codes to be correctly understood; it is essential to conduct high quality reading and comprehension sessions. However, in the sessions concerning the meanings of texts used in these lessons, it is seen that teachers have very strict and fixed boundaries, drawn in context with the book’s view, which prevents the multiple meanings of the text to be understood. Fatih Erdoğan is one of the most significant names of contemporary children’s literature. In this work of “The Story Book without a Prince”, which is also found in Erdoğan’s 6th Grade Turkish lesson textbook, a reader centered approach has been taken and attempt has been made to use decoding techniques of reception aesthetics in order to make it more meaningful. Children’s literary works are usually perceived as text with basic meanings. However, the interpretation efforts for a work that is perceived as basic, actually signifies the depth of the meaning, which is prevalently contained in these works. This and similar work will undoubtedly show new points of views and interpretation opportunities not only to teachers who teach Turkish lessons and to authors of Turkish lesson textbooks, but also to literature readers of all ages.

Kaynakça

  • Akarsu, P. (2010). Sürrealizm ve Rüya. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı,Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
  • Aytaç, P. (2003). Realist Halk Hikâyelerinden Tayyarzade Hikâyesi ile Hançerli Hanım Hikâyesi Üzerine Bir Tahlil Denemesi, Boyut Tan, İstanbul.
  • Dökmen, Ü. ve Dökmen, Z. (1987). “Jung’un Aşama Arketipi’nin Testedilmesi”, Psikoloji Dergisi, c.6, Sayı 21, s.86
  • Erdoğan, F. (2010). Prensi Olmayan Masal Kitabı, Mavi Bulut, İstanbul.
  • Fordham, F. (1997). Jung Psikolojisi, (Çev. Aslan Yalçıner), Say, İstanbul.
  • Gadamer, H. G. (1975). Wahrheit und Methode, 4. Baskı, Tübingen.
  • Geçtan, E. (1990). Psikanaliz ve Sonrası. 4. Baskı, Remzi Kitabevi, İstanbul.
  • Göktürk, A. (1988) Okuma uğraşı, 3. Baskı, İnkılap Kitabevi, İstanbul.
  • Gürses, İ. (2007). Jung’cu Arketip Teorisi Bağlamında Tasavvufî Öykülerin Değerlendirilmesi: Sîmurg Örneği. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt ,16. Sayı, 1. ss. 77-96.
  • Hürmeriç, P. ve Baban, E. (2012). Simmel, Veblen Ve Sombart’in Penceresinden Hedonik Tüketim: Ütopyada Negotium Ve Otium, Global Media Journal, Cilt 2, Sayı 4. Ss. 87-101.
  • İpşiroğlu, Z. (2001) Alımlama Boyutları ve Çeşitlemeleri Yazın. Papirüs Yayınları, İstanbul.
  • Jung, C. G. (1997). Analitik Psikoloji. (Çev. Ender Gürol), Payel Yayınevi. İstanbul.
  • Oğuz, A. (2004). Toni Morrison’in Sevilen (Beloved) Adı Romanında Anima ve Animus İlkörnekleri, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 4, Sayı 2, s. 7-13.
  • Sambur, B. (2005). Bireyselleşme Yolu Jung’un Psikoloji Teorisi, Elis Yay. Ankara
  • Sayın, Ş. (1999). Metinlerle Söyleşi. İstanbul: Multilingual. Yayınları. EK -1
  • PRENSİ OLMAYAN MASAL KİTABI
  • “Seni çağırıyorum, duymuyor musun? Haydi şu kuponları götür ve tabakları al.”
  • Kupon karşılığı hediyeler veren gazete dağıtım bürosunda uzun bir kuyruk var. Kimi tabak alıyor, kimi ansiklopedi, kimi bardak çanak, kimi de kitap. Bora kuyruğun en sonuna gidip beklemeye başlıyor. Bir yandan da prensesin sonunu merak ettiği için kitabın sayfalarına dönüyor yine.
  • “Tabaklar...” diyor birisi. Bora prensesin tabaklarla ne yapabileceğini düşünmeye başlıyor. Omzu dürtülüyor. “Tabakları veriyorlar mıymış?” diyor birisi ona. Bir adam, elinde gazetenin tabak kuponları. “Evet” diyor Bora. “Ben de onun için bekliyorum.” Kitabına dönüyor.
  • Prenses başını kaldırıyor. Gözlerinde bir pırıltı var. Kapatıldığı odadaki masanın üstünde bir yığın tabak çanak var. Herhalde korsanların soydukları bir gemiden gelmiş olmalılar. Prenses tabaklara bakıyor uzun uzun. Kurtuluşunda bu tabakların bir rol oynayıp oynamayacağını düşünüyor gibi bakıyor. “Bu tabaklar işe yarar mı?”
  • Bora kitabından başını kaldırıyor. Arkadaki adam sorusunu yineliyor. “İşe yarar şeyler mi bari verdikleri tabaklar?”
  • “Bilmem.” diyor Bora. Adamla ilgilenmek istemiyor. Prensesin nasıl kurtulacağını merak ediyor. Kitabını okumak istiyor.
  • Prenses tabaklara uzun uzun bakıyor. “Bunlar bir işe yarar mı acaba?” diye soruyor kendi kendine. Korsanlar merdiven altındaki büyük masaya oturmuş yiyip içiyorlar. Reisleri koca bir kazana kepçeyi daldırarak yemek dağıtıyor. Yeniden yemek isteyen kuyruğa girip tabağını uzatıyor. Bazen reis sinirlenip bağırıyor: “Sırayla, sırayla ”
  • Herkesin sesi bir anda yükseliyor. Çünkü yaşlıca bir hanım sıraya girmek yerine kuponlarını yandaki pencereden uzatıyor, sıra beklemeden tabaklarını ya da ansiklopedisini her neyse alacak. Kadına çok kızıyorlar. Kadın kendi kendine mırıldandıktan sonra sıranın en arkasına geçiyor. Bora, bütün bu olanları kulağıyla izliyor yalnızca. Kitabından başını kaldırmıyor.
  • Prenses, aşağıdakileri izliyor sessizce. Sonra ikinci katın penceresinden dışarı bir tabak fırlatıyor. Tabak şangır şungur sesler çıkararak kırılıyor.
  • “Ağlama kızım, olan oldu, git artık.” Kuyruğun başındaki kız sonunda anlıyor, kırdığı tabakların yerine yenisinin verilmeyeceğini. Hıçkırıklar atarak hatta bağıra bağıra ağlayarak uzaklaşıyor. Bora işte tam o anda ilk kez başını kaldırıp yokuş aşağı cadde boyunca koşarak inen kıza bakıyor ve bir anda da kendisini kuyruktan çıkmış, kızın arkasından yürür buluyor. “Prenses ”
  • Kız arkasına dönüyor şaşkınlıkla. Bora’ya bakıyor uzun uzun.Sonra da ürkerek uzaklaşıyor. Bora ne yapacağını bilmeksizin kaldırımın kenarına ilişiyor. Kitabım açıyor.
  • Bora, bu kez yeni baştan kuyruğun sonuna giriyor. Kalabalık azalmış ama onun sırası çoktan gelip geçmiş. Kitabının sayfalarına dönüyor.
  • Korsanlar küfürler ederek uyanıyorlar ve prensesin kaçtığını birbirlerine duyuruyorlar. Hepsi sahile koşuyor.
  • “Kayık yok ” diye bağırıyor birisi.
  • “Peşine düşmeliyiz ” diye bağırıyor öteki. “Onu elimizden kaçırırsak paramızı alamayız.”
  • Hızla korsan koyuna gizledikleri tekneleriyle uzaklaşıyorlar.
  • Prenses yarım gün kadar bekliyor Sonra sahile gizlediği kayığa binerek kürek çekmeye başlıyor.
  • Bora’nın canı sıkılıyor bir an Prenses gideceği yönü nasıl bulacak Gece olsa Kutup Yıldızı’na bakabilir Ama öğle vakti? Hem de güneş tepedeyken?
  • “Müthiş sıcak var” diyor Bora’nın önündeki adam Bora’ya bakıyor Bora bir şey söylemeyince soruyor: “Öyle değil mi?”
  • “Öyle “diyor Bora “Çok sıcak “ Adam rahatlamış gibi önüne dönüyor. Bora da kitabına<
  • Prenses aç susuz bir deniz yolculuğundan sonra babasının ülkesine ulaşıyor. Sarayda kırk gün kırk gece şenlik yapılıyor, kayıp prenses bulunduğu için.
  • Bora kitabı kapatıyor. Prensesin bu kolay kurtuluşu ona biraz yavan ge1iyor. Hani prens? Yazar prensese yardım edecek bir prensi yazmayı niye akıl edememiş? Bora, okuduğu kitabı baştan sona yeniden düşünüyor. Düşündükçe de prensin eksikliğini daha çok hissediyor.
  • Elindeki kuponları uzatıyor adama. Adam kuponları tek tek sayıyor ve Bora’ya bir paket veriyor. Bora pakete bakıyor. Bedava tabak. Ne kadar kolay bir alışveriş. Kes gazeteyi, al tabağını.
  • Bora eve dönmüyor. Kızı bıraktığı yere iniyor. Kız henüz eve girmemiş, kapı önündeki iki sıra basamakta oturuyor. Bora, elindeki tabak takımını kızın kucağına uzatıyor. Sonra da bir şey söylemeden yokuş yukarı hızlı hızlı yürüyor. Tam sokağı dönecekken kulağına incecik, şarkı gibi bir söz çalınıyor: “Teşekkürler prens ” Fatih ERDOĞAN

Jung’un Arketip Teorisi ve Toplumsal Histerinin Edebiyatta Dışa Vurumu: “Prensi Olmayan Masal Kitabı”

Yıl 2014, Cilt: 7 Sayı: 4, 95 - 116, 01.08.2014

Öz

Türkçe derslerinde kullanılan çocuk edebiyatı metinlerinin doğru anlaşılması ve metne ait estetik kodların doğru çözümlenmesi için nitelikli okuma anlama çalışmalarının yapılması gereklidir. Oysa derslerde kullanılan metinlerin anlamına ilişkin yapılan çalışmalarda öğretmenlerin ya da kitabın bakış açısı ile keskin ve değişmez sınırlar çizilmesi, edebi metnin çok anlamlılığının keşfedilmesini engelleyen önemli bir etken olarak karşımıza çıkmaktadır. Fatih Erdoğan, son dönem çocuk edebiyatının önemli isimlerinden biridir. Bu çalışmada Erdoğan’ın 6. Sınıf Türkçe ders kitabında var olan “Prensi Olmayan Masal Kitabı” adlı eseri okur merkezli bir bakış açısıyla ele alınmış ve alımlama estetiğinin kod çözme teknikleri ile anlamlandırılmaya çalışılmıştır. Çocuk edebiyatı eserleri, genellikle basit anlamlı metinler olarak algılanmaktadır. Oysa basit gibi görülen bir esere ilişkin bu türden yapılacak yorumlama çalışmaları, bu eserlerin aslında ne kadar derin anlamlar içerdiğinin ortaya koyulması bakımından önemlidir. Bu ve buna benzer çalışmaların yalnızca Türkçe dersi veren öğretmenlere ve Türkçe ders kitabı yazarlarına değil; aynı zamanda her yaştan edebiyat okuruna da yeni bakış açılarının ve yorumlama olanaklarının yollarını göstereceği kuşkusuzdur.

Kaynakça

  • Akarsu, P. (2010). Sürrealizm ve Rüya. Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Resim Ana Sanat Dalı,Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
  • Aytaç, P. (2003). Realist Halk Hikâyelerinden Tayyarzade Hikâyesi ile Hançerli Hanım Hikâyesi Üzerine Bir Tahlil Denemesi, Boyut Tan, İstanbul.
  • Dökmen, Ü. ve Dökmen, Z. (1987). “Jung’un Aşama Arketipi’nin Testedilmesi”, Psikoloji Dergisi, c.6, Sayı 21, s.86
  • Erdoğan, F. (2010). Prensi Olmayan Masal Kitabı, Mavi Bulut, İstanbul.
  • Fordham, F. (1997). Jung Psikolojisi, (Çev. Aslan Yalçıner), Say, İstanbul.
  • Gadamer, H. G. (1975). Wahrheit und Methode, 4. Baskı, Tübingen.
  • Geçtan, E. (1990). Psikanaliz ve Sonrası. 4. Baskı, Remzi Kitabevi, İstanbul.
  • Göktürk, A. (1988) Okuma uğraşı, 3. Baskı, İnkılap Kitabevi, İstanbul.
  • Gürses, İ. (2007). Jung’cu Arketip Teorisi Bağlamında Tasavvufî Öykülerin Değerlendirilmesi: Sîmurg Örneği. Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, Cilt ,16. Sayı, 1. ss. 77-96.
  • Hürmeriç, P. ve Baban, E. (2012). Simmel, Veblen Ve Sombart’in Penceresinden Hedonik Tüketim: Ütopyada Negotium Ve Otium, Global Media Journal, Cilt 2, Sayı 4. Ss. 87-101.
  • İpşiroğlu, Z. (2001) Alımlama Boyutları ve Çeşitlemeleri Yazın. Papirüs Yayınları, İstanbul.
  • Jung, C. G. (1997). Analitik Psikoloji. (Çev. Ender Gürol), Payel Yayınevi. İstanbul.
  • Oğuz, A. (2004). Toni Morrison’in Sevilen (Beloved) Adı Romanında Anima ve Animus İlkörnekleri, Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt 4, Sayı 2, s. 7-13.
  • Sambur, B. (2005). Bireyselleşme Yolu Jung’un Psikoloji Teorisi, Elis Yay. Ankara
  • Sayın, Ş. (1999). Metinlerle Söyleşi. İstanbul: Multilingual. Yayınları. EK -1
  • PRENSİ OLMAYAN MASAL KİTABI
  • “Seni çağırıyorum, duymuyor musun? Haydi şu kuponları götür ve tabakları al.”
  • Kupon karşılığı hediyeler veren gazete dağıtım bürosunda uzun bir kuyruk var. Kimi tabak alıyor, kimi ansiklopedi, kimi bardak çanak, kimi de kitap. Bora kuyruğun en sonuna gidip beklemeye başlıyor. Bir yandan da prensesin sonunu merak ettiği için kitabın sayfalarına dönüyor yine.
  • “Tabaklar...” diyor birisi. Bora prensesin tabaklarla ne yapabileceğini düşünmeye başlıyor. Omzu dürtülüyor. “Tabakları veriyorlar mıymış?” diyor birisi ona. Bir adam, elinde gazetenin tabak kuponları. “Evet” diyor Bora. “Ben de onun için bekliyorum.” Kitabına dönüyor.
  • Prenses başını kaldırıyor. Gözlerinde bir pırıltı var. Kapatıldığı odadaki masanın üstünde bir yığın tabak çanak var. Herhalde korsanların soydukları bir gemiden gelmiş olmalılar. Prenses tabaklara bakıyor uzun uzun. Kurtuluşunda bu tabakların bir rol oynayıp oynamayacağını düşünüyor gibi bakıyor. “Bu tabaklar işe yarar mı?”
  • Bora kitabından başını kaldırıyor. Arkadaki adam sorusunu yineliyor. “İşe yarar şeyler mi bari verdikleri tabaklar?”
  • “Bilmem.” diyor Bora. Adamla ilgilenmek istemiyor. Prensesin nasıl kurtulacağını merak ediyor. Kitabını okumak istiyor.
  • Prenses tabaklara uzun uzun bakıyor. “Bunlar bir işe yarar mı acaba?” diye soruyor kendi kendine. Korsanlar merdiven altındaki büyük masaya oturmuş yiyip içiyorlar. Reisleri koca bir kazana kepçeyi daldırarak yemek dağıtıyor. Yeniden yemek isteyen kuyruğa girip tabağını uzatıyor. Bazen reis sinirlenip bağırıyor: “Sırayla, sırayla ”
  • Herkesin sesi bir anda yükseliyor. Çünkü yaşlıca bir hanım sıraya girmek yerine kuponlarını yandaki pencereden uzatıyor, sıra beklemeden tabaklarını ya da ansiklopedisini her neyse alacak. Kadına çok kızıyorlar. Kadın kendi kendine mırıldandıktan sonra sıranın en arkasına geçiyor. Bora, bütün bu olanları kulağıyla izliyor yalnızca. Kitabından başını kaldırmıyor.
  • Prenses, aşağıdakileri izliyor sessizce. Sonra ikinci katın penceresinden dışarı bir tabak fırlatıyor. Tabak şangır şungur sesler çıkararak kırılıyor.
  • “Ağlama kızım, olan oldu, git artık.” Kuyruğun başındaki kız sonunda anlıyor, kırdığı tabakların yerine yenisinin verilmeyeceğini. Hıçkırıklar atarak hatta bağıra bağıra ağlayarak uzaklaşıyor. Bora işte tam o anda ilk kez başını kaldırıp yokuş aşağı cadde boyunca koşarak inen kıza bakıyor ve bir anda da kendisini kuyruktan çıkmış, kızın arkasından yürür buluyor. “Prenses ”
  • Kız arkasına dönüyor şaşkınlıkla. Bora’ya bakıyor uzun uzun.Sonra da ürkerek uzaklaşıyor. Bora ne yapacağını bilmeksizin kaldırımın kenarına ilişiyor. Kitabım açıyor.
  • Bora, bu kez yeni baştan kuyruğun sonuna giriyor. Kalabalık azalmış ama onun sırası çoktan gelip geçmiş. Kitabının sayfalarına dönüyor.
  • Korsanlar küfürler ederek uyanıyorlar ve prensesin kaçtığını birbirlerine duyuruyorlar. Hepsi sahile koşuyor.
  • “Kayık yok ” diye bağırıyor birisi.
  • “Peşine düşmeliyiz ” diye bağırıyor öteki. “Onu elimizden kaçırırsak paramızı alamayız.”
  • Hızla korsan koyuna gizledikleri tekneleriyle uzaklaşıyorlar.
  • Prenses yarım gün kadar bekliyor Sonra sahile gizlediği kayığa binerek kürek çekmeye başlıyor.
  • Bora’nın canı sıkılıyor bir an Prenses gideceği yönü nasıl bulacak Gece olsa Kutup Yıldızı’na bakabilir Ama öğle vakti? Hem de güneş tepedeyken?
  • “Müthiş sıcak var” diyor Bora’nın önündeki adam Bora’ya bakıyor Bora bir şey söylemeyince soruyor: “Öyle değil mi?”
  • “Öyle “diyor Bora “Çok sıcak “ Adam rahatlamış gibi önüne dönüyor. Bora da kitabına<
  • Prenses aç susuz bir deniz yolculuğundan sonra babasının ülkesine ulaşıyor. Sarayda kırk gün kırk gece şenlik yapılıyor, kayıp prenses bulunduğu için.
  • Bora kitabı kapatıyor. Prensesin bu kolay kurtuluşu ona biraz yavan ge1iyor. Hani prens? Yazar prensese yardım edecek bir prensi yazmayı niye akıl edememiş? Bora, okuduğu kitabı baştan sona yeniden düşünüyor. Düşündükçe de prensin eksikliğini daha çok hissediyor.
  • Elindeki kuponları uzatıyor adama. Adam kuponları tek tek sayıyor ve Bora’ya bir paket veriyor. Bora pakete bakıyor. Bedava tabak. Ne kadar kolay bir alışveriş. Kes gazeteyi, al tabağını.
  • Bora eve dönmüyor. Kızı bıraktığı yere iniyor. Kız henüz eve girmemiş, kapı önündeki iki sıra basamakta oturuyor. Bora, elindeki tabak takımını kızın kucağına uzatıyor. Sonra da bir şey söylemeden yokuş yukarı hızlı hızlı yürüyor. Tam sokağı dönecekken kulağına incecik, şarkı gibi bir söz çalınıyor: “Teşekkürler prens ” Fatih ERDOĞAN
Toplam 40 adet kaynakça vardır.

Ayrıntılar

Birincil Dil Türkçe
Bölüm Makaleler
Yazarlar

Bekir İnce Bu kişi benim

Yayımlanma Tarihi 1 Ağustos 2014
Yayımlandığı Sayı Yıl 2014 Cilt: 7 Sayı: 4

Kaynak Göster

APA İnce, B. (2014). Jung’un Arketip Teorisi ve Toplumsal Histerinin Edebiyatta Dışa Vurumu: “Prensi Olmayan Masal Kitabı”. Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 7(4), 95-116. https://doi.org/10.12780/UUSBD442

Adres: Uşak Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Telefon: 0276 221 21 60 Faks :0276 221 21 61
E-posta: sosyaldergi@usak.edu.tr