@article{article_1450583, title={CEZA MUHAKEMESİNİN TEMEL BİR İLKESİ OLARAK DELİLLERİN DOĞRUDAN DOĞRUYALIĞI}, journal={Akdeniz Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi}, volume={14}, pages={937–986}, year={2025}, DOI={10.54704/akdhfd.1450583}, author={Gökpınar, Mahmut}, keywords={Immediacy, The Immediacy of the Evidence in the Formel-Material Sense, Indirect Evidence Substitution, Reading Ban, Indirect Testimony}, abstract={Ceza muhakemesi hukukunun temel bir ilkesi olarak delillerin doğrudan doğruyalığı, gerçeğe ulaşma çabasının bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Ceza Muhakemesi Kanunu (CMK) diğerlerinin yanı sıra bu amaca ulaşmak için delil serbestisi esasını kabul etmekle birlikte, delillerin ileri sürülmesi ve değerlendirilmesi konularında bir sıralama getirerek bu serbestiyi bir şekilde sınırlandırmıştır. Bu çerçevede, şahsi delillerin maddi olanlara, duruşmada ortaya konan delillere ise bunun dışında ileri sürülenlere göre bir öncelik tanınmıştır. Hakimin olaylara ilişkin bilgisini, ikincil bilgi kaynakları tarafından kendisine aktarılanlara dayandırmaması gerektiği esasına dayanan bu ilke, böylece ceza muhakemesi sistemimizin temelleri arasında yerini almıştır. Delillerin doğrudan olması ilkesi esas olarak fiziki delillere değil, kişisel delillere ilişkin olduğundan, yazılı belge ve tutanaklar duruşmada okunarak karara dayanak olarak kullanılabilmektedir. Böyle bir okuma işlemi doğrudan delil ilkesinin bir istisnası değil, bir sonucudur. Ayrıca gerçeğe ulaşma açısından da bu bir zorunluluktur. Doğrudan delil ilkesinin başlıca istisnası, duruşmada dinlenmesi gereken ifadeleri delil olabilecek bir tanığın, suç ortağının veya bilirkişinin bulunmamasıdır. Bu durum, doğal bir imkânsızlık dolayısıyla ortaya çıkabileceği gibi fiili engellerden de kaynaklanabilir. Her iki halde de olası delillerin kaybolma riski söz konusudur. Okuma yasağının diğer istisnaları orantılılık ilkesine dayanmaktadır.}, number={2}, publisher={Akdeniz University}