@article{article_1511534, title={Modern Kurguda “Büyülü Gerçekçilik”: Aşk Artık Burada Oturmuyor}, journal={Gaziantep Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi}, volume={24}, pages={1281–1295}, year={2025}, DOI={10.21547/jss.1511534}, author={Üstün Kaya, Senem}, keywords={"Magical Realism", "alienation effect", Aşk Artık Burada Oturmuyor, Male-female relations.}, abstract={Günümüzde “Büyülü gerçekçilik” (Magical Realism) birbirine zıt olan “büyü” ve “gerçek” kavramlarını uyum içinde kendi özünde birleştiren edebi bir türdür. Latin Amerika’da ortaya çıkan ve ilk kez Franz Roh tarafından 1920’de Avrupa resim sanatı için kullanılan büyülü gerçekliğin birçok farklı tanımı bulunsa da en genel hâliyle, sıra dışı olayların tarihsel kurgu çerçevesinde mevcut dünyada sunulmasıdır. Dünya savaşları sonrası postmodern edebiyatçılar, büyülü gerçekçilik türü ile sosyal, siyasi, politik, tarihi ve toplumsal değişimleri masalsı ve mistik unsurlarla okuyucularına aktarmışlardır. Büyülü gerçekçilik türündeki kurgunun amacı, okuyucunun eserin masalsı havasına kapılmadan ve anlatıdan uzaklaşarak alt metne ulaşması ve karakterlerle özdeşleşmeden objektif bir bakış açısı kazanmasıdır. Bu amaç doğrultusunda, Alman tiyatro yazarı Bertolt Brecht’in epik tiyatro geleneği için geliştirdiği “yabancılaştırma etkisi”, büyülü gerçekçilik kurgusu için de önem arz eder. 20. yüzyılın başında dünya edebiyatlarında mevcut sorunları eleştirmek adına kullanılan “büyülü gerçekçilik”, kadın hareketlerinin ivme kazanması ile kadın edebiyatında da yerini almıştır. Bu çalışmanın amacı, Türk edebiyatında büyülü gerçekçilik türünün öncülerinden Nazlı Eray’ın Aşk Artık Burada Oturmuyor (1989) romanını, anlatı yapısı, zaman-mekân ve karakterler açısından incelemektir. İnceleme kısmında, Eray’ın Brecht’in “yabancılaştırma etkisi” tekniğini kadın-erkek ilişkilerindeki sorunlara farkındalık kazandırmak amacı ile ne ölçüde kullandığı araştırılmıştır. Çalışmanın sonucunda, Türk edebiyatının öncü kadın yazarlarından biri olan Nazlı Eray’ın, büyülü gerçekçilik roman örneği olarak kabul edilen kurgusunda, ataerkil bir toplumda kadının yerini ve önemini ironi ve yabancılaştırma yolu ile eleştirdiği sonucuna varılmıştır.}, number={3}, publisher={Gaziantep University}