@article{article_1519812, title={Oy Verme Kutularından Sınır Kapılarına: Türkiye’nin Seçimleri ve Suriyeli Mültecilere Yönelik AKP’nin Değişen Tutumuna Medyadan Bakmak}, journal={Mülkiye Dergisi}, volume={49}, pages={34–74}, year={2025}, author={Çoban Keneş, Hatice}, keywords={Syrian refugees, political actors, elections, media, discourse}, abstract={Bu makale, son 13 yıldır Türkiye’de ırkçı, ayrımcı söylemlerin düğüm noktalarından birini oluşturan Suriyelilere yönelik söylemi, kritik son seçimleri içine alan dönemde incelemektedir. Bu dönemin özellikle ele alınmasında iki gerekçe öne çıkmıştır: İlki, muhalefet partileri tarafından sıkça gündeme getirilen, özellikle seçim dönemlerinde bir seçim vaadi olarak sunulan ve toplumda ırkçı, ayrımcı düşünceleri besleyerek zaman zaman linçlere yol açan Suriyelilerin “gönderilmesi gereken bir fazlalık” olduğu söylemine, 14 Mayıs 2023’te yapılacak olan başkanlık seçimlerine 11 gün kala, 3 Mayıs 2023’te Adalet ve Kalkınma Partisinin (AKP) de “onurlu geri dönüş” söylemiyle eklemlenmesidir. Böylece AKP tarafından açık kapı politikasıyla içeri alınan, Müslümanlar olarak ensar olunması gereken, vatandaşlık vaat edilen milyonlarca Suriyeli mültecinin 12. yılın sonunda ülke dışına çıkarılacağı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından seçmenlere duyurulmuştur. Oysa aynı Erdoğan, 15 Mart 2022 tarihli konuşmasında muhalefet partilerinin söylemlerinin aksine “Biz görevde olduğumuz sürece göndermeyeceğiz” diyerek muhalefete “sert” bir şekilde karşılık vermişti. Kısa sürede her iki ifadenin AKP’nin Suriyeli politikasıyla ilgili olarak kamusal dolaşıma sokulmuş olması, AKP’nin Suriyelilere yönelik politikalarını belirleyen asıl faktörün hümanizm, insan hakları vs. değil de iktidarı kaybetme riskinin güçlü bir şekilde açığa çıkması ve oy hesapları olduğunun görünürleşmesidir. İlkiyle bağlantılı ikinci gelişme ise, 20 yıllık kesintisiz bir şekilde iktidarda olan Erdoğan’ın ve AKP’nin ilk defa oy ve iktidar kaybetme riskinin güçlü olarak belirdiği iki kritik seçim atmosferinin yaşanmış olmasıdır. Nitekim Erdoğan, 14 Mayıs 2023 başkanlık seçimlerini ikinci turda kazanabilmiş, 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde ise AKP, elindeki 15 şehir belediyesini daha kaybetmiştir. Bu bağlamda çalışmanın amacı genel seçim ve ardından yerel seçim sürecini içine alan 1 Mart 2023 ile 1 Mart 2024 tarihleri arasında Türkiye’de en fazla tıklanma sayısına sahip Sabah, Hürriyet ve Sözcü’nün çevrimiçi platformlarında yayımlanan haberlerinde iktidarın da değişen söyleminin etkisinde Suriyeli sığınmacıların hangi bağlamda nasıl yer aldığını, medyanın mültecilerin “geri gönderilmesi gereken fazlalık” olarak gören politik söyleme nasıl eklemlenmediğini ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda, ana akım medyanın haber yapma pratiği ve sığınmacılara yönelik politik ve toplumsal tartışmaları nasıl haberleştirdikleri betimsel olarak analiz edilerek öne çıkan temalar ve alt temalar yorumlanacaktır. Araştırmanın temel tezi, medyanın, sığınmacıların toplumsal entegrasyon veya dışlanma süreçlerine etkisinin, seçim döneminin dinamiklerinde daha belirgin hale geldiği yönündedir. İlkiyle bağlantılı ikinci gelişme ise, 20 yıldır seçimleri kazanarak kesintisiz bir şekilde iktidarda olan Erdoğan’ın ve AKP’nin ilk defa oy ve iktidar kaybetme riskinin güçlü olarak belirdiği iki kritik seçim atmosferinin yaşanmış olmasıdır. Nitekim Erdoğan 14 Mayıs 2023 Başkanlık seçimlerini ikinci turda kazanılabilmiş, 31 Mart 2024 yerel seçimlerde de AKP elindeki 15 şehir belediyesini daha kaybetmiştir. Bu bağlamda çalışmanın amacı genel seçim ve ardından yerel seçim sürecini içine alan 1 Mart 2023 ile 1 Mart 2024 tarihleri arasında Türkiye’de en fazla okur sayısına sahip Sabah, Hürriyet ve Sözcü gazetelerinin çevrimiçi platformlarında yayımlanan haberlerinde iktidarın da değişen söyleminin etkisinde Suriyeli sığınmacıların hangi bağlamda nasıl yer aldığını, medyanın mültecilerin “geri gönderilmesi gereken fazlalık” olarak gören politik söyleme nasıl eklemlenmediğini ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda, iktidara yakın ve iktidar karşıtı ana akım medyanın haber yapma pratiği ve sığınmacılara yönelik politik ve toplumsal tartışmaları nasıl haberleştirdikleri betimsel olarak analiz edilerek öne çıkan temalar ve alt temalar yorumlanacaktır. Araştırmanın temel tezi, medyanın, sığınmacıların toplumsal entegrasyon veya dışlanma süreçlerine etkisinin, seçim döneminin dinamiklerinde daha belirgin hale geldiği yönündedir.}, number={1}, publisher={Mülkiye Alumni Association}