@article{article_1520607, title={Kur’ân Diline Ait Bir Üslûb Olarak Kulların Fiillerinin Allah’a İsnâdı: el-Enfâl Sûresi 17. Âyet}, journal={Cumhuriyet İlahiyat Dergisi}, volume={28}, pages={1003–1022}, year={2024}, DOI={10.18505/cuid.1520607}, author={Fidan Karateke, Ayşenur}, keywords={Qur, Qur, Theocentric language, Khalku ef, Khalku a}, abstract={Fiillerin Allah’a isnadı (halku ef’âli ibâd/halku a’mâlu’l-ibâd) meselesi Kelâm literatürünün bir başlığı olarak birçok defa ele alınmıştır. Fakat bu çalışmaların hepsinde konu, Kelâm ekollerinin yaklaşımlarının değerlendirilmesi çerçevesini aşamamıştır. Konuyu itikâdî bir mesele veçhesiyle ele alan Kelâm ekollerinin zıddına bu çalışma, beşer fiillerinin Allah’a isnadını kendi doğal zemininde okuma amacını taşımaktadır. Makalede, meselenin Kur’ân dili ve bağlamı içindeki ilk anlamı tespit edilmeye çalışılmıştır. Çalışma, beşere ait bazı fiillerin Allah’a isnat edilmesinin Kur’ân dilinin kendine has üslûbu olduğu, fakat bu üslûbun çoğu zaman göz ardı edildiği iddiasındadır. Çalışma boyunca bu üslûp ortaya konulmuş, konu, söz konusu üslûbun en bariz örneği olan Enfâl sûresi 17. Ayet çerçevesinde incelenmiştir. Ayetin nüzûl bağlamında Bedir savaşı yer almakta ve ayette Allah, Rasûlü’nün “atma”, ashabın ise “öldürme” fiillerini kendine izâfe etmektedir. “Öldürdüğünüzde siz öldürmediniz Allah öldürdü; attığın zaman da sen atmadın, Allah attı” meâlindeki söz konusu ayet, irade ve kader bağlamında referans olarak kullanılan ayetlerdendir. Bu çalışmada, ayetin kullanıldığı zemin ile nüzûl zemininin ne derece uyumlu olduğu ve ayet hakkında yapılan yorumlarda bağlama sadık kalınıp kalınmadığı irdelenmiştir. Bu irdeleme neticesinde Tefsir kaynaklarının pek çoğunun da mevcut Kelâmî tartışmalarda taraf olduğu, bu sebeple çoğu zaman Tefsir kaynaklarının da Tefsir ilminin parametrelerine aykırı yorumlarda bulunduğu tespit edilmiştir. Tefsir kavramının anlam alanı “ilk mananın tespiti”dir. Öyleyse te’vilden önce tefsir mutlaka ortaya konulmalıdır. Ayetin Kelâm ekollerinin elinde şekillenen manası te’vil olarak değerlendirilebilir, fakat bu mananın “tefsir” olduğu iddia edilmemelidir. Her dinî metnin, hatta her beşerî-edebî metnin olduğu gibi Kur’ân’ın da kendine has bir dili ve anlam örgüsü vardır. Doğru anlamın tespiti için tefsirin parametrelerinden biri olan metin dışı bağlama riâyete ilaveten Kur’ân’ın kendine has bu dili de dikkate alınmalıdır. Söz konusu bu dil bazen belağatla da izah edilebilen fakat çoğu zaman belağatın sınırlarını da aşan bir üslûba sahiptir. Kur’ân dilinin en temel vasfı Allah merkezli (teosentrik) bir anlatıma sahip olmasıdır. Bu üslûp, ayetleri salt lafızcı bir okumayla tefsir etmeyi engelleyen en büyük unsurdur. Kur’ân üslûbunda kurallar mütekellimin kudretindedir. Bundan dolayı kimi zaman ihbâr görünümlü bir yapı aslen inşânın, inşâ görünümlü bir yapı da ihbârın sınırlarına girebilmektedir. Makalede, söz konusu ayetteki ihbâr görünümünün aslen müminleri “itap” içerikli inşâî bir yapı olduğu iddia edilmiş yani “Öldürdüğünüzde siz öldürmediniz Allah öldürdü; attığın zaman da sen atmadın, Allah attı” cümlesinin bilinmeyen bir durumu haber vermediği söylenmiştir. Âyetin bağlamında Bedir zaferi sonrası sahabenin bazısının, insanın eylemleri üzerindeki Allah iradesi ve inâyetini göz ardı ettiği görülmektedir. Âyetteki bu üslûpla, bilinen, fakat gâlibiyet sevinciyle unutulan ya da ihmal edilen bir durum hatırlatılmış, ashap uyarılmıştır. Arap dilinde ikaz-uyarı cümleleri ise inşâ kategorisindedir. Çalışma, çoğunlukla kelâmî tartışmaların zemininde tefsir edilen âyet için Kur’ân üslûbunu merkeze alan alternatif bir okuma teklif etmektedir.}, number={2}, publisher={Sivas Cumhuriyet University}