@article{article_1530850, title={YOĞUN BAKIMLARDA GÖREV ALAN HEKİMLERİN KARDİYAK ARREST SONRASI HEMODİNAMİK İZLEM VE TEDAVİ YAKLAŞIMLARI}, journal={Türk Resüsitasyon Dergisi}, volume={3}, pages={22–32}, year={2024}, author={Doruk, Nurcan and Hakimoğlu, Sedat and Sagün, Aslınur and Karabacak, Pınar and Sari, Ahmet and Özden, Eyyüp Sabri and Erdem, Erdi Hüseyin}, keywords={Cardiac arrest, intensive care, hemodynamic monitoring, cardiac pathology treatment methods}, abstract={Amaç Kardiyak arrest (KA) sonrası spontan dolaşımın geri dönmesi (SDGD) ile yoğun bakım süreci başlamaktadır. KA’e neden olan patolojinin belirlenmesi ve ortadan kaldırılmasının ardından yakın hemodinamik izlem ve tedavi stratejilerinin hedefe yönelik gerçekleştirilmesi sağ kalımı etkileyen faktörlerden olduğu resüsistasyon sonrası bakım ile ilgili uluslararası kılavuzlarda bildirilmiştir. Bu çalışma ile ülkemiz yoğun bakım hekimlerinin KA sonrası hemodinamik izlem ve tedavi uygulamaları hakkındaki yaklaşımlarını belirlemeyi amaçladık. Yöntem Yerel etik kurul onamı alındıktan sonra yoğun bakım uzmanlarına hazırlanan anket e-mail ve sosyal medya araçları ile ulaştırılmıştır. Anket toplam 15 sorudan oluşmakta idi. İlk 4 soru demografik veriler, diğer sorular tercih edilen hemodinamik monitorizasyon yöntemleri ve gerektiğinde tercih ettikleri inotropik ve vazopressör ajan seçimleri ile ilgiliydi. Bulgular Ankete 122 hekim katıldı. Katılanların % 63,9’unun yoğun bakım deneyimi 10 yılın altındaydı. Katılımcıların % 81,1’inin çalıştığı kurumlarda KA sonrası hemodinamik izlem ve tedavi ile ilgili bir yazılı protokolü bulunmamaktadır. Yoğun bakım hekimlerimiz KA sonrası hemodinamik monitorizasyon tekniklerinden invaziv ve noninvaziv arter basıncı, santral venöz basınç (SVB) ve laktat ölçümünü daima kullanırken, pulmoner arter basıncı (PAB) ölçümünü hiçbir zaman kullanmadıkları saptanmıştır. Miks venöz oksijen satürasyonu (SvO2), bacak kaldırma testi, ultrasonografi ile vena cava inferior çapı ve end-tidal karbondioksit (etCO2) ölçümlerini ise bazen kullanmaktaydılar. Kardiyak output monitörizasyonunu katılımcıların çoğunluğu kullanamamaktadır. Bu yöntemlerin içerisinde ise en çok arteriyel katater dalga analizi tercih edilmektedir. Kardiyak arrest sonrası rutin olarak ekokardiyografi yapılma oranı daha düşüktü. Volüm açığında ilk kristalloidler tercih edilirken, vazopressör olarak ilk tercihin nöradrenalin, inotrop olarak ise dopamin olduğu izlendi. Sonuç KA sonrası erken dönemde ölümler sıklıkla kardiyak nedenlere bağlı olmaktadır. Doğru karar vermek ve doğru yöntemi seçmek hastanın hayatta kalma şansını arttırmaktadır. Bu nedenle yakın hemodinamik takip ve ekokardiyografi gibi noninvaziv yöntemlerin sorunun erken tanı ve tedavisi açısından önemli olduğu kanatindeyiz.}, number={1}, publisher={Resüsitasyon Derneği}