@article{article_1536344, title={FOUCAULT’NUN DELİLİĞİN TARİHİ “PROJESİ” VE DERRİDA’NIN KARAR ELEŞTİRİSİ}, journal={Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi}, volume={65}, pages={87–119}, year={2025}, DOI={10.33171/dtcfjournal.2025.65.1.4}, author={Eker, Ahmet}, keywords={Madness, Dialogue, Rupture, Unreason, Cogito, Foucault, Derrida}, abstract={Bu yazıda, Foucault’nun “sessizliğin arkeolojisi” kavramsallaştırması çerçevesinde, Deliliğin Tarihi “proje”sinde incelenen suskunlaştırma temasına odaklanacağım. Makale, Michel Foucault’nun "Deliliğin Tarihi" adlı eserindeki "sessizliğin arkeolojisi" kavramı ile Jacques Derrida’nın Foucault’nun “proje”siyle bağlantılı olarak Karar anlayışına yönelttiği eleştiri arasındaki gerilimi eleştirel bir bakış açısıyla incelemektedir. Foucault’nun Klasik Çağ’dan Modern Çağ’a deliliğe dayatılan susturma süreçlerine dair analizine odaklanan çalışma, Derrida’nın Foucault’nun deliliği ayrı bir ses olarak tarihselleştirme “proje”sinin doğası gereği imkânsız olma kavrayışını sorgulamaktadır. Nihayetinde, Derrida, Foucault’nun deliliği cogito’dan dışlamasıyla ünlü Descartes eleştirisinin kendisinin sorunlu olduğunu öne sürerek böyle bir projenin uygulanabilirliğine meydan okur. O, Foucault’nun analizinin, Aklın diline gömülü metafizik varsayımlardan kaçamayarak eleştirdiği Kartezyen çerçeveyi desteklediğini öne sürmektedir. Derrida’ya göre bu proje, meydan okumaya çalıştığı aynı metodolojik mantığın kullanılmasını gerektiren Akıl (logos) alanı içinde işlemek zorunda olduğu için bir tekrardır. Derrida’nın eleştirisinin özü, deliliğin dışlanmasının yalnızca tarihsel bir Karar olmadığı, bizzat Aklın yapısına içkin olduğu fikrinde yatmaktadır. Bu nedenle Derrida, Aklın sınırları içinden bir delilik tarihi yazma girişiminin, paradoksal olarak, ortaya çıkarmaya çalıştığı susturmayı pekiştirmek zorunda olduğunu savunur. Bu makale, özellikle delilik bilginin tarihsel değişimi bağlamında, Akıl ve Öteki arasındaki ilişkiyi anlamak için bu tartışmanın çerçevesini “Proje” ve “Karar” kavramlarıyla formüle etmektedir. Çalışma, ortadan kaldırmaya çalıştığı aynı dışlama yapılarını yeniden üretmeyen bir delilik tarihini ifade etmeye çalışmanın doğasında var olan zorlukların altını çizmektedir. Nihayetinde analiz, yerleşik epistemolojik çerçevelerin sınırlarını aşmayı amaçlayan bir bakış açısıyla iki düşünürü karşılaştırmayı hedeflemektedir.}, number={1}, publisher={Ankara University}