@article{article_1545247, title={“Bozayı Sattıran Satıcının Sesidir”: Kafamda Bir Tuhaflık’ta Ses, Anlatı Sesi, ve Lirik Söylem}, journal={Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi}, volume={42}, pages={97–112}, year={2025}, DOI={10.32600/huefd.1545247}, author={Levi, Melih}, keywords={Orhan Pamuk, A Strangeness in My Mind, narrative, sound, indirect discourse, lyric discourse}, abstract={Bu makale, Orhan Pamuk’un Kafamda Bir Tuhaflık romanını inceleyerek, ses ile anlatı sesi arasındaki ilişkiyi ele almaktadır. Romanda, görsel ve anlatısal yapıların baskınlığı, seslerin ve kahramanların seslerinin duyulmasını zorlaştırmaktadır. Bir yandan, Pamuk’un betimleyici üslubunda egemen olan görsel unsurlar işitsel ögeleri bastırmakta; diğer yandan da yazar kişisinin aşırı kontrolcü inşa tekniği kahraman seslerini ve öznelliklerini gölgede bırakmaktadır. Pamuk, Kafamda Bir Tuhaflık’ta, “belgesel tekniği” adını verdiği tarzı ilk kez kullanmaktadır. Bu teknik sayesinde, sesin duyulur hale gelirken geçirdiği aracısal ve dolaylı yöntemler daha belirgin hale gelmekte ve serbest dolaylı anlatımın uç bir örneği ortaya konmaktadır. Yazarın anlatı üzerindeki kontrol ve hakimiyeti, Pamuk’un romanlarında sıkça rastlanan bir özellik olsa da, bu romanda şehir hayatının bastırdığı seslerin duyulabilir hale gelme süreci ile kahramanların aşırı kurgulanmış yapıda seslerini duyurma çabası iç içe geçmiş durumdadır. Romanın başkahramanı Mevlut, kendi sesini duymakta ve duyurmakta zorlanır; bu durum, romanın yapısal düzeyinde de kendini gösterir. Mevlut, romanın merkezinde olmasına rağmen, sürekli dolaylı anlatıma maruz kalır ve ve en az doğrudan söz hakkı verilen kahramanlardan biri olur. Mevlut’un iç sesini duymaya yönelik çabası, romanın dolaylı anlatım teknikleriyle öyle yoğunlaşır ki, bu çaba hayatından çok romanın yapısına yönelik bir mücadele gibi görünmeye başlar ve romanın yapısal sınırlarını aşma uğraşına dönüşür. Akşamları İstanbul’un sokaklarında tekrarladığı “Boo-zaa” seslenişi, bu çabanın sembolik bir tezahürü haline gelir. Bu sesleniş, romanın panoramik ve belgesel tarzından daha lirik bir düzleme geçişine de işaret eder. Böylece, Kafamda Bir Tuhaflık’ı Pamuk’un öyküleme sanatında “panoramik” ve “lirik” olarak tanımladığı yöntemleri dengeleme çabasının bir yansıması olarak görmek mümkündür. Nihayetinde, Pamuk’un titizlikle kurduğu anlatı yapısı, dışarıdan kontrolcü ve katı bir düzen gibi görünse bile, yine bu özellik sayesinde sınırlarını aşar, görsel ve aracılı unsurların baskın olduğu bir dünyada seslerin ve kahramanların kendilerini duyurma mücadelesini gözler önüne serer.}, number={1}, publisher={Hacettepe University}