@article{article_1583844, title={Şairin Sincan’ı}, journal={Edebi Eleştiri Dergisi}, volume={9}, pages={36–44}, year={2025}, DOI={10.31465/eeder.1583844}, author={Yeşilyurt, Türkân}, keywords={spirit of the place, Sincan, poet, poetry}, abstract={Abdülkadir Budak’ın “Sincan’da Bir Sokağın Balkondan Görünüşü”, “Sincan’da Ölmek”, “Sincan İstasyonu”, “Sincan” ve 2015’te yayımlanan Kapalı Bir Açılım adlı kitabında bulunan adsız bir şiirinde Ankara, Sincan’ın izleri görülür. Bilindiği üzere şairlerin yaşadıkları mekânların izdüşümlerini yapıtlarında görmek mümkündür. Örneğin Aleksandr Puşkin, Bahçesaray’dan; Attilla İlhan, İzmir’den; Dante Alighieri, Floransa’dan; Federico Garcia Lorca, Granada’dan; Konstantinos Kavafis, İskenderiye’den; Necip Fazıl Kısakürek, Kahramanmaraş’tan, Ülkü Tamer, Gaziantep’ten ayrı düşünülemez. Mekânın ruhunun şairin ruhunu etkilemesi doğaldır. Bu bakımdan yazıda Abdülkadir Budak’ın uzun süre yaşadığı, akrabalarının ve kızının burada ikamet etmesi nedeniyle iç içe olduğu Sincan’a nasıl baktığı; orada neleri gördüğü, görmek istemediği ve buranın şiirine nasıl yansıdığı ortaya konmaya çalışılmıştır. Çocukluğunun, ilk gençliğinin geçtiği; ilk aşkını yaşadığı, ilk şirini yazdığı; emekli olduktan sonra geri dönüp uzun yıllar kaldığı yer olması bakımından Sincan’ın şairin şiirinde önemli bir yer tutması doğaldır. Lale bahçelerinde, istasyonlarında, demiryolunda, trenlerinde ve sokaklarında, Budak’ın anıları vardır. Mezarlıklarında annesi, babası, ablası, erkek ve kız kardeşi yatmaktadır. Sincan ona bir yandan yakın, öte yandan uzak durur. Zor geçen çocukluğuna rağmen beyaz badanalı evlerinin bahçelerinde lalelerin açtığı Sincan’a sevgi duyarken zaman içerisinde yozlaşmış olan Sincan onu üzer. Kopamadığı Ankara, Sincan onun “şiir başkenti”tidir. Burada yayınevinde kitaplar çıkarmakta, Sincan İstasyonu dergisini yayımlamakta ve şiir çevresinde şairliğinin tadını çıkarmaktadır.}, number={1}, publisher={Abdulhakim TUĞLUK}