@article{article_1600843, title={Krizin Doruğunda Büyük Sermayenin Siyasal Rejim Tartışmaları: Çatışmadan Uzlaşıya (1991-1995)}, journal={Mülkiye Dergisi}, pages={83–117}, year={2025}, author={Doğdu, Hande Beyza}, keywords={Big Bourgeoisie, TUSIAD, Neoliberal Transformation, Hegemony Crisis, Political Regime}, abstract={Türkiye’de 1991 genel seçimleri ile başlayan ve sonraki on yılı kapsayan sürecin, hiçbir sınıfsal ve siyasal aktörün beklentisinin tamamlanamadığı; karmaşık olaylar silsilesinin yarattığı tozun ve dumanın içerisinde herkes için öngörülebilirliğin yok olduğu bir dönemi temsil ettiğini savunmak yanlış olmayacaktır. Bu manzarada toplumsal rıza zeminini eritecek bir ekonomik kriz belirleyici olurken bu krizden bağımsız düşünülemeyecek siyasi kriz söz konusu manzarada diğer önemli belirleyici olacaktır. Vurgulanan ekonomik ve siyasi kriz 90’ları biçimlendiren bir hegemonya krizinin gelişimine denk düşerken bu hegemonya krizinin büyük sermaye tarafından aşılma çabaları döneme yön verecektir. Siyasal rejim tartışmaları tam da bu çabanın cisimleşmiş halidir. Türkiye’de büyük sermayenin siyasal rejime dair kurduğu tahayyülün kökleri her ne kadar 70’ler gibi görece eski bir döneme dayanıyor olsa da bu arayışın somutlaşması bağlamında 90’lar önemli bir eşiktir. Neoliberal dönüşüm deneyiminin 24 Ocak Kararları’nın inşa ettiği süreklilikten kopuş yaşayarak tıkanacağı 1980’lerin ikinci yarısı bu eşiğin belirginleşmesinde oynadığı rol bağlamında önem taşırken bu süreçten büyük sermayenin edindiği deneyim ve buna bağlı olarak öngördüğü çözümler 90’lara dair beklentilerini şekillendirmiştir. En basit şekliyle neoliberal dönüşüm sürecini tamamlamayı amaçlayan kurumsal yapılanma ve reformları temsil eden bu beklentilerin siyasal iktidarlar tarafından 90’lar içerisinde gerçekleştirilmesi özellikle dönemin karakterini oluşturacak olan siyasi krizin de belirginleşmesiyle birlikte olanaksızlaşacaktır. Öte yandan karşı karşıya kalınan bu süreç, sistemin sorgulanmasına kapı aralayan; bu doğrultuda salt neoliberal stratejinin yarım kalmışlığını değil bütünüyle parçalanmasını da içerebilecek bir olasılığı mümkün hale getirecektir. Bütün bu denklem büyük sermayenin, 1990’ların ikinci yarısına gelindiğinde, gelişen tıkanıklığın yok edilmesi için odağını siyasal rejime çevirmesinde belirleyici olacaktır. Tartışılan ve gündemi belirleyen önerilerinin bütünü, en nihayetinde, ihtiyaç duyulan bir ‘güçlü yürütme’ ile piyasa disiplinine tabi devlet yapısı ve aşağıdakilerin öfkesini rızaya devşirmede işlevsel olacak çoğulcu uzlaşma kanalları isteği etrafında şekillenecektir. Belirtmek gerekir ki bu sonuca bağlanacak olan bütün tartışma süreci; çözüm yolları, müdahale yöntemleri gibi hususlarda büyük sermayenin kendi içerisinde ayrışmalara sahne olacaktır. Nitekim bu çalışmanın amacı da, krizin doruğa ulaşacağı dönemde büyük sermayenin geleceği karar aşamasında izleyeceği yol hakkında kendi içerisinde yaşanacak olan çatışmaları açığa çıkarmaktır. Söz konusu çatışmaların bir önceki dönemde belirginleşmekle birlikte uluslararası kapitalizme eklemlenme sürecinde yoğunlaşan çelişkilerin iz düşümü olduğu savunulacaktır. Bütün bu anlatı çerçevesinde ağırlıklı olarak TÜSİAD’a (Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği) ait raporlara, dergilere ve vurgulanan dönemleri içeren gazete arşivine başvurulacaktır.}, number={1}, publisher={Mülkiye Alumni Association}