@article{article_1607493, title={YEDEK JÜRİ RAPORLARI BİLGİ EDİNME HAKKI KAPSAMINDA MIDIR?}, journal={Başkent Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi}, volume={11}, pages={227–260}, year={2025}, author={Evren, Çınar Can}, keywords={Right to information, application for associate proffesorship, Interuniversity Board, Rewiev Board of Access to Information}, abstract={Bilgi edinme hakkı Anayasa’da düzenlenmiş temel hak ve hürriyetlerden olup aynı zamanda hukuk devletinin ön koşuludur. Bu hak Anayasa’da yer alan diğer pek çok temel hak ve hürriyet ve ilke ile yakın ilişki içindedir. Örneğin hak arama hürriyetinin veya düşünceyi açıklama hürriyetinin kullanılabilmesi, kişinin bilgi edinme hakkına sahip olmasına bağlıdır. Bilgi edinme, sınırsız bir hak değildir. Mutlak açıklık, idareyi karar alamaz hale getireceği gibi kişilerin hak ve menfaatlerini de ihlal eder. Demokratik bir hukuk devletinde bu hakka yönelik yapılacak sınırlamalar, demokratik toplumun gereklerine, ölçülülük ilkesine ve kamu yararına uygun olmalı ayrıca kanunla yapılmalıdır. Diğer bir ifade ile yapılacak sınırlamada kamu yararı-kişisel yarar dengesi gözetilmelidir. Bilgi edinme hakkı kamu gücünü sınırlar. İdarenin daha dikkatli davranmasına ve denetlenmesine imkân verir. Bu sayede kamu yararı tesis edilir. Bu açıdan sadece kanun koyucu değil hakkın muhatabı olan idareye de önemli görevler düşmektedir. İdareler bilgi edinme hakkının kullanımını kolaylaştırmalı; sonuç almayı geciktiren, güçleştiren engelleri ortadan kaldırmalıdır. Bu noktada idareler özellikle takdir yetkisinin veya kanundaki muğlak ifadelerin arkasına sığınarak bilgi edinme taleplerini reddetmemelidir. 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun kabulü, Türk idare hukukunda idari usul açısından önemli bir adım olmakla birlikte Kanun’da “devlet sırrı”, “ticari sır” gibi muğlak ifadelere yer verilmiş olması, ayrıca Kanun kapsamındaki idarelerin takdir yetkisine dayalı uygulamaları, açıklığın önünde engel olmaya devam etmektedir. Makale konusu somut olayda yapılan bilgi edinme başvurusunun Üniversitelerarası Kurul ve hatta Bilgi Edinme Değerlendirme Kurulu tarafından, Kanun’daki istisnalara dahi girmemesine rağmen reddedilmesi, Türk kamu yönetiminde açıklık ilkesinin halen tam olarak özümsenemediğini göstermektedir.}, number={1}, publisher={Baskent University}