@article{article_1622287, title={Ömer Nasuhi Bilmen’in Muâviye Savunusu -Ashab-ı Kiram Hakkında Müslümanların Nezih İtikadları Özelinde-}, journal={Kader}, volume={23}, pages={353–371}, year={2025}, DOI={10.18317/kaderdergi.1622287}, author={Yalçın, Hamdi}, keywords={Kalām, I‘tiqad, Ijtihad, Ahl al-Sunnah, Sultanate, Mu‘āwiya b. Abī Sufyān}, abstract={Muâviye b. Ebî Süfyân, İslâm tarihinde ilk saltanat sistemini başlatan, siyasi liderliği ve dinî konumuyla İslâm toplumunun şekillenmesinde derin izler bırakan tartışmalı figürlerden biridir. Onun döneminde Müslümanlar arasında vuku bulan fitne hadiseleri, siyasî ve mezhepsel ayrışmaların başlangıcı olarak kabul edilir. Onun sahabe statüsü ve dinî uygulamaları, İslâm düşünce ekolleri tarafından değişik şekillerde ele alınıp incelenmiştir. Ömer Nasuhi Bilmen, Ashab-ı Kiram Hakkında Müslümanların Nezih İtikadları adlı eserinde Muâviye’yi sahabe olması dolayısıyla saygıyla anmış ve hakkında ağır eleştirilerde bulunmayı uygun görmemiştir. Polemik yaratmak yerine Sünnî akideye mensup kimselerin inançlarını pekiştirme ve sağlam bir itikadî temel inşa etme amacı gütmüştür. O, Muâviye’nin sahabeden olduğunu dolayısıyla Ehl-i sünnet akidesine göre adaletli ve güvenilir olması gerektiğini izah ederek ona yönelik aşırı eleştirilerin kişinin itikadına zarar vereceğini vurgulamıştır. Bilmen, ayet, hadis ve İslâm âlimlerinin düşüncelerine sıkça atıfta bulunmuş, konuyu yalnızca teorik bir çerçevede değil, tarihsel bağlamıyla birlikte ele almıştır. Sünnî itikada ters düşen fikirleri reddederken, sert bir dil kullanmaktan çekinmiş bunun yerine daha açıklayıcı ve ikna edici bir üslup tercih etmiştir. Ona göre Muâviye, Hz. Osman’ın katlinin ardından adaletin tesis edilmesi gerektiğini gerekçe göstererek halife Hz. Ali’ye karşı muhalefetini açıkça dile getirmiş ve sonuçta İslâm dünyasında siyasi ayrılıklar ve kutuplaşmalar ortaya çıkmıştır. Söz konusu ayrılıklar, Emevîler, Şiîler ve Hâricîler gibi muhtelif grupların doğuşuna zemin hazırlamış ve İslâm toplumunda uzun süreli bir etkisi olan fırkalaşma sürecinin çıkışını hızlandırmıştır. Bilmen, Hz. Ali ve Muâviye arasında meydana gelen Sıffin Savaşı ve Cemel Vakası gibi hadiselere neden olan tarihî ve insani faktörlere dikkat çekerek tarafların niyetlerine dair kesin hüküm vermekten kaçınmış, her iki tarafın da içtihat ettiğini ve hakikati aradığını ifade etmiştir. O, Muâviye’nin dönemin siyasî ve toplumsal dengelerini gözeterek oğlu Yezid’i veliaht tayin ettiğini ve böylece olası fitnelerin önüne geçtiğini belirtmiştir. Bilmen açısından Muâviye, iç savaşların yıprattığı bir toplumda siyasi istikrarı ve birliği tesis eden, İslâm’ın sınırlarını genişleten, idari reformlara öncülük yapan ve toplumsal barışı yeniden inşa eden dinî ve siyasi bir lider olup adaletli ve güvenilir bir şahsiyettir. Bu çalışmada, İslâm tarihinde tartışmalı bir figür olan Muâviye b. Ebî Süfyân’ın sahabe statüsü ve liderliği üzerine farklı yaklaşımlar incelenmekte; söz konusu yaklaşımlar yalnızca tarihsel hadiselerin değerlendirmesiyle sınırlı kalmayıp, ayrıca mezhebî farklılıkların oluşumunda belirleyici rol oynayan itikadî ve siyasî tutumları da yansıtmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda çalışmada geleneksel Sünnî düşünce içerisinde önemli bir konuma sahip olan Ömer Nasuhi Bilmen’in itikadî ve siyasî perspektifi üzerinden bu tartışmaların dinî ve tarihî boyutlarına ışık tutulması amaçlanmaktadır.}, number={1}, publisher={Mehmet BULĞEN}