@article{article_1631222, title={Gazzâlî Özelinde Kelâmullahın Farklı Perspektifleri}, journal={Kader}, volume={23}, pages={179–197}, year={2025}, DOI={10.18317/kaderdergi.1631222}, author={Gür, Eyüp}, keywords={Kalām, al-Ghazzālī, Kalām nafsī, Kalām lafẓī, Khalq al-Qurʾān, Prophethood}, abstract={Allah’ın zâtını tecrübî yollardan tanımak imkân dahilinde olmadığı için O’nu isim ve sıfatları ve sıfatların tezahürleri üzerinden idrak ederiz. Allah’a isim ve sıfat izafe etmek, Kur’an ve sünnetin delâletiyle sabit olmuş, bu anlayış kelâm âlimleri nezdinde kabul görmüştür. Fakat zât-sıfat ilişkisi, kelâmcılar arasında tartışmaya sebebiyet veren bir konum işgal etmiştir. Bu noktada Muʿtezile sıfatlar, zâtın aynı, Ehl-i sünnet sıfatlar zâtın ne aynı ne de gayrı diye özetlenebilecek bir anlayış içinde olmuştur. Sıfatların zât ile ilişkisine dair diğer bir problem, kelâm kavramının muhtevası bağlamında gelişmiştir. Aslında Caʿd b. Dirhem (ö. 124/742 [?]) ve Cehm b. Safvân (ö. 128/745-46) gibi âlimler tarafından Kur’an’ın yaratılmışlığı bağlamında başlatılan tartışma, kelâm mezheplerinin ortaya çıkmasıyla birlikte Allah’ın kelâm sıfatı iskâmetinde yürümüştür. Kelâm kavramı hem manaya hem de lafza delâlet eden iki içeriğe sahiptir. Kavramın farklı içerikleri, Allah kelâmına yönelik yaratılmış/yaratılmamış tartışmalarını beslemiştir. Bu minvalde İslam düşüncesinde kelâmı ses ve harflerden müteşekkil gören anlayış, Allah kelâmını beşer kelâmı gibi algılayıp kelâmullahı hâdis olarak nitelemiştir. Selef âlimleri ise kelâmda lafız-mana ayrışmasına girmeden ilâhî kelâmı, kadîm olarak kabul etmiştir. Ehl-i sünnet özelinde Gazzâlî’nin (ö. 478/1085) ilâhî kelâmda lafız-mana ayrımına giderek her iki düşünceyi uzlaştıran bir yol izlediği görülmektedir. Ona göre asıl kelâm nefsî kelâm olup ezelîdir. Lafzî kelâm ise hakikî kelâma delâlet etmesi açısından mecâzen kelâm kabul edilmiştir. Gazzâlî’nin, mezkûr düşünceye dair görüşünün şekillenmesinde kendinden önceki kelâmcıların ve özellikle de hocası Cüveynî’nin (ö. 478/1085) katkısı yadsınamaz. Bununla birlikte meselenin çözümlenmesinde önceki âlimlerde naklin ağırlığı hissedilirken Gazzâlî’de aklî istidlâl ve cedelin hâkim olduğu bir dil görülmektedir. Gazzâlî, bu minvaldeki düşüncesini muhataplarına karşı düzenlediği reddiyeler üzerinden şekillendirmiştir. Gazzâlî, ilâhî kelâmın anlaşılmasında orta bir yol sunmakla birlikte Muʿtezile ve İslam filozoflarını hasım olarak nitelemiş, selefî düşünceye karşı ise daha naif bir dil kullanmaktan geri durmamıştır. Yapılan bu çalışma, Gazzâlî’nin kelâm sıfatına dair görüşlerini, muhaliflerine karşı sunduğu reddiyelerini ve getirdiği çözüm önerilerini ortaya çıkarmayı hedeflemektedir. Onun çözüm önerisi, Allah kelâmında temel unsurun nefsî kelâm olduğu, lafzî kelâmın ise vahyin beşere intikalinde aracı bir fonksiyon icra ettiğine yönelik tezdir. Bu çalışmada klasik kelâm eserleri ve bu alanda yazılmış güncel akademik çalışmalar üzerinde literatür taraması ve tasvîrî araştırmadan sonra elde edilen verilerin içerik analizi yapılmıştır.}, number={1}, publisher={Mehmet BULĞEN}