@article{article_1632709, title={Antakya’ya Rihle: Antakya’nın Muhaddis Misafirleri}, journal={Amasya İlahiyat Dergisi}, pages={222–254}, year={2025}, DOI={10.18498/amailad.1632709}, author={Kurt, İsmail}, keywords={Ḥadīth, al-Jarḥ wa-l-taʿdīl, Riḥla, Antioch, Antiochian Narrators.}, abstract={Rihle olarak isimlendirilen râvi hareketliliği İslâm dininin temel kaynağı olan hadislerin farklı beldelere taşınmasında çok önemli bir yere sahip olmuştur. Bu kapsama giren yerlerden birisi de Bizans ile İslam beldeleri arasında Sugūr ismiyle anılan bölgenin bir parçası olan Antakya şehridir. Bu çalışmanın konusunu da Antakya şehrine gelmiş ve Antakî nisbesini alarak bu şehirle anılmış râviler oluşturmaktadır. Bu şehre kimlerin hangi zaman diliminde geldiği, hadis ilmîne dair hangi birikimlere sahip oldukları ve ricâl tenkidi açısından durumları araştırmanın temel başlıklarını oluşturmaktadır. Mevcut çalışmayla benzer muhtevaya sahip farklı araştırmalar bulunmakla birlikte bu incelememizin temel odak noktasını Antakya şehrine dışarıdan gelerek oraya yerleşen ya da başka bölgelere gitse de Antâkî nisbesini alacak derecede bu şehirle anılan râviler oluşturmaktadır. Dolayısıyla çalışmamız bu yönüyle alandaki bir boşluğu gidermektedir. Bu bağlamda “سكن أنطاكية” ve “نزيل ‌أنطاكية, نزل أنطاكية” ifadeleri üzerinden genel bir tarama gerçekleştirilmiş ve 25 râvi tespit edilmiştir. Söz konusu râviler hakkında el-Mektebetü’ş-şâmile üzerinden biyografi türü eserler, ricâl tenkit kaynakları ve hadisleri içeren eserler taranmış ve elde edilen bulgular üzerinden analizler yapılmıştır. Antakya’ya gelen râvilerin memleketleri çeşitlilik arz etmekle birlikte büyük oranda bugünkü Irak ve Şam bölgesinden oldukları görülmektedir. Bu ikisi arasında Irak daha fazla ön plana çıkmaktadır. İncelemeye konu olan râvilerin Antakya şehrine geliş zamanları da genel olarak III. asır olarak tespit edilmiştir. Bu dönem bir açıdan Hadis ilminin en canlı olduğu tarih aralığını ifade ederken diğer yandan Mihne gibi çeşitli siyasî ve ilmî tartışmaların da yaşandığı zaman dilimine karşılık gelmektedir. Her ne kadar Antakya’ya doğru gerçekleşen râvi hareketliliği için somut gerekçeler tespit edilemese de eldeki veriler üzerinden bazı tahminlerde bulunulabilir. Buna göre ilim elde etme ve ilmî birikimi farklı şehirlere yayma, Antakya gibi merkezi bir yerde olma vb. gibi hususlar temel motivasyon kaynağı olmalıdır. Hadis ilminin gelişim seyri dikkate alındığında râvi hareketliliğinin gerçekleştiği zaman aralığının Antakya şehrinin ilmî ortamına etki etme açısından önemli bir yere sahip olduğu dile getirilebilir. Başka bir ifadeyle Antakya civarındaki insanlar şehre gelen râviler üzerinden Bağdat, Kûfe, Dımeşk gibi hadis ilmine dair faaliyetlerin yoğun olduğu şehirlerdeki ilmî birikime ulaşma imkanı elde etmişlerdir. Antakya ehlinin şehre gelen bazı kimselerden hadis dinlediğine dair ifadeler bu durumu açık bir şekilde ortaya koymaktadır. Ayrıca incelemenin konusu olan râvilerden bazılarının da Antâkî nisbesi zikredilmek suretiyle farklı şehirlerde hadis aktardığı görülmüştür. Bu durum şehirler arası ilmî etkileşim ve bilgi alışverişinin daha detaylı bir yönüne işaret etmektedir. Antakya şehrine gelen ve haklarında değerlendirme yapılan râvilerin genel olarak tevsik ifadeleriyle nitelendirildiği, bununla birlikte bazı râviler hakkında da zabt kusurlarına işaret edildiği görülmektedir. Bunlara ilaveten bir râvinin uydurma rivâyet aktardığı, başka bir râvinin de bid’at ehli olduğuna dair iddialar da tespit edilmiştir. Ayrıca bazı râviler hakkında da herhangi bir değerlendirme lafzına ulaşılamamıştır. Rivâyet faaliyeti açısından Antakya’ya gelen isimlerin durumlarının ortaya konulması da önemli bir başlıktır. Buna göre elde edilen bulgular, söz konusu isimlerden bazılarının III. asırda eser kaleme almış meşhur muhaddislerle irtibatlarını göstermektedir. Ancak bu durumun kısıtlı olduğu vurgulanmalıdır. Hadis rivâyet faaliyetleri açısından daha çok Kütüb-i Sitte dışı kaynakların söz konusu olduğu görülmektedir. Bu noktada el-Muʿcemü’l-kebîr, el-Muʿcemü’l-evsat, el-Muʿcemü’l-sağîr ve Müsnedü’ş-Şâmiyyîn, Müstahrec, Müstedrek, el-Verâʾ, et-Tevbe, el-Cihâd, Şerhu Meâni’l-âsâr, Şerhu Müşkili’l-âsâr, Tefsîru’l-Kur’âni’l-‘azîm gibi eserler zikredilebilir. Ayrıca nadiren de olsa usûl ve suâlât türü eserlerde de çalışmamıza konu olan râvilerin nakilleri yer almaktadır. Yukarıdaki eserler arasında özellikle Taberanî’nin kitapları ön plandadır. Bu durumun muhtemel sebepleri arasında Taberânî’nin, Şamlıların rivayetlerini toplamak üzere eser kaleme alması zikrolunabilir.}, number={25}, publisher={Amasya University}