@article{article_1637808, title={Sükût her zaman ikrardan gelmez! Sessizlik: Toplumsal, felsefi ve iletişimsel bir fenomen}, journal={NOSYON: Uluslararası Toplum ve Kültür Çalışmaları Dergisi}, pages={146–159}, year={2025}, author={Ergül, Nurgül}, keywords={Sociology of communication, philosophy of communication, social relations, intercultural communication, interpersonal communication}, abstract={Sessizlik olgusu, literatürde genellikle örgütsel bağlamda ele alınsa da, bu çalışma sessizliği sosyoloji, felsefe ve iletişim bilimleri perspektiflerinden hareketle çok boyutlu bir fenomen olarak değerlendirmektedir. Bu konu sosyolojik çalışmaların ihmal ettiği bir zemin olması nedeniyle disiplinler arası bir yaklaşım benimseyerek sessizliğin bireysel ve toplumsal düzeydeki işlevlerini analiz etmekte ve farklı kuramsal çerçevelerle anlamlandırmaktadır. Araştırmada, literatür taraması ve kuramsal analiz yöntemleri kullanılarak sessizliğin sosyolojik, felsefi ve iletişim bilimleri bağlamındaki kavramsal ve işlevsel boyutları incelenmiştir. Sosyolojik açıdan sessizlik, toplumsal normlar, iktidar ilişkileri ve kolektif bilinç ile şekillenen bir olgu olup, bazen uyum sağlama aracı, bazen de direniş biçimi olarak işlev görmektedir. Felsefi bağlamda, Wittgenstein, Heidegger ve Levinas gibi düşünürlerin yaklaşımları doğrultusunda, sessizlik hakikatin ve etik sorumluluğun bir aracı olarak ele alınmıştır. İletişim bilimleri perspektifinden bakıldığında ise, sessizlik yalnızca sözsüz bir iletişim biçimi yahut ikrar aracı değil, aynı zamanda stratejik bir anlatım aracı olarak değerlendirilmektedir. Özellikle Suskunluk Sarmalı Kuramı gibi iletişim kuramları bağlamında sessizlik, toplumsal ve bireysel iletişim dinamiklerinde belirleyici bir unsur olarak öne çıkmaktadır. Sonuç olarak, sessizlik, toplumsal yapıları şekillendiren, bireyin varoluşsal anlamını derinleştiren ve iletişim süreçlerinde etkin bir rol oynayan dinamik bir olgu olarak ele alınmıştır. Sessizlik, toplumsal bir tipoloji olarak toplumsalın ’görünmeyen’ düzlemini görmemize imkân sunabilir. Sonuç olarak bu çalışma, sessizliğin disiplinler arası önemini ortaya koyarak, gelecekteki araştırmalara kuramsal bir zemin sunmayı amaçlamaktadır.}, number={15}, publisher={Himmet HÜLÜR}