@article{article_1643841, title={OSMANLI-SAFEVÎ İLİŞKİLERİ VE TÜRKİSTANLI HACILAR}, journal={Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi}, pages={145–166}, year={2025}, author={Aköz, Alaaddin and Amandyqqyzy, Bissembayeva Lazzat}, keywords={Ottoman, Safavid, sect, Sunni, Shia, Turkestan, pilgrimage, pilgrims from Turkestan}, abstract={Bu çalışma; İslam’ın beş şartından biri olan hac ibadetini gerçekleştirmek isteyen Türkistanlı hacıların kutsal mekanlara yolculukları, ziyaretleri-ibadetleri ve dönüşleri etrafında şekillenen siyasi nüfuz ve rekabeti Osmanlı-Safevî mücadeleleri bağlamında ele almakta, ayrıca hac ibadetinin kültürel ve ekonomik boyutlarına dikkat çekmektedir. Osmanlı Devleti’nin siyasî, askerî, iktisadî ve dinî sahada en fazla rekabet ettiği devletin Safevîler olduğu bilinmektedir. Türkistanlı hacıların Şiî İslam anlayışını kabul eden Safevîlerin aksine Osmanlılarla aynı Sünnî anlayışı benimsemeleri ve Osmanlı Devleti’ne yakın durmaları nedeniyle iki devlet arasında yaşanan rekabetin parçası haline gelmişlerdir. Türkistan ile Hicaz bölgesi arasındaki uzaklığın alternatif hac yollarını ortaya çıkardığı, her bir yolun kullanımının siyasî konjonktüre, yol emniyetine, dinsel ve mezhepsel çekişmelere göre değişmesine rağmen en fazla İstanbul üzerinden geçen güzergâh tercih edilmiştir. Bu husus yol emniyetinin yanında tüm Müslümanların hamisi, halife-sultanının buradaki ikameti nedeniyle zamanla haccı tamamlayan bir retoriğe dönüşmesiyle ilişkilendirilmiştir. Konu ile ilgili çalışmalarda iki devlet arasında yaşanan siyasî ve dinî rekabet ile Türkistanlı hacıların yolculukları birbirinden bağımsız başlıklar etrafında ele alınmaktadır. Biz, başta en kısa hac yolu olan İran yerine çok daha uzak İstanbul ve Hindistan güzergahlarının tercih edilmesini, Türkistanlı hacılara mezhepsel farklılık nedeniyle İran yolunun kapatılmasını, açıldığı zaman da bunlara yönelik bazı sıkıntıların çıkarılmasını, Osmanlı cenahında ise İranlı hacılara yönelik yasaklama ve kısıtlamaları, askeri çatışma dönemlerinde bunların şiddetinin artmasını, Türkistan Hanlıklarıyla Osmanlı yakınlaşmasını hep bu rekabetle ilişkilendirmekteyiz. Türkistanlı hacıların ibadet maksatlı yolculuklarında, kullandıkları yol güzergahları ve bu esnada karşılaştıkları zorluk ve kolaylıkların mahiyetini şüphesiz Osmanlı, Safevî, Rus, Babür devletleri ile Türkistan hanlıkları arasında yaşanan siyasi ve dini rekabet belirlemiştir. En çok tercih edilen kuzey hattını seçen hacılar Buhara, Semerkant, Taşkent, Hive, Hazar Denizi, Astrahan, Kefe ve Özi üzerinden Karadeniz yoluyla İstanbul’a geçmişlerdir. Buradaki hac kervanına katılarak, Osmanlı Devleti’nin himayesine girmişlerdir. Osmanlı Devleti’nin bölgedeki hacılara olan ilgisi ve hassasiyeti, dönemin belgelerine de yansımış, kervanlara siyasî ve askerî destek verilmesi, yolda mahsur kalan hacılara malî yardımlar yapılması ve Buhara’dan gelen fakir hacılardan gemi ücreti alınmaması gibi emirler yer almıştır. Safevîlerle yaşanan rekabetin şiddetinin arttığı dönemlerde Şiî hacılara yönelik bazı kısıtlamalar getirilmesine rağmen haccın bunlara yasaklanmaması Osmanlı halife-sultanının sadece Sünnîlerin değil tüm Müslümanların hamisi olma vasfının bir yansımasıdır. Aynı anlayışı Kanuni’nin Necef ve Kerbela’da ehl-i beyt makamlarını ziyaret ettikten sonra buraların bakım ve onarımını yaptırmasında da görmek mümkündür. Bu haliyle Osmanlı sultanı Sünnî-Şiî ayırımı gözetmeksizin tüm Müslümanları kuşatan bir halife imgesini inşa etmiştir.}, number={115}, publisher={Ankara Hacı Bayram Veli University}