@article{article_1653970, title={Çerkeşî Tekkesine Ait Bazı Vakıf Belgelerinin Değerlendirilmesi}, journal={Bozok Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi}, volume={27}, pages={483–508}, year={2025}, DOI={10.51553/bozifder.1653970}, author={İsmailoğlu, Murat and Döner, Nuran and Kapusuzoğlu, S. Burhanettin}, keywords={Sufism, Halwatiyya, Shābāniyya, Nasūhiyya, Cherkeshiyya, Mustafa Çerkeşī, Tekke, Foundation, Document}, abstract={Bu makalede bir Türk tarikatı olan Halvetiyye’nin Şâbânîlik kolundan neşet etmiş bulunan Çerkeşiyye koluna ait bir tekke ile ilgili bazı vakıf belgeleri gün yüzüne çıkarılmıştır. Bu belgelerin orijinallerinin fotoğrafları ve transkripsiyonlarına yer verilerek tekkeyle ilgili olarak tarihi bakımdan önem arz eden bazı bilgiler okuyucunun dikkatine sunulmuştur. Çalışmanın girişinde Halvetilik, Şâbânîlik ve Çerkeşîlik ile ilgili genel bilgiler aktarılmış, devamında ise söz konusu olan vakıf belgelerinin sunumuna yer verilmiştir. Bu belgelerin açığa çıkarılmasının, genelde tasavvuf tarihine, özelde ise Halvetiyye tarikatı, Şâbâniyye kolu, Çerkeşiyye kolu ve ait olduğu döneme ışık tutması, bu mahfuz bilgiler ışığında tasavvuf ve tarikatlar tarihine katkıda bulunması bakımından önem arz ettiği düşünülmektedir. Şeyh Şaban-ı Veli’ye nisbet edilen Şâbâniyye, Halveti Tarikatının bir kolu olan Cemaliyye’nin bir şubesidir. Şâbâniyyenin gelişip kurumsallaşması ise Karabaş-ı Veli döneminde gerçekleşmiştir. Bundan dolayı Karabâş-ı Veli, Şâbâniyye’nin ikinci pîri sayılmıştır. Karabaş-ı Veli’den sonra tarikat Nasûhiyye, Ünsiyye, Bekriyye gibi kollarla yaygınlaşmıştır. Çerkeşi Mustafa Efendi’ye nisbet edilen Çerkeşiyye ise Nasûhiyye kolundan neşet etmiştir. Çerkeşî Mustafa Efendi, Çankırı’nın Çerkeş ilçesinde doğmuş, yine 1229/1814 yılında Çerkeş’te vefat etmiştir. Türbesi kendi adıyla anılan caminin içerisindedir. Çerkeşî Mustafa Efendi, Risale fi Tahkiki’t-tasavvuf isimli bir risale yazmış; bu risalede tasavvufa dair pek çok mühim konuyu ele almış ve şeriat-tasavvuf ilişkisini net bir şekilde ortaya koymuştur. Bu risalede tarikata intisap edenlerin ulaşmaya çalıştıkları yolun fiil, sıfat ve zat tecellileri olarak üç halden ibaret olduğunu ifade etmiştir. Yine bu üç halin bazı sapık fırkaların önünü açabileceğini ancak sufileri bu sapık fırkalardan ayırt etmenin temel ölçüsünün şeriat-ı Muhammediye olduğunu vurgulamıştır. Dolayısıyla şeriata aykırı en küçük bir harekette bulunan sufinin sözlerinin ve yolunun sufilerin hakiki yoluyla hiçbir alakasının olmadığını açık bir şekilde ortaya koymuştur. O, Riselede Melamiler ile ilgili de değerlendirmelerde bulunmuştur. Bu risale toplum nezdinde ve ulema arasında çok şöhret bulmuştur. Çerşekî ailesi ilme verdikleri önem dolayısıyla ulema ailesi olarak da bilinmektedir. Çerkeşî Mustafa Efendi’nin oğulları Mehmed, Mesut ve Osman Vehbi kendisinden sonra ilim, irşad ve tebliğ faaliyetlerini devam ettirmişler ve çok sayıda talebe yetiştirmişlerdir. İstanbul’a yerleşen Osman Vehbi Efendi’nin soyundan Çerkeşîzâdeler olarak tanınmış bir ulema ailesi oluşmuştur. Çerkeşi Mustafa Efendi’nin tarikatı olan Çerkeşiyye Geredeli Halil Efendi’ye nisbet edilen Haliliyye ve Kuşadalı İbrahim Efendi’ye nisbet edilen İbrahimiyye veya diğer meşhur ismiyle Kuşadaviyye olarak iki koldan devam etmiştir. Fatih türbedarı Ahmet Âmiş Efendi, Kuşadalı İbrahim Efendi’nin Mehmet Tevfik Bosnevî üzerinden devam eden silsileyi günümüze ulaştırmıştır. Bu makalede Mustafa Çerkeşi Efendi, Çerkeşiyye tarikatı ve bazı vakıf belgeleri ışığında bu tarikatla ilgili bazı değerlendirmelere yer verilmiştir.}, number={27}, publisher={Yozgat Bozok University}