@article{article_1680246, title={Suudi Arabistan Ahvâl-i Şahsiyye Kanunu ve Kanun’a Yönelik Eleştiriler}, journal={Tetkik}, pages={331–370}, year={2025}, DOI={10.55709/tetkik.1680246}, author={Boynukalın, Hatice}, keywords={Fiqh, Saudi Arabia, Personal Status Law, Islamic Law, Family Law, Codification}, abstract={İslam dünyasında aile hukukuna dair resmî kanunlaştırma girişimleri, modern devletleşme sürecine paralel olarak 20. yüzyılın başlarından itibaren hız kazanmış ve özellikle bağımsızlık sonrası Arap coğrafyasında ahvâl-i şahsiyye alanında kapsamlı yasal düzenlemelerle somutlaşmıştır. Bu süreçte geleneksel İslam hukukunun temel referans alındığı ülkelerde ortaya çıkan yasal dönüşümler hem hukuki hem sosyolojik bağlamda dikkatle incelenmesi gereken bir reform sürecini temsil etmektedir. Suudi Arabistan Krallığı tarihinde hazırlanan ilk ahvâl-i şahsiyye kanunu 2022 yılında yürürlüğe girmiştir. Suud Ahvâl-i Şahsiyye Kanunu, ülke tarihinde çeşitli alanlarda benzeri görülmemiş açılımlar gerçekleştirmeyi hedefleyen ve kendisine reformist bir misyon yükleyen Veliaht Prens Muhammed b. Selman tarafından 8 Şubat 2021 tarihinde ilan edilen "Suudi Arabistan 2030 Vizyonu" stratejisinin hukuk alanında yapılmasını öngördüğü reform faaliyetlerinin önemli bir adımını oluşturmaktadır. Ahvâl-i Şahsiyye Kanunu, ülkede ilk defa aile hukukunun yazılı ve sistematik biçimde kodifiye edilmesini sağlaması bakımından tarihî bir gelişme niteliği taşımaktadır. Bu çalışma, söz konusu kanunun belirli hükümlerini klasik fıkıh kaynakları ve önceki mahkeme ictihadları ile karşılaştırmalı olarak incelemekte; kanunun teorik dayanaklarını, uygulama potansiyelini ve toplumsal yansımalarını çok boyutlu bir perspektifle değerlendirmektedir. Makalede evlilik yaşı, velâyet, nafaka, kazâî boşanma (tefrîk) ve özellikle de hidâne gibi önemli konularda getirilen düzenlemeler ele alınmaktadır. Ulaşılan sonuçlara göre Suudi Arabistan Ahvâl-i Şahsiyye Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle birlikte ülkede hukuki belirlilik ve öngörülebilirlik önemli ölçüde güçlendirilmiş, kadın ve çocuk haklarında sınırlı fakat sembolik değeri yüksek iyileştirmeler yapılmıştır. Ayrıca Kanun’da geleneksel normlar ile modern hukuk ilkeleri arasında denge kurma çabası gözlemlenmiştir. Bununla birlikte Kanun’un yasalaşma süreci katılımcı olmaktan uzak kalmış, özellikle sivil toplumun sürece dâhil edilmemesi, yasaya yönelik eleştirilerin gündeme gelmesine sebebiyet vermiştir.}, number={8}, publisher={Oku Okut Derneği}