@article{article_1683883, title={Leylâ ile Mecnûn Hikayesinin Gerçeklik ve Edebi Kurgu Bağlamında Değerlendirilmesi}, journal={Türkiye İlahiyat Araştırmaları Dergisi}, volume={9}, pages={1121–1141}, year={2025}, DOI={10.32711/tiad.1683883}, author={Güvel, Adnan and Yılmaz, Mehmet}, keywords={Language and Literature, Laylā and Majnūn, Historical Reality, Literary Fiction, Cultural Heritage}, abstract={Doğu edebiyatlarının en çok işlenen aşk hikâyelerinden biri olan Leylâ ile Mecnûn, tarihsel rivayetlerle edebî kurgunun iç içe geçtiği zengin bir metin geleneği sunmaktadır. Bu anlatı, farklı dönemlerde yeniden yorumlanarak hem klasik hem de modern edebiyatın önemli yapı taşlarından biri hâline gelmiştir. Bu çalışma, klasik Arap edebiyatının en bilinen ve etkileyici aşk hikâyelerinden biri olan Leylâ ile Mecnûn anlatısının tarihî gerçekliğini ve edebî dönüşümünü incelemektedir. Anlatının ilk ortaya çıktığı Arap çöl kültüründen başlayarak, Fars, Türk ve Urdu edebiyatlarında nasıl yeniden biçimlendiği; tarihsel rivayetler, şiirsel aktarım ve kültürel etkileşim bağlamında ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Mecnûn’un kimliğine dair tarihî kaynaklarda yer alan çelişkili rivayetler ve ona atfedilen şiirlerin özgünlüğü, özellikle Asmaî (ö. 216/831), Câhiz (ö. 255/869) ve Ebü’l-Ferec el-İsfahânî (ö. 356/967) gibi erken dönem Arap edebiyatı âlimlerinin değerlendirmeleri ışığında analiz edilmiştir. Bu kaynaklar, anlatının yalnızca bireysel bir aşk trajedisi değil, aynı zamanda dönemin sosyal normlarına karşı gelişen bir edebî direniş örneği olduğunu da ortaya koymaktadır. Anlatının sözlü kültürden yazılı edebiyata geçişi, bireysel arzular ile kolektif değerler arasındaki gerilim ekseninde şekillenen çok yönlü bir edebî yapı olarak değerlendirilmiştir. Fuzûlî’nin (ö. 963/1556) mesnevisi gibi klasik eserlerde bu anlatının tasavvufî boyutu ön plana çıkarken; modern dönemde sinema, televizyon ve dijital medya gibi çeşitli kitle iletişim araçları sayesinde hikâyenin yeni anlatı formlarında yeniden üretildiği gözlemlenmiştir. Bu modern uyarlamalar, anlatının hem evrensel aşk temasına hem de bireyin toplumla olan çatışmasına dair güçlü göndermeler barındırdığını göstermektedir. Bu bağlamda çalışmanın temel amacı, Leylâ ile Mecnûn hikâyesinin yalnızca tarihsel ya da kurmaca bir anlatı olup olmadığını sorgulamakla sınırlı değil, bunun ötesinde, bu iki yönün birbirini nasıl tamamladığını ve anlatının kültürel bellekteki sürekliliğini nasıl sağladığını da ortaya koymaktır. Sonuç olarak, anlatının hem tarihsel gerçeklik hem de edebî kurgu açısından geçişken bir yapıya sahip olduğu; bu özelliğiyle çağlar boyunca farklı coğrafya ve kültürlerde evrensel bir aşk örneği olarak güncelliğini ve etkisini koruduğu tespit edilmiştir.}, number={3}, publisher={Yasemin ÖZCAN}