@article{article_1701658, title={MANZUM TERCÜME GELENEĞİNDE AHENK UNSURLARININ AKTARIMI: MESNEVÎ’NİN MANZUM TERCÜMELERİ ÜZERİNE BİR İNCELEME}, journal={Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi}, volume={13}, pages={143–186}, year={2025}, DOI={10.33692/avrasyad.1701658}, author={Başçetin, Mustafa Yasin}, keywords={Classical Turkish Literature, Mevlana, Masnavi, Verse Translation, Elements of Poetic Harmony}, abstract={Osmanlı manzum tercüme geleneği, metinler arası anlam aktarımının ötesinde; şiirsel ahengin, ses düzeninin ve estetik yapının yeniden üretimini içeren çok katmanlı bir edebî faaliyettir. Bu çalışma, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî’nin Mesnevî’sini Osmanlı sahasında Nâhifî, Mehmed Şâkir ve Nazmî Mehmed tarafından kaleme alınan manzum tercümelerin ilk 18 beyti üzerinden karşılaştırmalı olarak incelemektedir. Araştırmanın amacı, manzum çeviri geleneğinin, semantik aktarımın ötesine geçerek şiirsel bir yeniden kurma süreci olduğunu ortaya koymakla beraber özellikle kaynak eserdeki redif, kafiye, ses ve kelime tekrarları, yapısal paralellikler, simetri ve tezatlar gibi ahenk unsurlarının bu tercümelerde nasıl ikame edildiğini karşılaştırmalı olarak incelemektir. Çalışma, nitel içerik analizi yöntemiyle gerçekleştirilmiş; üç mütercimin çevirileri ahenk unsurlarının aktarımı açısından değerlendirilmiştir. Elde edilen bulgular, her üç çevirmenin de ahenk unsurlarını yansıtma konusunda belirli bir özen gösterdiğini ancak şiirsel yaklaşımlarında kısmi farklılıklar bulunduğunu ortaya koymaktadır. Nazmî Mehmed, kaynak beyitlerin biçimsel yapısına yüksek düzeyde sadakat göstererek şiirin fonetik ve yapısal özelliklerini korumaya özen göstermiştir. Nâhifî ise klasik söyleyiş tarzını sürdürmekle birlikte, anlam merkezli bir yaklaşım benimsemiş ve biçimsel yapılarda daha esnek davranmıştır. Mehmed Şâkir’in çevirileri ise yorumlayıcı ve açıklayıcı bir yönelim sergilemiş; bu nedenle kaynak beyitlerin şiirsel yapısından zaman zaman uzaklaşmıştır. Bu farklılıklar, Osmanlı manzum çeviri geleneğinde sabit bir uygulamanın değil anlam ile estetik üretim arasında esnek ve çok yönlü bir çeviri anlayışının benimsendiğini ortaya koymaktadır. Bu durum, çevirmenleri yalnızca dil aktarımını sağlayan kişiler değil aynı zamanda kaynak beyitlerin şiirsel unsurlarını da yeniden kurgulayan sanatkârlar olarak konumlandırmaktadır. Çalışma manzum çevirilerin yalnızca “ne söylendiği”nin yanında “nasıl söylendiği” sorusunu da merkeze alan çok boyutlu bir edebî faaliyet olduğunu vurgulamakta; Osmanlı çeviri geleneğinin biçim ve estetik yönünün anlaşılmasına katkı sunmayı amaçlamaktadır.}, number={46}, publisher={Kürşat ÖNCÜL}