@article{article_1725473, title={Kant’ın Ahlak Felsefesi’nde Bireyin Rolü}, journal={Temaşa Erciyes Üniversitesi Felsefe Bölümü Dergisi}, pages={76–83}, year={2025}, DOI={10.55256/temasa.1725473}, author={Topakkaya Uçkun, Sümeyye}, keywords={Person, Good Will, Action, Worth, Law, Life}, abstract={Kaynağı alışkanlık olan eylemler, bizlere eylemlerimizi sorgulatma amacı gütmez. Bu durum, istek ve eylemlerimizi gözden geçirmenin karşıtı olarak fayda ve haz çıktılı eylemlerde bulunma alışkanlığıdır. Bu durumda niyetlerimize odaklanmak yerine, eylemlerimizden çıkar sağlamayı düşünür ve sonucu bizleri mutluluğa taşıyacak eylemlerde bulunmak isteriz. Böyle bir hareket tarzı bizi gerçek bir istemeden, daha doğrusu ‘insani’ bir istemeden uzaklaştırmış olur. İnsan varlığına yakışan isteme, Kant’ın deyimiyle ‘iyi isteme’, hayat yolundaki yegâne amaç ve pusuladır. Kant’ın saf pratik alanı temellendirme çabası bu bağlamda değer kazanmaktadır. İnsan kendi özüne uygun bir yaşam sürmelidir bu da ancak evrensel bir yasa ile mümkün hale gelir. İnsanın kendi varlığına yakışır bir hayat sürmesi; kendi özünde saklı bulunan değeri öğrenmeye başlaması ve bu değeri hayatında sürdürmesiyle olanaklı hale gelir. Bu insani değer Kant’a göre hali hazırda sahip olduğumuz ve varoluşumuzda bulunan onurdur. ‘İnsan’ olmamızdan açığa çıkacak, yani bilinebilir hale gelecek bu özsel değer bütün insanlarda ortak olarak bulunur ve bu ortaklık, Kant’ın evrensel ahlak yasasının temelini oluşturur. İşte iyi isteme, bu ortaklığı sağlayacak olan bir buyruktur; çünkü iyi isteme insan onuruna en uygun olan istemedir.}, number={24}, publisher={Arslan TOPAKKAYA}