@article{article_1741547, title={Salgın Hastalıkla İlgili Din-Bilim Tartışmalarında Ortaya Atılan İddialara İslam İnancının Argümanları}, journal={Turkish Academic Research Review}, volume={10}, pages={780–799}, year={2025}, DOI={10.30622/tarr.1741547}, author={Çelik, Ali Hayri}, keywords={History of Sects, Pandemiz diseases, Problem of Evil, Afflictions at Tribulations, Cleanliness in İslam}, abstract={Küresel ölçekte yaşanan salgın hastalıklar, sadece sağlık alanında değil, inanç ve bilgi sistemleri üzerinde de derin etkiler bırakmıştır. İnsanlık tarihi boyunca ortaya çıkan veba sıtma gibi birçok bulaşıcı hastalık döneminde insanlar sosyolojik olarak farklı yaşam biçimleri oluştururken bir taraftan da dini duygu ve düşünceler alanında derin tartışmalarla karşılaşmıştır. 2020 yılında ortaya çıkan Korona virüs salgın hastalık döneminde İslam dinine ve Müslümanlara birçok eleştiriler yöneltilmiştir. Özellikle hastalığın tedavisi ve aşının bulunmasında Müslümanların bir katkısının olmadığı tezi ileri sürülerek İslam dininin inanç ilkeleri, Allah’ın güç ve kudretini sorgulayıp İslam dinin bilimle çatıştığı ve bilime önem vermediği yönünde eleştiriler gelmiştir. Tarih boyunca tartışılan ve daha sonra felsefî bir sorun olarak ortaya çıkan kötülük probleminden başlamak üzere bela ve musibetlere İslam dininin yaklaşımını, Allah’ın fiil ve eylemlerinde kötülük ve şerrin varlığı tartışmalarını kelamî mezheplerin görüşleri içerisinde değerlendirdik. Korona virüs sürecinde Müslümanların, hastalığın tedavisinde sağlık bilimlerine katkı sunmadığı gerekçe gösterilerek İslam’ın ontolojik olarak bilimle çatıştığı ve kadercilik anlayışı ile çağın sorunlarına cevap veremediği dile getirilerek İslam dinin inanç ilkelerinin hedef alındığı görülmektedir. Bu çalışmada kötülük probleminin tarihsel arka planını ile İslam düşüncesinde karşılığı Allah’ın yarattıklarında kötülük var mıdır veya Allah en güzeli yaratmak zorunda mıdır soruları İslam alimlerinin görüşleri çerçevesinde değerlendirilmiştir. Kötülük problemi olarak anlatılan istenmeyen olayların İslam düşüncesindeki karşılığının Batı’da anlaşıldığı gibi olmadığını, kâinatta tesadüfe yer olmadığını, yaşanılan deprem, yangın, sel felaketi, salgın hastalık gibi her türlü bela ve musibetin sebep- sonuç ilişkisi içerisinde sünnetullah denilen kâinat yasaları içerisinde bir plan dahilinde gerçekleştiği anlatılırken bu denge ve plana uyulmadığı takdirde kriz ve felaketlerin varlığının kaçınılmaz olduğu dile getirilmiştir. İnsanları yoktan var edip nasıl yaşamalarına dair kitaplar ve peygamberler gönderen Allah Teala kullarına yalnızca dini öğretiler sunmamış göklerin ve yerin yaratılışı, canlının meydana gelişi, doğadaki hadiselerin oluşuna dair bilimlerin temelini teşkil eden külli kaideleri göstermiştir. Orta çağ Skolâstik düşüncesinde yaşanan din-bilim çatışmasını İslam’la bağdaştırma gayretleri sonucu İslam’ı ve Müslümanları eleştiren insanların iddialarının temelsizliğini ortaya koymak için yapılan çalışmada İslam’ın okumaya, araştırmaya ve tefekküre ne kadar önem verdiği anlatılmış, İbn Sînâ, Farâbi, İbn Rüşd gibi bilim adamlarının dünya çapındaki yaptıkları çalışmalarla bilim tarihine öncülük yaptıkları ifade edilmiştir. Dünyada yaşanan salgın hastalık süreci, İslam dininin sağlık konusundaki yaklaşımını yeniden gündeme getirmiştir. Kur’an’da ve Hz. Peygamber’in hayatında yer alan sağlıklı beslenme, beden temizliği, çevre temizliği, elleri yıkama, hastalığın bulunduğu mekâna karşı uygulanan izolasyon ve karantina gibi uygulamalar, bugünün modern tıbbının önerdiği sağlık kurallarıyla birebir örtüşmektedir. Bu durum, on dört asır önce Hz. Peygamber tarafından uygulanan tedbirlerin bilimsel doğruluğunu gözler önüne sermektedir. Söz konusu paralellik, İslam dininin hurafe ve bidat üretmeyen, aksine insan fıtratına uygun bir din olduğu kanıtlanmaya çalışılmıştır.}, number={3}, publisher={Mehmet ŞAHİN}