@article{article_1752721, title={Kambiyo Senetlerinde Şahsî Def’ilerin İleri Sürülmesi Bakımından “Bilerek” ve “Bile Bile” Borçlunun Zararına Hareket Etme Kavramları ile Hamilin Bile Bile Borçlu Zararına Hareket Ettiğinin İspatına İlişkin Düşünceler}, journal={İstanbul Hukuk Mecmuası}, volume={83}, pages={213–235}, year={2025}, DOI={10.26650/mecmua.2025.83.1.0010}, author={Seven, Vural}, keywords={Knowingly Causing Detriment to The Debtor, Intentional Detriment to The Debtor, Bills of Exchange, Personal Defence, Defences in Negotiable Instruments}, abstract={Bu çalışma, Türk Ticaret Kanunu’nda şahsî def’ilerin senet hamiline karşı ileri sürülebilmesi için aranan “bilerek” ve “bile bile” borçlunun zararına hareket etme şartlarının kavramsal ve uygulamaya yönelik farklarını incelemeyi amaçlamaktadır. Türk Ticaret Kanunu’nun 659. ve 825. maddelerine göre hamiline ve emre yazılı senedin hamili, bilerek borçlunun zararına hareket ettiği hallerde şahsî def’iler ileri sürülebilmektedir. Kambiyo senetleri özelinde ise Türk Ticaret Kanunu’nun 687. maddesine göre bu hak yalnızca hamilin bile bile borçlunun zararına hareket etmesi şartına bağlamaktadır. Bu çalışmada, kanun koyucuyu mehaz hukuk sistemlerinden farklı olarak hamiline/emre yazılı senetler ve kambiyo senetleri bakımından iki farklı kavram kullanmaya yönlendiren sebepler irdelenmiştir. Zira kanun koyucu tarafından farklı senet türleri için farklı kavramlar kullanılmış olması, uygulamada borçlunun hangi şartlar altında şahsî def’ilerini hamile karşı ileri sürebileceği konusunda önemli bir ayrım yaratmaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde bu iki kavramın içerdiği bilinç ve saik düzeyleri açıklığa kavuşturulmuş, ikinci bölümde ise borçlunun hamilin kast derecesindeki iradesini nasıl ispat edebileceği değerlendirilmiştir. Yargıtay içtihatlarında hamil ile ciranta arasındaki yakınlık ilişkilerinden hareketle kötüniyet varsayımının nasıl temellendirildiği analiz edilmiştir. Bu bağlamda bile bile borçlunun zararına hareket etme kavramının somutlaştırılmasına ilişkin olarak İcra ve İflas Kanunu’ndaki tasarrufun iptali davasına ilişkin hükümlerle benzerlik kurulmuş, buradaki ispatı kolaylaştırıcı karinelerin Türk Ticaret Kanunu’nun 687. maddesi bakımından kıyasen uygulanabilirliği tartışılmıştır. Bu analiz, uygulamada borçlunun ispat yükünü hafifletecek ve şahsî def’ilerin etkin şekilde ileri sürülebilmesini sağlayacak yöntemlerin tartışılmasına katkı sunmaktadır.}, number={1}, publisher={Istanbul University}