@article{article_1776664, title={DİN-BİLİM İLİŞKİSİ BAĞLAMINDA HZ. ÂDEM’İN BOYUYLA İLGİLİ RİVAYETLERE KELÂMÎ BİR YAKLAŞIM}, journal={EKEV Akademi Dergisi}, pages={83–104}, year={2025}, DOI={10.17753/sosekev.1776664}, author={Bal, Samet Yahya}, keywords={Theology, Religion, Science, Hadith, Prophet Adam}, abstract={Modern çağla birlikte dini metinler analiz edilirken yoğunluklu olarak aklın, bilimsel verilerin ve bulguların eşliğinde düşünülmesi ve yorumlanması birtakım bilimsel bilgiler ile nasların zahiri arasında çatışma olgusunun varlığını gündeme getirmiştir. Bu görünüşteki gerilim sıklıkla din-bilim çatışması şeklinde ortaya çıkmıştır. Ancak din ve bilim ilişkisinin nasıl belirleneceği ve bu ilişki şeklinin tespiti çok önemli ve hassas bir iştir. Zira bu iki alanın hayata bakışları farklı ve kullandıkları dil ise kendine özgüdür. Bu nedenle din-bilim ilişkisinin şeklini tespit etmek çok katmanlı bir iş olup dikkatli olmayı gerektirir. Modern zamanda bilhassa bilimci yaklaşımın revaç bulmasının bir sonucu olarak Müslüman kesim de bu ortamdan etkilenmekte ve özellikle de hadislere karşı daha kolay bir şekilde reddedici ve tasfiye edici bir yol izlendiği görülmektedir. Oysaki hadisleri kendi bağlamları ve usulleri çerçevesinde te’vil, tevkif, tashih ve cem’ ve te’lîf gibi farklı yöntemlerle anlama ameliyesine tabi tutmadan ve hadisteki lafızları inceden inceye tetkik etmeden bilimci anlayışın domine edici etkisi altında kalarak rivayetleri ret ya da kabul etmek tutarlı değildir. Çalışmaya konu olan Hz. Âdem’in boyuyla ilgili rivayetler gibi Kur’an’da yer almayan ama İslam âlimlerince otorite kabul edilen Buhârî ve Müslim gibi kaynaklarda geçen bir hadisin günümüzün bilimsel verileriyle çatışıyor gibi görünmesi sık karşılaşılan bir durum hâline gelmiştir. Bu durum olgusal olarak gerçekse temel olarak bir din-bilim çatışması örneği olarak kabul edilebilir. Zira literal ve yüzeysel bir okumayla Buhârî ve Müslim gibi hadiste otorite olarak kabul edilen kaynaklarda geçen Hz. Âdem’in boyunun 60 zira’ oluşu ve zamanla kısalması rivayeti bugünün bilimsel verileriyle çatışıyor gibi görünmektedir. İslam kelâmı açısından bu gibi haber-i vâhid statüsünde kalıp lafzi ya da manevi tevâtür derecesine ulaşamayan rivayetlerin dini anlamda bağlayıcılığının ne olduğu ve kesin bilgi ifade edip etmediğinin tespiti önem arz etmektedir. Zira öncelikle bu tür nakillerin dini delil değeri ortaya konmalıdır. Ayrıca bu tür haber-i vâhid derecesinde olan rivayetlerin olgusal içerikli bilimsel verilerle çatışması durumunda nasıl hareket edilmesi gerektiği de önemlidir. Bu çalışmada bu tür haberlerin kelâmî açıdan değerlendirme şeklinin nasıl olması gerektiği ve bunun yöntemi üzerine din-bilim ilişkisi bağlamında bir deneme sunulmuş ve böylece bu tür din-bilim çatışması iddialarının doğruluk derecesi bir örnekle ele alınmıştır.}, number={Advanced Online Publication}, publisher={Erzurum Kültür Eğitim Vakfı}