@article{article_845189, title={PATHOGENESIS, HİSTOLOGY, AND HORMONAL DEPENDENCY OF RAT MAMMARY NEOPLASMS INDVCED BY ORAL ADMINISTRATION OF HYDRAZINE-NITROFURAN ANALOGS}, journal={Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Dergisi}, volume={35}, pages={497–511}, year={1988}, DOI={10.1501/Vetfak_0000001171}, author={Ertürk, Erdoğan}, keywords={PATHOGENESIS, HİSTOLOGY, NEOPLASMS}, abstract={Sinıetrik veya asimetrik hidrazin türevIerinin çeşitli rodentlerde kolon, akciğerler ve karaciğer dahil, birçok organda kanserojen olduklarınm ortaya konmasmdan sonra; buna karsinojen nitrofuran veya amino analoglannm eklenmesiyle ne gibi bir değişme olacağı araştmImıştır. Değişik bir tümör türü olarak, sıçanda meme kanserlerinin meydana getirilmesi; bu tümör/erin oluşumunda başka faktörlerin etkili olabileceğini düşündürmüş ve hormonlarla ilişkileri üzerinde durulmuştur. Bu amaçla koruyucu, ya da sağıtıcı etkisi umulan yumurtairkIarın çıkarılması operasyonuna başvurulmuştur. Ayrıca, yumurtairkIan alman bir kısım sıçana östrojenin dıştan verilmesi SOI1U, ortadan kaldınlaız bu etkinin sonradan sağlanıp sağlanamıyacağı da araştınlmıştır. Karsinojen olarak kullal1llan, 2-hidrazino-4-( 4-aminofenil) -tiyazol (APT) maddesi, sıçanlarm yemlerine ağırlık itibariyle % 0.01 oranında katılarak verildikte deney hayvanlarınm % 68 inde (34/ 50) meme tümörü meydana getirmiştir. Onuncu haftadan itibaren büyümeye başlayan tümör/erin % 48’i (14/29) süt bezi veya kanalrnı döşeyen epitelden köken almış adenokarsinonı, arta kalan 15 tanesi (% 52) ise fibroadenom yapısı göstermiştir. Diğer bir grupta, 50 sıçanm 29 tanesinde oluşturulan meme tümörleri gelişmeye bırakılmıştır. Bunlar arasıııda 18 olayda, çaplarının 2 cm yi geçmesinden sonra ooforektomi operasyonu yapılmıştır. Bu sıçanlarda hormonal kontrolün ortadan kaldmlmasll1a rağmen sağlfıcı bir etki sağlanamadığı bu sıçanlarda tümör küçülmesi veya dökülüp regresyona uğraması gibi bir değişim görülmemekle anlaşTlnuştır. Bir başka grupta ise (Gr.3), 44 sıçanm 24 ünde oluşan meme tümörleri 7 ~ıçanda gelişip çaplan 2 cm’yi geçmiştir. Bunlarda uygulanan endokrin ablasyonu, poliöstradiolfosfat (PEP-estron)ul1 2 mg / kg oranmda verilmesiyle giderilmeye ve hormonal etkinin geri getirilmesine çabşılmış ancak tümörlerde bir regresyon şekillenmel1liştir. Bu sonuçlar ooforektominin sağıtıCl bir etki yapamadığmı açıkca göstermiştir. Diğer taraftan, profilaktik amaçla yapılan ooforektominin tümörlerin meydana getiriliş süresinde, büyüme ve malignitelerinde, bir sıçanda gelişen tümör sayılarında azalmalar meydana gelmiştir. Diğer bir grup sıçaıılarda PEP enjeksiyonları (östrojen) neticesi kanserojenin etkisinin tekrar yerine geldiği ve tümör/erin sayı ve malignitelerinde artışlar olduğu ortaya çıkn1lştır. Bu sonuç, koruyucu ooforektomi ile risk altmdaki kimselerde, meme kanserilıin önlenebileceğini işaret etmektedir.}, number={02.03}, publisher={Ankara University}