5271 sayılı Türk Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 102.maddesinde düzenlenen azami tutukluluk süreleri, suç şüphesinin öğrenilmesi ile başlayan ve sanık hakkında verilen kararın kesinleşmesiyle sona eren ceza muhakemesi sürecinin tamamı için geçerlidir. Yine, CMK’nın 2.maddesi uyarınca kişi, hakkında verilen kararın kesinleşmesine kadar kovuşturma süreci içerisinde yer almakta olup, bu süre boyunca hukuki statüsü, “sanık”tır. Fakat, Yargıtay Ceza Genel Kurulu tarafından AİHM içtihatlarına dayanılarak yaratılan ve Anayasa Mahkemesi tarafından da desteklenen “hükmen tutukluluk” kavramı uyarınca henüz “tutuklu” statüsünde olan sanığın, mevzuatın herhangi bir yerinde düzenlenmeyen bir statüye, “hükmen tutuklu” statüsüne dahil olduğu kabul edilmiş olup, azami tutukluluk sürelerinin hesaplanmasında dikkate alınması gereken zaman dilimi, CMK’nın 102.maddesine aykırı olarak sınırlandırılmıştır.
Söz konusu bu kavram, başta kanuni bir temele sahip bulunmaması olmak üzere pek çok yönden eleştiriye açık olmakla birlikte kararlarına dayanak olarak AİHM içtihatlarını gösteren Yargıtay ve Anayasa Mahkemesi’nin, özellikle AİHM’in Stollenwerk/Almanya kararı sonrasında kavramın Türk hukukuna uygunluğunu gözden geçirmeleri mecburidir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Miscellaneous |
Authors | |
Publication Date | July 30, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 79 Issue: 3 |
Journal of Ankara Bar Association adopts the Turkish Legal Citation System (TÜHAS) citation system.