Bir malın belirli kişi ya da kişilere ait olması ve söz konusu mal üzerindeki hâkimiyetin bu kişi ya da kişilere bahşedilmesi gerektiğine ilişkin anlayış, tarihsel süreç içerisinde özel mülkiyeti doğurmuş ve mülkiyet konusunu oluşturabilecek şeylerin “birilerine aidiyeti” anlayışı gelişmiştir. Zamanla bir hak olarak kabul edilmeye başlayan mülkiyetin başkaları tarafından yapılan ihlallere karşı korunması gerektiği kabul edilmiş ve Anayasa başta olmak üzere temel normlarda mülkiyeti koruyucu düzenlemeler yapılmıştır.
Dünyadaki hukuk düzenleri tarafından kabul görmüş genel anlayış, zaman içerisinde Türk hukukunda da kendisini göstermiş ve 1982 Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 35. maddesinde mülkiyet hakkı koruma altına alınarak herkesin mülkiyet hakkına sahip olduğu kabul edilmiştir. Mülkiyet hakkı, temelde dokunulmaz ve kutsal kabul edilse de diğer haklar gibi sınırsız ve mutlak sayılmamış, hakkın toplum yararına aykırı olamayacağı ve kamu yararı amacıyla kanunla sınırlanabileceği ifade edilmiştir.
Hakkın konusunu oluşturan şeyin türüne göre “Taşınır Mülkiyeti” ve “Taşınmaz Mülkiyeti” şeklinde tasnife tabi tutulabilen mülkiyet hakkının kazanılması, kaybedilmesi ve kapsamı 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nda özel olarak düzenlenmiştir. Bu makalede, taşınmaz mülkiyetinin tescilden önce kazanıldığı durumlardan anlatılmış olup bu durumlara ilişkin detaylı açıklamalarda bulunulmuştur.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Law in Context |
Journal Section | Miscellaneous |
Authors | |
Publication Date | February 10, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 81 Issue: 1 |
Journal of Ankara Bar Association adopts the Turkish Legal Citation System (TÜHAS) citation system.