With the feminist movement gaining strength in the 1970s, the issue of violence against women was brought forth in social and political discussions. In Turkey, during the 1980s and 1990s, this topic shifted from being a taboo and private family matter to one that enabled new developments on both national and international levels. The fight against domestic violence, a form of violence against women, began with the establishment of solidarity centers and shelters, later reinforced by legal and institutional advancements. Violence against women stems from a patriarchal culture that derives from gender and power dynamics, upholding men’s dominance and control over women. For this reason, preventive policies require a legal framework and policies that promote and protect gender equality. In the context of women’s human rights, this also necessitates measures to protect women from violence, ensure their right to life, and monitor institutional practices. In Turkey, a significant step was taken in 1998 with Law No. 4320. However, to address issues arising from the male-centric perspective in the law and its implementation, the Law on the Protection of the Family and the Prevention of Violence Against Women (Law No. 6284) and the Istanbul Convention were adopted in 2012. Due to the political decision to withdraw from the Istanbul Convention in 2021, Law No. 6284 now serves as the primary legal safeguard in combating violence against women in Turkey. This law establishes a multi-actor framework for combating violence against women. The Ministry of Family and Social Services and its related institutions (such as shelters and Violence Prevention and Monitoring Centers-ŞÖNİM in Turkish), law enforcement, civil organizations (women’s NGOs), and legal bodies (such as family courts and bar associations) are the law’s implementing and monitoring institutions. Additionally, provincial coordination boards have been formed to oversee the process at the local level. Following the first women’s shelters, which were pioneered by municipalities and independent women’s organizations in the 1990s, public women’s shelters have now reached a total of 149. However, despite protective and preventive institutional developments such as Law No. 6284, emergency hotlines, and shelters, violence against women remains unresolved. This calls for scrutiny not only of the laws but also of the relevant institutions and implementing actors. In addressing why perspectives on the law and its implementation practices have not led to an effective struggle against violence, this study evaluates the subject with the case of Erzurum. Interviews conducted with actors on the Erzurum Provincial Coordination Commission examined Law No. 6284. Using a qualitative research method, in-depth interviews were conducted between March and October 2024, and the study was completed with the contributions of 23 participants. The law’s preventive capacity and the interviewees’ views on gender equality are questioned from the perspectives of those who implement and monitor Law No. 6284.
1970’lerle giderek güç kazanmaya başlayan feminist hareketle birlikte kadına yönelik şiddet olgusu toplumsal ve politik gündeme taşınmıştır. Türkiye’de 1980 ve 1990’lı yıllarda konu bir tabu, aile içi bir mesele olmaktan çıkmış, mücadele ulusal ve uluslararası boyutta yeni gelişmelere olanak tanımıştır. Kadına yönelik şiddetin türlerinden biri olan aile içi şiddetle mücadelede dayanışma merkezleri ve sığınaklarla başlayan süreç yasal ve kurumsal gelişmelerle güçlenmiştir. Kadına yönelik şiddet, cinsiyet ve güçten kaynaklanan ve erkeklerin kadınlar üzerindeki hâkimiyet ve kontrolünü sürdürme ideolojisi olan ataerkil kültüre dayanır. Bu nedenle önleyici politikalar arasında toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlayıcı ve koruyucu politikalar ve hukuki zemin gereklidir. Bu da kadının insan hakları bağlamında şiddetten korunma ve yaşam hakkının sağlanarak kurumsal uygulamaların izlenmesini zorunlu kılar. Türkiye’de yasal bağlamda 1998 yılında 4320 sayılı yasayla önemli bir adım atılmıştır. Ancak yasa ve uygulamasındaki eril bakışın yol açtığı sorunların giderilmesi amacıyla 2012 yılında 6284 Sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Yönelik Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun ve İstanbul Sözleşmesi kabul edilmiştir. Türkiye’de siyasi iradenin 2021 yılında İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesi nedeniyle günümüzde 6284 sayılı kanun, kadına karşı şiddetle mücadelenin temel yasal güvencesini oluşturmaktadır. Yasa kadına yönelik şiddetle mücadele çok aktörlü bir yapı ortaya koymaktadır. Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın ilgili kuruluşları (sığınmaevleri ve ŞÖNİM’ler), kolluk kuvvetleri, sivil örgütler (kadın STK’lar) ve hukuki kurumlar (Aile mahkemeleri ve barolar gibi) yasanın uygulayıcı ve denetleyici kurumlarıdır. Ayrıca iller düzeyinde sürecin izlenmesi için il koordinasyon kurulları da oluşturulmuştur. Benzer biçimde 1990’lı yıllarla birlikte belediye ve bağımsız kadın örgütlerinin öncülüğünde açılan ilk kadın sığınmaevlerini kamusal kadın konukevleri izlemiş ve sayıları günümüzde 149’a ulaşmıştır. Ancak gerek 6284 sayılı yasa, gerekse acil yardım hatları ve gerekse sığınmaevleri gibi koruyucu ve önleyici kurumsal gelişmelere karşın kadına karşı şiddet önlenememektedir. Bu da yasalar kadar ilgili kurumların ve uygulayıcı aktörlerinin sorgulanmasını gerektirmektedir. Yasaya bakış açısı ve uygulama pratiklerinin neden etkin mücadele sağlamadığı sorusunun da yanıtlanması bağlamında bu çalışma Erzurum ili örneğinde konuyu değerlendirmektedir. Erzurum il koordinasyon komisyonunda yer alan aktörlerle yapılan görüşmeler neshinde 6284 sayılı yasa sorgulanmaktadır. Nitel araştırma yöntemi çerçevesinde derinlemesine görüşmeler Mart-Ekim 2024 tarihlerinde gerçekleştirilmiş ve çalışma 23 katılımcının katkılarıyla tamamlanmıştır. 6284 sayılı yasanın uygulayıcı ve denetleyici aktörlerinin gözünden yasa, şiddeti önleyici niteliği ve görüşmecilerin toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik görüşleri temelinde sorgulanmaktadır.
Kadına Yönelik Şiddet Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Şiddetle Mücadele Aktörleri 6284 Sayılı Yasa
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Family Law, Law and Society and Socio-Legal Research |
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Early Pub Date | December 31, 2024 |
Publication Date | |
Submission Date | November 20, 2024 |
Acceptance Date | December 31, 2024 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 83 Issue: 1 |
Journal of Ankara Bar Association adopts the Turkish Legal Citation System (TÜHAS) citation system.