Ölüm tecrübesi, insanlık tarihinde merkezi bir öneme sahiptir. Hatta bu tecrübenin, bizim insan olma sürecimizi başlattığını da söyleyebiliriz. İnsanın üzerinde düşünmeden edemediği gerçeklerden biri; şüphesiz ölüm olgusudur. Ölüm, yaşanan bir tecrübe değil bilakis dışarıdan müşahede edilip, farkına varılan objektif bir bilginin konusunu oluşturmaktadır. Bu anlamda ölüm kavramının kendisi, duygusal yetilere bağlı aşkın hakikatin alanına ilişkindir. İbn Sina bu hakikati iradi ölüm ve tabii ölüm olarak adlandırmıştır. Buna paralel olarak Kierkegaardın felsefesinde ölüm, yaşam ile iç içedir. İnsan, dünyaya geldiği andan itibaren ölüme yaklaşmaktadır. Bir anlamda yaşam, geriye bırakılmış bir ölümdür. Kierkegaardda bu problemi kavramsal olarak sübjektif ölüm ve objektif ölüm olarak açıklar.
Comparison of Approaches to Death of Avicenna and Kierkegaard; Death of experience, has a central importance in human history. In fact, this experience we can say that the human being has initiated process with. One of the facts of mans thinking can not, without a doubt the phenomenon of death. Death is not an experience but tarher in whether observed from the outside, is aware of the issue of objective knowledge. In this concep of death itself is is depending on emotional mental power transcendent reality domain. this really İbn Sina death iradi and the tabii called.In parallel, Kierkegaards philosophy of death life and iner whole.Human ,came into the world from the time when deatha approaches. In a sense, life death freed back.Death Kierkegaard sübjektif and objektif of this problem is conceptually explains in death.
Other ID | JA87YH76MA |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | December 1, 2013 |
Submission Date | December 1, 2013 |
Published in Issue | Year 2013 Issue: 39 - Issue: 39 |