Uzun bir geçmişe sahip olan Türkiye-AB ilişkilerinin tarihi, ilişkilerin kurulmaya başladığı 31 Temmuz 1959’dan bugüne kadar geçen süreçte inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir. Özellikle bazı dönemlerde ilişkiler kopma noktasına gelmiştir. Buna rağmen AB ve Türkiye, ilişkilerini tamamen dondurmamış veya sonlandırmamış aksine her iki taraf birbirine ihtiyaç duyduğu için ilişkilerini düzeltme yollarını aramışlardır. Soğuk Savaş’ın son bulmasıyla özellikle AB üyesi ülkeler, Türkiye’ye eskisi gibi ihtiyaç olmadığı düşüncelerini dillendirmeye başlamışlar ve Türkiye ile AB arasına mesafe koyarak Türkiye’nin Birliğe üyeliğine karşı çıkmaya başlamışlardır. Bu doğrultuda AB Türkiye’nin üyelik sürecinde engel üstüne engel, sorun üstüne sorun çıkartmaya başlamıştır. AB üyesi ülkeler; Türkiye’yi genellikle demokrasi, insan hakları, hukuk kuralları ve ifade özgürlüğü ihlalleri ile suçlayarak Türkiye’nin üyelik sürecini uzatmaya çalışmışlardır. Uzun bir süre bu suçlamalara maruz kalan Türkiye, özellikle 2000’li yılların başında gerçekleşen iktidar değişikliği ile reform üstüne reform yaparak AB’yi şaşırtmış ve 3 Ekim 2005’te AB’yi katılım müzakerelerini başlatmaya zorlamıştır. AB’nin Türkiye ile katılım müzakerelerini başlatmasıyla Türkiye’nin orta vadede üyeliği tartışılmaya başlanmıştır. Bu tartışmalara AB, 14–15 Aralık 2006 tarihinde, Türkiye’nin Kıbrıs Rum kesimiyle protokol imzalamaması gerekçesiyle açılan başlıkların kapatılmaması ve yeni bir müzakere fasıllı açılmaması doğrultuda karar almasıyla noktayı koymuştur. Türkiye-AB arasında durmuş bir şekilde devam eden ilişkiler, 15 Temmuz 2016’da Türkiye’de gerçekleştirilen darbe kalkışmasında AB’nin Türkiye’nin değil de darbecilerin yanında yer almasıyla birlikte normal çizgisinden çıkmış, bugün neredeyse tamamen kopma noktasına gelmiştir. 15 Temmuz sonrası Türkiye- AB ilişkilerini analiz eden bu çalışmada, 15 Temmuz darbe kalkışmasında AB ve Birlik üyesi ülkelerin nasıl bir tutum sergilediği analiz edilmektedir. Ayrıca çalışmada kalkışma sonrası Türkiye-AB ilişkilerinin değişip değişmediği ve ilişkilerin gelecekte nasıl şekilleneceği üzerine varsayımlar ve senaryolar ortaya konmakta bunlarla beraber ilişkilerdeki sorunların çözümlenmesine yönelik çözüm önerileri ortaya konmaktadır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | October 31, 2017 |
Submission Date | May 9, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Issue: 63 |