Desertification conceptually refers to a process. With the interaction of physical, biological, political, social, cultural and economic reasons; it is a degradation process that starts with the loss of vegetation of the soil as a result of faulty human activities and climatic effects and continues with the loss of fauna, microorganisms and organic matter, and clay, silt and sand fractions are exposed by breaking down soil aggregates. When a certain area is left without vegetation, actually a wound is opened in the soil and the desertification process begins in that area. Greatest damage to the soil has been done through agriculture. If radical changes are made in agricultural activities, the soil can be fixed. When the matter is the health of our planet, it becomes necessary. Sustainable agriculture should be adopted and expanded instead of conventional agriculture urgently. Sustainable agriculture includes protection and observance of natural elements in all agricultural activities. It is the unique solution we should restore the agricultural lands that are on the verge of extinction, to ensure their continuity and make them sustainable. Sustainable agriculture, on the one hand, makes use of soil crops by producing, on the other hand, respecting the natural cycles in the ecosystem and the environment, and recognizing the law of all beings that make up nature. It is to be a part of the existing system with all its elements, instead of dominating and managing the natural elements while producing. In this study, the subject of desertification is examined, it is revealed how desertification itself is a great danger for our planet and humanity, how it triggers many natural disasters and disasters, and the importance of sustainable agriculture and its necessity to prevent global disasters are tried to be emphasized.
Çölleşme kavramsal olarak bir süreci ifade eder. Fiziksel, biyolojik, siyasal, sosyal, kültürel ve ekonomik sebeplerin etkileşimiyle; hatalı insan faaliyetleri ve iklimsel etkiler sonucu toprağın bitki örtüsünü kaybetmesiyle başlayıp, fauna, mikroorganizma ve organik madde kaybıyla devam eden, toprak agregatlarının parçalanarak kil, silt ve kum fraksiyonlarının açığa çıktığı bir degradasyon sürecidir. Belirli bir alanın bitki örtüsüz kalmasıyla aslında toprakta bir yara açılmış olur ve o alanda toprağın çölleşme süreci başlar. Toprağa en büyük zarar tarım yoluyla verilmiştir. Tarımsal faaliyetlerde köklü bir değişime gidilirse toprak düzeltilebilir. Söz konusu gezegenimizin sağlığı ise, bu bir zorunluluktur. Acilen konvansiyonel tarım yerine sürdürülebilir tarım benimsenmeli ve yaygınlaştırılmalıdır. Sürdürülebilir tarım, tarıma yönelik tüm faaliyetlerde doğal unsurların korunmasını ve gözetilmesini özünde barındırır. Yok olmanın eşiğine gelmiş tarım topraklarının restore edilerek devamlılığını sağlamak ve sürdürülebilir kılmak için elimizdeki tek çaredir. Sürdürülebilir tarım, bir taraftan üretim yaparak toprak mahsullerinden faydalanırken, diğer taraftan da ekosistemdeki doğal döngülere ve çevreye saygı duymak, tabiatı oluşturan tüm varlıkların hukukunu tanımaktır. Üretim yaparken doğal unsurlara hükmetmek ve onları yönetmek yerine, tüm unsurlarıyla var olan sistemin bir parçası olmaktır. Bu çalışmada çölleşme konusu irdelenerek, çölleşmenin kendisi gezegenimiz ve insanlık için büyük bir tehlike olmakla birlikte, birçok doğal afeti ve felaketi nasıl tetiklediği ortaya konmuş ve küresel felaketlerin önüne geçmek için sürdürülebilir tarımın önemi ve ne denli bir zorunluluk olduğu vurgulanmaya çalışılmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Engineering |
Journal Section | Review |
Authors | |
Early Pub Date | June 13, 2022 |
Publication Date | June 13, 2022 |
Submission Date | January 22, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 8 Issue: 1 |