Tarih boyunca tüm toplulukların dansla münasebetinin olduğu bilinen bir gerçektir. Türklerde ise dansın kökeni -cinsiyet yüklenmeksizin- Şamanlara kadar dayandırılır. Osmanlı döneminde din dışı dansçıların isimlendirilmesinde rakkas genel başlığı altında çengi, köçek, tavşan/tavşanoğlanı, kâsebâz, curcunabâz, cin askeri, beççegân, çegânebâz ve çârpârezen terimleri kullanılır. Bu isimlendirmeler içerisinde edebî kaynaklarda en çok karşılaşılan çengi ve köçek terimleridir. Müzik eşliğinde dans eden ve dramatik gösteriler yapan kimselere çengi yahut köçek ismi verilir. Eski metinlerde kadın-erkek olması farketmeksizin tüm dansçılara çengi denirken zamanla kadınlara çengi, erkeklere köçek terimi kullanılmıştır. Cinsiyet rollerine göre yapılan bu ayrımın ve isimlendirmenin ne zaman gerçekleştiğine yahut belirginleştiğine dair net bir bilgiye ulaşılmamaktadır.
Genel olarak rakkaslar, özelde ise çengiler ve köçekler ile ilgili bilgilere seyahatnamelerden, sûrnâmelerden yahut dönemin müelliflerinin eserlerinden ulaşmak mümkündür. Bu makalede Osmanlı döneminde sarayın da teşvik ve desteğiyle yaygınlık kazanan seyirlik oyunlardan köçek, çengi terimleri ele alınıp söz konusu gösteri sanatlarının klasik Türk şiirindeki yansımalarına yer verildi. Ayrıca XVIII. yüzyıl şairlerinden Rodoscuklu Kömürkayâzâde Fennî’nin Divanı’nda ele aldığı ve köçeklik tarihi içinde yeni bir isim olarak nitelendirilebilecek “Köçek Süleyman” üzerinde duruldu. Böylelikle klasik Türk edebiyatında şairin, toplumun eğlence anlayışını estetik bir anlatımla şiirleştirmesine de dikkat çekildi.
It is a known that all societies have had a relationship with dance throughout history. In Turkish society, the origin of the dance dates back to the Shamans, independent of gender. In the Ottoman era, non-religious dancers were called çengi, köçek, tavşan/tavşanoğlanı, kasebâz, curcunabâz, cin askeri, beççegân, çeganebâz and çârpârezen. Among these nomenclatures, the most common literary terms were çengi (dancer/musician) and köçek (dancing boy). People who dance extravagantly to music were called çengi or köçek. While all dancers were called çengi, regardless of their gender in the old texts, later on, women were called çengi and men were called köçek. There is no clear date for this transformation on record.
Information on dancers in general, and çengi and köçek in particular, could be found in travel books, surnâmes or the works of the authors of the period. The current paper aims to discuss the terms köçek and çengi, theatrical plays that became common with the encouragement and support of the Ottoman palace, including the reflections of these performing arts in classical Turkish poetry. Furthermore, “Köçek Süleyman”, mentioned in the Divan of Rodoscuklu Kömürkayâzâde Fennî, a poet of the 19th century, and a new name in the history of köçek at the time, was addressed. Thus, the study aims to emphasize to the poet's employment of the social approach to entertainment in his poetry and classical Turkish literature.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Literary Studies |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | October 30, 2022 |
Submission Date | August 11, 2022 |
Acceptance Date | October 28, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 6 Issue: 3 |
This work is licensed under Attribution-NonCommercial 4.0 International