Felsefi ve bilimsel boyutlarıyla ele alınabilen hayvan refahı kavramı, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren hem Avrupa Birliği hem Avrupa Konseyi nezdinde hukuki düzenlemelerin konusunu oluşturmaya başlamıştır. Hayvan refahına ilişkin AB düzenlemeleri; AB’ye üye devletlerin, hissedebilen varlıklar olarak kabul edilen hayvanların refahına azami ölçüde dikkat etmeleri gerektiğini belirlemiştir. Düzenlemeler aynı zamanda, AB’nin ve üye devletlerin dini ayinlere saygı gösterme zorunluluğunu içerir. Hayvan refahını koruma yükümlülüğü bağlamında, AB’ye üye devletler hayvan kesiminde öldürmeden önce bayıltma işlemini uygulamak zorundadır. AB müktesebatınca bir ilke olarak kabul edilen söz konusu işlem, Belçika’da yaşayan Musevi ve Müslümanların bir bölümü tarafından din ve inanç özgürlüğünün ihlali olarak değerlendirilmiştir. Bu durum din ve inanç özgürlüğü ile hayvan refahının karşı karşıya gelmesine neden olmuştur. Çalışmada ilk olarak, dini kurallara uygun hayvan kesiminin, din ve inanç özgürlüğünün kapsamına girip girmediği sorusuna cevap aranmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin din ve inanç özgürlüğü çerçevesindeki içtihatları ve 2000 yılında vermiş olduğu Cha’are Shalom ve Tsedek v. Fransa kararı uyarınca, dini kurallara uygun hayvan kesimi uygulamaları, din ve inanç özgürlüğünün bir parçası olarak kabul edilmiştir. Çalışma kapsamında cevabı aranan ikinci soru ise hayvan refahının, dini kurallara uygun hayvan kesimi bağlamında din ve inanç özgürlüğünü sınırlandıran bir neden olup olmadığıdır. Avrupa Birliği Adalet Divanının 2020 yılında verdiği Belçika Merkez İsrail Konseyi ve Diğerleri kararı ile dini kurallara uygun hayvan kesimi, hayvanların refahının korunması amacı çerçevesinde tekrar tartışılmaya açılmıştır. ABAD mevzubahis kararda, çağdaş demokratik toplumlar için hayvan refahının son yıllarda yükselen bir değer olduğunu ifade etmiştir. ABAD’a göre hayvan refahı, toplumdaki değişimler ışığında, din ve inanç özgürlüğü bağlamında daha fazla dikkate alınmalıdır. ABAD’ın insan hakları metinlerinin dinamik doğasına yaptığı vurgu ve bir insan hakkı karşısında hayvan refahını dikkate alarak orantılılık incelemesi yapması, hayvanların menfaatlerinin yalnızca din ve inanç özgürlüğü bağlamında değil genel olarak insan haklarını sınırlandıran bir neden olarak ortaya çıkışının ayak sesleri olarak okunabilir.
Hayvan refahı din ve inanç özgürlüğü din ve inancını açıklama özgürlüğü Avrupa Birliği Adalet Divanı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi insan haklarının sınırlandırılması
Felsefi ve bilimsel boyutlarıyla ele alınabilen hayvan refahı kavramı, 20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren hem Avrupa Birliği hem Avrupa Konseyi nezdinde hukuki düzenlemelerin konusunu oluşturmaya başlamıştır. Hayvan refahına ilişkin AB düzenlemeleri; AB’ye üye devletlerin, hissedebilen varlıklar olarak kabul edilen hayvanların refahına azami ölçüde dikkat etmeleri gerektiğini belirlemiştir. Düzenlemeler aynı zamanda, AB’nin ve üye devletlerin dini ayinlere saygı gösterme zorunluluğunu içerir. Hayvan refahını koruma yükümlülüğü bağlamında, AB’ye üye devletler hayvan kesiminde öldürmeden önce bayıltma işlemini uygulamak zorundadır. AB müktesebatınca bir ilke olarak kabul edilen söz konusu işlem, Belçika’da yaşayan Musevi ve Müslümanların bir bölümü tarafından din ve inanç özgürlüğünün ihlali olarak değerlendirilmiştir. Bu durum din ve inanç özgürlüğü ile hayvan refahının karşı karşıya gelmesine neden olmuştur. Çalışmada ilk olarak, dini kurallara uygun hayvan kesiminin, din ve inanç özgürlüğünün kapsamına girip girmediği sorusuna cevap aranmıştır. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin din ve inanç özgürlüğü çerçevesindeki içtihatları ve 2000 yılında vermiş olduğu Cha’are Shalom ve Tsedek v. Fransa kararı uyarınca, dini kurallara uygun hayvan kesimi uygulamaları, din ve inanç özgürlüğünün bir parçası olarak kabul edilmiştir. Çalışma kapsamında cevabı aranan ikinci soru ise hayvan refahının, dini kurallara uygun hayvan kesimi bağlamında din ve inanç özgürlüğünü sınırlandıran bir neden olup olmadığıdır. Avrupa Birliği Adalet Divanının 2020 yılında verdiği Belçika Merkez İsrail Konseyi ve Diğerleri kararı ile dini kurallara uygun hayvan kesimi, hayvanların refahının korunması amacı çerçevesinde tekrar tartışılmaya açılmıştır. ABAD mevzubahis kararda, çağdaş demokratik toplumlar için hayvan refahının son yıllarda yükselen bir değer olduğunu ifade etmiştir. ABAD’a göre hayvan refahı, toplumdaki değişimler ışığında, din ve inanç özgürlüğü bağlamında daha fazla dikkate alınmalıdır. ABAD’ın insan hakları metinlerinin dinamik doğasına yaptığı vurgu ve bir insan hakkı karşısında hayvan refahını dikkate alarak orantılılık incelemesi yapması, hayvanların menfaatlerinin yalnızca din ve inanç özgürlüğü bağlamında değil genel olarak insan haklarını sınırlandıran bir neden olarak ortaya çıkışının ayak sesleri olarak okunabilir.
Hayvan refahı din ve inanç özgürlüğü din ve inancını açıklama özgürlüğü Avrupa Birliği Adalet Divanı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi insan haklarının sınırlandırılması
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Public Law (Other) |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | January 23, 2024 |
Submission Date | October 16, 2023 |
Acceptance Date | December 26, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Volume: 13 Issue: 2 (Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. Yılına Armağan) |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.