World humanity has encountered a new global power in almost every century. In the course of time, some of these global powers have lost their influence and some have disappeared from the stage of history. Just like human beings, states also go through a childhood, youth and adulthood phase. Especially those states that make the right use of their adulthood take their place on the stage of history as global powers. However, it has been observed that every global power loses this superiority capability after a certain period of time. In addition to the internal dynamics necessary for a state to become a global power, there are also vital external dynamics. In particular, the opportunities offered by the international political arena have been decisive for some states to become a global power. During the Cold War, the world was divided into two poles, with the US on the Western side and the USSR on the Eastern side. After the Cold War, it was understood that there was a "unipolar" system led by the US. As the world's sole superpower for a long period of time, the US assumed the role of the world's gendarme and pursued military and economic policies in all geographies of the world. However, after the 2000s, it has been observed that new actors with military, economic and political capabilities, just like the US, have appeared in the international arena. The People's Republic of China and the Russian Federation have been at the forefront of these actors. In this study, an analysis will be made on the bilateral relations of China and Russia, which have made a name for themselves in international politics with their economic and military capabilities after 2000, and their capabilities in the global arena. Then, it will be discussed whether Russia and China have the means to establish a "new world order". Finally, it will make determinations on the point where the relations between the two countries have reached and the target they will reach.
Öz
Dünya insanlığı neredeyse her yüzyılda, yeni bir küresel güç ile karşılaşmıştır. Süreç içerisinde bu küresel güçlerin bir kısmı etkisini yitirmiş, bir kısmı ise tarih sahnesinden silinmiştir. Tıpkı insanlar gibi devletler de bir çocukluk, gençlik ve yetişkinlik evresi geçirirler. Özellikle yetişkinlik evresini doğru şekilde değerlendiren devletler, küresel güç olarak tarih sahnesinde yerlerini alırlar. Fakat her küresel gücün, belli bir dönem sonra bu üstünlük kabiliyetini kaybettiği görülmüştür. Bir devletin küresel güç olmasında, gerekli olan iç dinamikler gibi hayati önemi olan dış dinamiklerin olduğu da göze çarpmaktadır. Özellikle uluslararası politik alanın sunduğu imkânlar, kimi devletler için küresel bir güç olabilmek noktasında, oldukça belirleyici olmuştur. Soğuk Savaş sürecinde dünyanın iki kutba ayrıldığı; Batı tarafında ABD’nin, Doğu tarafında ise SSCB’nin küresel bir güç olarak öne çıktığı görülmüştür. Soğuk Savaş sonrasında ise ABD öncülüğünde ‘‘tek kutuplu’’ bir sistemin olduğu anlaşılmıştır. Uzun bir dönem dünyanın tek süper gücü olarak, adeta dünyanın jandarmalığı rolünü üstlenen ABD’nin, tüm dünya coğrafyalarında, askeri ve ekonomik politikalar yürüttüğü görülmüştür. Fakat 2000’li yıllar sonrasında tıpkı ABD gibi askeri, ekonomik ve politik imkânlara sahip yeni aktörlerin, uluslararası arenada boy gösterdiği görülmüştür. Bu aktörlerin başında ise Çin Halk Cumhuriyeti ve Rusya Federasyonu gelmiştir. Bu çalışmada; 2000 yılı sonrasında uluslararası politikada gerek ekonomik gerekse de askeri kabiliyetleri ile adından oldukça fazla söz ettiren Çin ve Rusya’nın ikili ilişkileri ve küresel alandaki kabiliyetleri üzerine, bir analiz yapılacaktır. Daha sonrasında Rusya ve Çin birlikteliğinin, ‘‘yeni bir dünya düzeni’’ kurabilecek imkanlara sahip olup, olmadığı tartışılacaktır. En nihayetinde ise iki ülke ilişkilerinin, geldiği nokta ve varacağı hedef üzerine tespitlerde bulunulacaktır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Economics and Administrative Sciences |
Authors | |
Publication Date | March 3, 2025 |
Submission Date | May 16, 2023 |
Published in Issue | Year 2025 Volume: 27 Issue: 1 |
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.