Anmak ve hatırlamak arasındaki bağlantının yaşam içerisindeki tezahürü hem sosyal hem ilmî hem eğitimsel alanlarda kendini gösterir. Hafıza dinginliğinin ve hafızadaki kalıcılığın sağlanması adına beynin aktif olmasını sağlayan anma eylemi kişinin süreç içerisindeki aktif pozisyonunu belirler. Seyrü sülûkte en temel amaç tekâmül sürecinde kişinin Yüce Yaratıcısı ile ilişkisinin canlı ve aktif olmasının sağlanmasıdır. Zikir ibadetiyle benlik dönüşümünü sağlamayı hedefleyen insan, Yaratıcısı ile bağının güçlenmesinin yanı sıra bilişsel, fiziksel ve psikolojik olarak olumlu kazanımlar elde eder. Belli bir disiplin içerisinde yapılan, kendine has teknik ve uygulamalarıyla eğitimsel bir metot olarak kullanılan zikir, seyrü sülûk’un yapı taşıdır. Kendi içerisinde farklılık gösteren, uygulama sahasındaki zenginliği ile hem kalbî hem aklî gelişimi destekleyen zikir metodu, tarikatlar ve sûfîler nezdinde çeşitli uygulamalarla literatürde yerini alır.
Farklı norm ve uygulamalarda tarikatlarda eğitim metodu olarak kullanılan zikir ibadeti, farklılıkların getirdiği zenginlikle kişilere dokunmaktadır. Tarikatlar zikirlerini cehrî, hâfî, kıyamî, kuudî gibi isimler atfederek uygulama biçimini belirler. Tarikatların sahip olduğu ve geliştirmeyi istediği hedef noktasında değerlendirilen zikir, seyrü sülûkte sâlikin hem yol haritası hem de en temel gereksinimidir. Kişinin ruhî tekâmül sürecine etkisinin ele alındığı zikir ile terapötik bir etki sağlanıldığı gibi bilişsel alanda da önemli bir farkındalık düzeyi oluşur. Zikir, bireyin bilişsel farkındalık düzeyi ve benlik algısının oluşumunda önemli bir köprü görevine haizdir. Bu görevle kişinin yaratılış amacını fark etmesini, kalbî, ruhî ve imanî bir yücelişle kişinin özüne dönmesini gaye edinir. Etkin bir yaratıcı şuuru ile bireyin bilinç katmanlarının aktifliğini sağlayan zikir, bilişsel farkındalık üzerinde bilhassa etkilidir. Çünkü zikir ile tefekkürî bir oluşum sağlanırken ruhî disiplin, derunî düşünce, bilişsel farkındalık ile psikolojik iyi oluş hedeflenir. Beyin üzerindeki etkisi ile zikir (ses, hareket, ritim ve kelimelerin tekrarları) aktivasyon yayılmasına sebep olur. Bu aktivasyon yayılması ile sinir hücrelerinin sayıca artışı, beyin bölgelerinin hareketliliği, beyin dalgalarının canlılığı sağlanarak bilişsel bir dinginlik, idrâk ve odaklanma görülür.
Sâlikin hedefinde yer alan hakikî kul olma şuuru, verilen vird ve zikirlerle tek yönlü gelişiminin sağlanmasının çok daha ötesinde bütüncül bir iyileşme ve gelişmeye sebep olur. Ruhî yücelişin yanı sıra imanî bir yükseliş, bilişsel farkındalık, psikolojik iyi oluş sağlanarak sâlikte bilinçli ya da bilinçsiz olarak olumlu ve gelişimsel etkiler gözlemlenir. Tasavvufta kullanılan, seyrü sülûkte merhale atlamaya sebep olan teknik ve yöntemler bireyin bütüncül gelişim alanlarına sirayet eden, önemli etkiler bırakan donanıma sahiptir. Bunlardan bir tanesi olan sûfî eğitim araçlarından zikir ile bireyin bilişsel farkındalık üzerine olumlu etkisi kişinin maddî ve manevî gelişimi üzerinde son derece önemlidir.
Zikir endeksinden yola çıkarak bu çalışmada yöntemsel olarak literatürden faydalanılırken uygulama örnekleri ve sâliklerin geçirmiş olduğu değişimler üzerinden gidilerek, psikolojik ve nörobilimsel kıyaslamalarla seyrü sülûkte kullanılan zikir metodunun sadece kişinin manevî dünyasına katkısının ötesinde bilişsel olarak da önemli bir değişim sağladığı açıklanmaya çalışılacaktır. Yapılan bazı araştırma sonuçları, tasavvufta insanın tekâmül sürecinde kullanılan zikir metodunun, kişinin beyin bölgelerini aktifleştirip frekans ve dalgaları etkileyerek dikkat, algı, odaklanma, hatırlama gibi bilişsel özellikleri artırdığını ve insanı bütünsel olarak etkilediğini göstermiştir. Bu çalışmada literatür, saha deneyimi, yapılan araştırmalar bazında zikrin, kişinin bilişsel sürecine ne yönde etki ettiği, bilişsel farkındalık düzeyinde ne şekilde bir değişim geçirdiği ve bu bilişsel sürecin manevî gelişim sürecindeki etkisi üzerinde durulacaktır.
Çalışmada zikir esnasında kişinin odaklanma sürecinin aktif olması, beyin dalgalarının etkililiği, anma, hatırlama eylemini gerçekleştiren beyin bölgelerinin (amigdala, pre frontal kortex) çalışması, beyin dalgalarının (alfa ve delta) hareketliliği çok etkin bir zihinsel düzeyin varlığını göstermektedir. Kişide oluşan içsel ve dışsal iyi oluş hali bireyin yaratıcıyla kurduğu iletişimin pozitif etkisini yansıtmaktadır. Bu açıdan değerlendirilen zikir hem terapi aracı olarak önerilirken hem de bilişsel düzeyde kişini algı, hatırlama, eyleme dökme, bağ kurma gibi eylemleri harekete geçirdiğinden, belirli düzeyde bir farkındalık oluşumunu sağlamaktadır. Zikir özelinde ele aldığımız bu çalışmada sûfî eğitimde kullanılan tekniklerin bireyin ruhî gelişiminin yanı sıra maddî gelişimine de destek olduğu, insanı bütüncül olarak ele aldığı, tekamülünü sağladığı ve geliştirdiği gözlenmektedir.
The repercussions of the connection between commemoration and remembering manifests itself in both social, scientific and educational fields. The act of commemoration, which enables the brain to be active in order to ensure serenity and permanence in memory, determines the active position of the person in the process. The main purpose of Seyr-u sulûk is to ensure that the person's relationship with the Almighty Creator is alive and active during the perfection (tekâmül) process. The person whose transformation is targeted through the act of dhikr gains positive cognitive, physical and psychological gains, as well as strengthening his bond with his Creator. Dhikr, which is performed within a certain discipline and used as an educational method with its unique techniques and applications, is the building block of Seyrusulûk. The dhikr method, which is different in itself and supports both spiritual and mental development with its richness in the field of application, takes its place in the literature with various applications in the sects and Sûfîs.
The worship of dhikr, which is used as a method of education in sects with different norms and practices, touches individuals with the richness of differences. The tariqas determine the way of practicing dhikr by attributing names such as dhikr, dhikr, khafī, qiyamī, and kuudī. Dhikr, which is evaluated at the point of the goal that the sects have and want to develop, is both the road map and the most basic requirement of the sâlik in the course of the journey. With dhikr, which is considered to have an impact on the spiritual evolution process of the individual, a therapeutic effect is achieved and an important level of awareness is created in the cognitive field. Dhikr serves as an important bridge in the formation of the individual's cognitive awareness level and self-perception. With this task, it aims for the individual to realize the purpose of creation and to return to his/her essence with a heart, soul and faith ascension. Dhikr, which ensures the activation of the individual's layers of consciousness with an active creator consciousness, is particularly effective on cognitive awareness. This is because dhikr provides a contemplative formation, while spiritual discipline, deep thought, cognitive awareness and psychological well-being. With its effect on the brain, dhikr (sound, movement, rhythm and repetition of words) causes activation to spread. This activation leads to an increase in the number of nerve cells, the mobility of brain regions, and the vitality of brain waves, resulting in cognitive serenity, cognition and focus.
The consciousness of being a true servant, which is the goal of the sâlik, causes a holistic healing and development far beyond the unidirectional development of the sâlik with the given vird and dhikrs. In addition to spiritual ascension, a rise in faith, cognitive awareness, and psychological well-being are achieved, and positive and developmental effects are observed consciously or unconsciously in the sâlik. The techniques and methods used in Sufism, which cause progression in the journey, are equipped to have significant effects on the individual's holistic developmental areas. The positive effect of dhikr, as one of the Sufi educational tools, on the cognitive awareness of the individual is extremely important for the physical and spiritual development of the individual.
While using the literature methodologically in the study, application examples and the changes that the devotees have undergone will be discussed, and with psychological and neuroscientific comparisons it will be tried to explain that the dhikr method used in seyr-u sulûk not only contributes to the person's spiritual world, but also provides a significant cognitive change. The results of the research have shown that the dhikr method used in Sufism in the human perfection process increases cognitive features such as attention, perception, focus and remembering by activating the person's brain regions and affecting frequencies and waves, and affects the person holistically. This study will focus on how dhikr affects a person's cognitive process and what kind of change it undergoes in the level of cognitive awareness, based on literature, field experience and research.
In the study, the active focusing process, the effectiveness of brain waves, the functioning of brain regions (amygdala, pre-frontal cortex) that perform the act of remembrance and recollection, and the activity of brain waves (alpha and delta) during dhikr indicate the presence of a very active mental level.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Sufism |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Early Pub Date | June 29, 2024 |
Publication Date | June 30, 2024 |
Submission Date | February 25, 2024 |
Acceptance Date | April 30, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Issue: 22 |
Amasya İlahiyat Dergisi-Amasya Theology Journal Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.