Review
BibTex RIS Cite

Aile Hekimliğinde Önemli Bir Konu: Aile Rehberliği

Year 2014, Volume: 14 Issue: 1, 34 - 36, 25.03.2014
https://doi.org/10.17098/amj.15587

Abstract

Toplumun temeli olan aile, günümüzde birçok tehditle karşı karşıyadır. Birçok kurumun aile sağlığı ve rehberliği ile ilgili çalışmaları vardır. Aile hekimleri de koruyucu hekimlik hizmetleri içerisinde psikososyal yönden hizmet vermelidir. Ailede problemleri belirlemeli, tehdit oluşturabilecek durumları tespit etmeli ve önerilerde bulunmalıdır. Bu makalede aile hekiminin belirtilenleri yapabilmesi içinsağlıklı bir ailenin oluşumunda aile rehberlik hizmetinin önemi anlatıldı.Aile, toplumun en küçük birimidir. Anne, baba ve çocuklardan meydana gelir.Aile, aynı zamanda sosyal bir sistemdir. 

References

  • Şimşek C. Kaynakçı Akciğeri.T. Klin. Tıp Bilimleri 1992; 12: 212-218
  • Şimşek C, Kalaycıoğlu O, Beder S ve ark. Kaynakçı Siderozisi ve Pulmoner Alveoler Proteinozis. T. KIin.Tıp Bilimleri. 1992; 12: 250-253
  • Chadha P, Singh Z. Health concerns in welding industry. International Journal of Enhanced Research in Science Technology & Engineering. 2013; 2(1): 2319-7463
  • Tunç ÖK, Aygün R, Köktürk N, Ekim N, Tunç İ. Şeker Fabrikası Kaynakçılarında Solunum Sistemine Ait Klinik Bulgular ve Akciğer Fonksiyon Testleri. Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2003; 51(3): 271-276
  • Temel O, Şakar AC, Yaman N ve ark. Occupational asthma in welders and painters. Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2010; 58(1): 64-70
  • Sung JH, Choi BG, Maeng SH et al. Recovery from Welding-Fume-Exposure-Induced Lung Fibrosis and Pulmonary Function Changes in Sprague Dawley Rats. Toxicological Sciences 2004; 82: 608–613
  • Şimşek C. Toksik inhalasyonlara bağlı akciğer hastalıkları. Klinik gelişim, Meslek hastalıkları özel sayısı 2011 ; 23(4): 71-78
  • Kelleher P, Pacheco ,and Newman LS. Inorganic Dust Pneumonias: The Metal-Related Parenchymal Disorders. Environ Health Perspect 2000; 108(suppl 4): 685-696
  • Kusaka Y, Sato K, Suganuma N and Hosoda Y. Metal-Induced Lung Disease: Lessons from Japan’s Experience. J Occup Health 2001; 43: 1–23
  • Funahashi A, Schlueter Dp, Pintar K, et al. Welders' pneumoconiosis: tissue elemental microanalysis by energy dispersive x ray analysis. British Journal of Industrial Medicine 1988;45:14-18 Oğuz Tekin, Mehmet Onat Çakıt, İsmail Arslan, Gülay Gülmez, Vildan Şahin, Kamile Şahin, Özlem Palaz, Dilek Nurlu, Arzu Kuzulu, Zeynep Doğangüzel, Ümit Eren, Saih Dilber, Havva Öznur. Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi
  • Şimşek C. Kaynakçı Akciğeri.T. Klin. Tıp Bilimleri 1992; 12: 212-218
  • Şimşek C, Kalaycıoğlu O, Beder S ve ark. Kaynakçı Siderozisi ve Pulmoner Alveoler Proteinozis. T. KIin.Tıp Bilimleri. 1992; 12: 250-253
  • Chadha P, Singh Z. Health concerns in welding industry. International Journal of Enhanced Research in Science Technology & Engineering. 2013; 2(1): 2319-7463
  • Tunç ÖK, Aygün R, Köktürk N, Ekim N, Tunç İ. Şeker Fabrikası Kaynakçılarında Solunum Sistemine Ait Klinik Bulgular ve Akciğer Fonksiyon Testleri. Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2003; 51(3): 271-276
  • Temel O, Şakar AC, Yaman N ve ark. Occupational asthma in welders and painters. Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2010; 58(1): 64-70
  • Sung JH, Choi BG, Maeng SH et al. Recovery from Welding-Fume-Exposure-Induced Lung Fibrosis and Pulmonary Function Changes in Sprague Dawley Rats. Toxicological Sciences 2004; 82: 608–613
  • Şimşek C. Toksik inhalasyonlara bağlı akciğer hastalıkları. Klinik gelişim, Meslek hastalıkları özel sayısı 2011 ; 23(4): 71-78
  • Kelleher P, Pacheco ,and Newman LS. Inorganic Dust Pneumonias: The Metal-Related Parenchymal Disorders. Environ Health Perspect 2000; 108(suppl 4): 685-696
  • Kusaka Y, Sato K, Suganuma N and Hosoda Y. Metal-Induced Lung Disease: Lessons from Japan’s Experience. J Occup Health 2001; 43: 1–23
  • Funahashi A, Schlueter Dp, Pintar K, et al. Welders' pneumoconiosis: tissue elemental microanalysis by energy dispersive x ray analysis. British Journal of Industrial Medicine 1988;45:14-18 Ankara Medical Journal, Cilt 14, Sayı 1, 2014 ve Wang ve arkadaşlarının 16 yaptığı çalışmalarda PEN’in erkek çocuklarda, daha sık görüldüğü saptanmıştır.
  • Ülkemizde daha önce yapılan çalışmalarda da özellikle Serel ve arkadaşlarının 10,16 5754 çocuğu kapsayan
  • çalışmasında da PEN erkek çocuklarda daha sık gözlendiğini saptamışlardır. Çalışma grubumuzdaki çocukların % 58’i erkek, % 42’si kızdı. Çalışmamızda da benzer şekilde erkeklerde daha çok PEN olduğu görüldü ancak istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanamadı (p=0,868). Bu çalışmanın saha çalışması olmaması ve çalışmanın üçüncü basamak bir sağlık kurumunda seçilmiş vakalarda yapılmış olmasının sonuçları etkilenmiş olduğu düşünüldü. Enürezis tanımına girme yaşı tartışmalı olduğundan cinsiyete, ıslatma şekline ve sıklığına göre farklı yaşlar kullanılmaktadır. Diagnozis and Statistical Manual of Mental Disorder (DSM IV) tanı sistemine göre, beş yaşından büyük çocukların, diğer bir tanı sistemi olan International Classification of Mental Disease’de (ICD-1O)’a göre ise dört yaşından büyük çocuklar olarak kabul edilmektedir 1,16,17 . Çalışmamızın tanımlayıcı bir çalışma olması için yedi yaş ve üzeri çocuklar alınarak çalışma grubumuz oluşturuldu. Çalışma grubunun yaşı 7–15 yıl (8,5±2,4 yıl), kontrol grubunun yaşı 7–14 yıl (10±1,9 yıl)’dı. Primer enürezis nokturna tanısı ile polikliniğe başvuran ve rasgele seçilen hastaların yaş dağılımı incelendiğinde yaş arttıkça EN sıklığının azaldığını gösteren çok sayıda çalışma vardır. Hansakunachai ve arkadaşlarının 18 enürezisin önemli bir toplumsal problem olduğunu göstermek için 3453 okul çağındaki 5-15 yaş arası Taylandlı çocuk üzerinde bir çalışma yapmıştır.
  • Yaptığı bu çalışmada enürezisin %4,7 gözlendiği ve bunun da %3,9’unun EN olduğunu saptamıştır. Yaş grubu olarak incelendiğinde ise, beş yaşında %10, yedi yaşında %5,3, on yaşında %3, 12 yaşında %1,2 ve 13–15 yaş arasında ise hiç enüretik çocuk saptamışlardır. Çalışmanın sonunda yaş ilerledikçe enüreziste azalma olduğunu gözlenmiştir. Vulliamj ve arkadaşları 19 ile Brock ve arkadaşları 20 yaş ile EN sıklığının azalmakta olduğunu göstermiştir. Bizim çalışmamızda da çalışma grubunun %70’i 7–9 yaş arasında idi. Küçük yaş grubunda prevalansın çok yüksek olması ve yaşla birlikte prevalansın düşmesi bunu desteklemektedir. PEN beş yaşındakilerin yaklaşık %20’sinde görülürken, altı yaşındakilerin %10 kadarında görülür ve yıllık %15 gibi spontan düzelme gözlenir. Yaptığımız bu çalışmada da gösterildiği gibi yaş arttıkça enürezis sıklığı azalmaktadır 18,19,20 Primer enürezis nokturnanın etiyolojisinde aile öyküsünün rolü yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur. Wang ve arkadaşları 16,21 .Çin’de PEN etiyolojisinde aile öyküsünün etkisini araştırmak için 411 PEN’li çocuk üzerinde bir çalışma yapmıştır. Bu çocukların 235’i erkek ve 176’sı kız olduğu gözlemiştir. Erkek / kız oranı 1.3/1 olduğu saptamıştır. Primer enürezis nokturnalı bu çocukların 94’ünde (%22,87) pozitif aile öyküsü tespit etmiştir. Aile öyküsü olan çocukların da % 48,9’unda babasında, %8,51’inde annede, %6,38’inde her ikisinde, %6,38’inde erkek veya kız kardeşinde, %29,79’unda büyükanne veya büyükbabasında enürezis öyküsü saptanmıştır. Hansakunachai ve arkadaşlarının 18,21yaptığı çalışmada da benzer şekilde aile öyküsünün önemi anlaşılmıştır. Ferguson ve arkadaşlarının 21 prospektif olarak sekiz yıl süren 1265 çocuğu kapsayan PEN’deki aile öyküsünü araştıran çalışmasında idrar kontrolünün kazanılmasında en önemli faktörün aile öyküsü olduğu saptanmıştır. Anne-baba ya da kardeşlerin iki veya daha fazlasında enürezis öyküsü varsa idrar kontrolünün normal çocuklara göre bir buçuk yıl daha geç kazanıldığını göstermişlerdir. Loeys ve arkadaşları 22 PEN’lı 32 ailede yaptıkları genetik araştırmada dokuz ailede 22 q 11, altı ailede 13q 13–14 ve 4 ailede 12 q kromozomları ile ilişki bulmuşlardı. Kısaca EN’nın bazı ailelerde daha sık görüldüğü bilinmektedir. Bu nedenle genetik bir zemin olduğu açıktır. Bayoumi ve arkadaşlarının 23 , yaptığı başka bir çalışmada da kromozom 12q ve 13q’nun enürezis genotipinde önemli olduğunu saptamışlardır. Ayrıca immunogenetik yönden yapılan çalışmalarda HLA-DQ1’in hasta grubunda % 77,7 gibi yüksek bir oranda bulunduğu saptanarak (kontrol grubunda % 38 olan bu oran istatiksel olarak anlamlı bulunmuş) EN ile HLA-DQI arasında birliktelik olduğu gösterilmiştir 24
  • . Çalışmamızda EN’sı olan Grup I’i % 70’inde aile öyküsü pozitif bulunmuştur (p<0,001). Ailesinde EN öyküsü bulunan çocuklarda, öykü bulunmayanlara göre 13 kat daha fazla EN gelişme riskinin fazla olduğu saptanmıştır. Çalışmamızda PEN’li çocuklara bu testlerden kan eozinofil sayısını, total IgE düzeyini ve prik deri testini kullanarak atopi varlığını araştırdık. Her iki grupta kan eozinofil sayısı ve total IgE düzeyi değerlendirildi incelendi. Çalışma grubunda kan eosinofil sayısı 0,2±0,2 olarak, kontrol grubunda da 0,1±0,2 olarak bulundu. İstatistiksel açıdan incelendiğinde ise anlamlı bir fark olmadığı anlaşıldı. Çoğu hasta için enürezis ve atopi arasındaki ilişkiye dair objektif bir kanıt olmadığı halde, seçilmiş bireylerin küçük bir grubunda böyle bir ilişkiden söz edilmiştir. Zaleski ve arkadaşları 25 , gıda alerjisine bağlı olarak salınan kimyasal mediatörlerin mesane düz kasında hiperaktiviteye sebep olduğu ve buna bağlı olarak fonksiyonel mesane kapasitesinde azalma olduğunu göstermişlerdir. Bu sorunların, diyetteki allerjen ortadan kaldırıldığında düzeldiği gözlenmiştir. Atopik kişilerde ekonomik kayıp, verimsizlik, genel olarak toplumsal yapının bozulması vb. olarak çıkmaktadır. Bu konuda profesyonel yaklaşımlara ihtiyaç vardır. Bu yaklaşımlarda ise değişik bakış açıları olan disiplinlerden oluşan ekip çalışmasına ihtiyaç vardır. Bu disiplinlerden biri olan hekimlerin ve özellikle aile hekimlerinin de bu konuda çalışmalar yapması problemin çözümünü kolaylaştıracaktır. Bu kapsamda, Ankara E.A.H. Aile Hekimliği kliniği olarak “Aile Rehberlik Projesi” çalışmalarını başlatmış bulunuyoruz. Link: http:// ankara hastanesi. blogspot. com/p/projeler.html. Aşağıdaki bölümler, Proje grubunun değişik zamanlarda yürüttükleri tartışma, beyin fırtınası ve çeşitli akademik çalışmaların sonucunda ortaya çıkmıştır ve projenin bundan sonraki safhalarına yol gösterici niteliktedir. Günümüzde Ailelerin Belirgin Problemleri • Eşlerin görevlerini, karşılaşacakları problemleri ve çözüm yollarını yeterince bilmeden yuva kurmaları (Bu konuda değişik anlayışlar olmakla birlikte, toplumun genel olarak kabul ettiği bir çalışma yapılabilir) • Sağlıksız iletişim • Çocukların psikolojik olarak tam sağlıklı bir şekilde yetiştirilememesi • Ebeveyn rollerinin yeterince belirlenip çocuklara uygulanamaması ile ilgili problemler • Aile içi şiddet • Ebeveynlerin kötü örnek olması (Alkolizm, sigara bağımlılığı vb) • Hedef ve ideal eksikliği (Okula neden gidiyor, ileride ne olacak, topluma nasıl hizmet edecek vb) • Ebeveyn mesleklerinin aile üzerine etkileri • Aile içi sağlık problemlerinin aile üzerine etkileri • Ekonomik problemler • Aile yapısının aile üzerine etkileri (Geniş aile, çekirdek aile vb) • Dış etkenlerin olumsuz etkileri (Televizyon, internet, terör vb) • Değişen toplum yapısının aile üzerine etkileri • Ailedeki psikiyatrik problemler ile güçlüklerle başa çıkma ilişkisi İlk planda akla gelenler bunlar olmakla birlikte, değişik çalışmalarla bu konu ileride daha ayrıntılı bir şekilde irdelenebilir. Aile ve Aile Hekimi Aile hekimliği sisteminde her hekime belli sayıda aile bağlanmakta ve hekim adeta ailedenbir kişi haline gelmektedir. Bu sebeple aile konusunda planlanacak olan psikososyal hizmetlerde, aile hekimliği adeta biçilmiş bir kaftandır. Aile hekimleri, ailelere hem fiziksel hem de psikolojik sağlık sorunları konusunda Tekin ve arkadaşları

An Important Issue in Family Medicine: Family Guidance

Year 2014, Volume: 14 Issue: 1, 34 - 36, 25.03.2014
https://doi.org/10.17098/amj.15587

Abstract

The family, which is the basis of the society, faces many threats today. There are many studies about family health and guidance of various organizations. Psychosocial aspects of family physicians should also serve in preventive medicine services. They should identify the problems in the family, identify the situations that pose a threat and provide suggestions. This article describes the importance of the family guidance service for the family physicians for the development of a healthy family.

References

  • Şimşek C. Kaynakçı Akciğeri.T. Klin. Tıp Bilimleri 1992; 12: 212-218
  • Şimşek C, Kalaycıoğlu O, Beder S ve ark. Kaynakçı Siderozisi ve Pulmoner Alveoler Proteinozis. T. KIin.Tıp Bilimleri. 1992; 12: 250-253
  • Chadha P, Singh Z. Health concerns in welding industry. International Journal of Enhanced Research in Science Technology & Engineering. 2013; 2(1): 2319-7463
  • Tunç ÖK, Aygün R, Köktürk N, Ekim N, Tunç İ. Şeker Fabrikası Kaynakçılarında Solunum Sistemine Ait Klinik Bulgular ve Akciğer Fonksiyon Testleri. Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2003; 51(3): 271-276
  • Temel O, Şakar AC, Yaman N ve ark. Occupational asthma in welders and painters. Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2010; 58(1): 64-70
  • Sung JH, Choi BG, Maeng SH et al. Recovery from Welding-Fume-Exposure-Induced Lung Fibrosis and Pulmonary Function Changes in Sprague Dawley Rats. Toxicological Sciences 2004; 82: 608–613
  • Şimşek C. Toksik inhalasyonlara bağlı akciğer hastalıkları. Klinik gelişim, Meslek hastalıkları özel sayısı 2011 ; 23(4): 71-78
  • Kelleher P, Pacheco ,and Newman LS. Inorganic Dust Pneumonias: The Metal-Related Parenchymal Disorders. Environ Health Perspect 2000; 108(suppl 4): 685-696
  • Kusaka Y, Sato K, Suganuma N and Hosoda Y. Metal-Induced Lung Disease: Lessons from Japan’s Experience. J Occup Health 2001; 43: 1–23
  • Funahashi A, Schlueter Dp, Pintar K, et al. Welders' pneumoconiosis: tissue elemental microanalysis by energy dispersive x ray analysis. British Journal of Industrial Medicine 1988;45:14-18 Oğuz Tekin, Mehmet Onat Çakıt, İsmail Arslan, Gülay Gülmez, Vildan Şahin, Kamile Şahin, Özlem Palaz, Dilek Nurlu, Arzu Kuzulu, Zeynep Doğangüzel, Ümit Eren, Saih Dilber, Havva Öznur. Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi
  • Şimşek C. Kaynakçı Akciğeri.T. Klin. Tıp Bilimleri 1992; 12: 212-218
  • Şimşek C, Kalaycıoğlu O, Beder S ve ark. Kaynakçı Siderozisi ve Pulmoner Alveoler Proteinozis. T. KIin.Tıp Bilimleri. 1992; 12: 250-253
  • Chadha P, Singh Z. Health concerns in welding industry. International Journal of Enhanced Research in Science Technology & Engineering. 2013; 2(1): 2319-7463
  • Tunç ÖK, Aygün R, Köktürk N, Ekim N, Tunç İ. Şeker Fabrikası Kaynakçılarında Solunum Sistemine Ait Klinik Bulgular ve Akciğer Fonksiyon Testleri. Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2003; 51(3): 271-276
  • Temel O, Şakar AC, Yaman N ve ark. Occupational asthma in welders and painters. Tüberküloz ve Toraks Dergisi 2010; 58(1): 64-70
  • Sung JH, Choi BG, Maeng SH et al. Recovery from Welding-Fume-Exposure-Induced Lung Fibrosis and Pulmonary Function Changes in Sprague Dawley Rats. Toxicological Sciences 2004; 82: 608–613
  • Şimşek C. Toksik inhalasyonlara bağlı akciğer hastalıkları. Klinik gelişim, Meslek hastalıkları özel sayısı 2011 ; 23(4): 71-78
  • Kelleher P, Pacheco ,and Newman LS. Inorganic Dust Pneumonias: The Metal-Related Parenchymal Disorders. Environ Health Perspect 2000; 108(suppl 4): 685-696
  • Kusaka Y, Sato K, Suganuma N and Hosoda Y. Metal-Induced Lung Disease: Lessons from Japan’s Experience. J Occup Health 2001; 43: 1–23
  • Funahashi A, Schlueter Dp, Pintar K, et al. Welders' pneumoconiosis: tissue elemental microanalysis by energy dispersive x ray analysis. British Journal of Industrial Medicine 1988;45:14-18 Ankara Medical Journal, Cilt 14, Sayı 1, 2014 ve Wang ve arkadaşlarının 16 yaptığı çalışmalarda PEN’in erkek çocuklarda, daha sık görüldüğü saptanmıştır.
  • Ülkemizde daha önce yapılan çalışmalarda da özellikle Serel ve arkadaşlarının 10,16 5754 çocuğu kapsayan
  • çalışmasında da PEN erkek çocuklarda daha sık gözlendiğini saptamışlardır. Çalışma grubumuzdaki çocukların % 58’i erkek, % 42’si kızdı. Çalışmamızda da benzer şekilde erkeklerde daha çok PEN olduğu görüldü ancak istatistiksel olarak anlamlı bir fark saptanamadı (p=0,868). Bu çalışmanın saha çalışması olmaması ve çalışmanın üçüncü basamak bir sağlık kurumunda seçilmiş vakalarda yapılmış olmasının sonuçları etkilenmiş olduğu düşünüldü. Enürezis tanımına girme yaşı tartışmalı olduğundan cinsiyete, ıslatma şekline ve sıklığına göre farklı yaşlar kullanılmaktadır. Diagnozis and Statistical Manual of Mental Disorder (DSM IV) tanı sistemine göre, beş yaşından büyük çocukların, diğer bir tanı sistemi olan International Classification of Mental Disease’de (ICD-1O)’a göre ise dört yaşından büyük çocuklar olarak kabul edilmektedir 1,16,17 . Çalışmamızın tanımlayıcı bir çalışma olması için yedi yaş ve üzeri çocuklar alınarak çalışma grubumuz oluşturuldu. Çalışma grubunun yaşı 7–15 yıl (8,5±2,4 yıl), kontrol grubunun yaşı 7–14 yıl (10±1,9 yıl)’dı. Primer enürezis nokturna tanısı ile polikliniğe başvuran ve rasgele seçilen hastaların yaş dağılımı incelendiğinde yaş arttıkça EN sıklığının azaldığını gösteren çok sayıda çalışma vardır. Hansakunachai ve arkadaşlarının 18 enürezisin önemli bir toplumsal problem olduğunu göstermek için 3453 okul çağındaki 5-15 yaş arası Taylandlı çocuk üzerinde bir çalışma yapmıştır.
  • Yaptığı bu çalışmada enürezisin %4,7 gözlendiği ve bunun da %3,9’unun EN olduğunu saptamıştır. Yaş grubu olarak incelendiğinde ise, beş yaşında %10, yedi yaşında %5,3, on yaşında %3, 12 yaşında %1,2 ve 13–15 yaş arasında ise hiç enüretik çocuk saptamışlardır. Çalışmanın sonunda yaş ilerledikçe enüreziste azalma olduğunu gözlenmiştir. Vulliamj ve arkadaşları 19 ile Brock ve arkadaşları 20 yaş ile EN sıklığının azalmakta olduğunu göstermiştir. Bizim çalışmamızda da çalışma grubunun %70’i 7–9 yaş arasında idi. Küçük yaş grubunda prevalansın çok yüksek olması ve yaşla birlikte prevalansın düşmesi bunu desteklemektedir. PEN beş yaşındakilerin yaklaşık %20’sinde görülürken, altı yaşındakilerin %10 kadarında görülür ve yıllık %15 gibi spontan düzelme gözlenir. Yaptığımız bu çalışmada da gösterildiği gibi yaş arttıkça enürezis sıklığı azalmaktadır 18,19,20 Primer enürezis nokturnanın etiyolojisinde aile öyküsünün rolü yapılan çalışmalarla ortaya konulmuştur. Wang ve arkadaşları 16,21 .Çin’de PEN etiyolojisinde aile öyküsünün etkisini araştırmak için 411 PEN’li çocuk üzerinde bir çalışma yapmıştır. Bu çocukların 235’i erkek ve 176’sı kız olduğu gözlemiştir. Erkek / kız oranı 1.3/1 olduğu saptamıştır. Primer enürezis nokturnalı bu çocukların 94’ünde (%22,87) pozitif aile öyküsü tespit etmiştir. Aile öyküsü olan çocukların da % 48,9’unda babasında, %8,51’inde annede, %6,38’inde her ikisinde, %6,38’inde erkek veya kız kardeşinde, %29,79’unda büyükanne veya büyükbabasında enürezis öyküsü saptanmıştır. Hansakunachai ve arkadaşlarının 18,21yaptığı çalışmada da benzer şekilde aile öyküsünün önemi anlaşılmıştır. Ferguson ve arkadaşlarının 21 prospektif olarak sekiz yıl süren 1265 çocuğu kapsayan PEN’deki aile öyküsünü araştıran çalışmasında idrar kontrolünün kazanılmasında en önemli faktörün aile öyküsü olduğu saptanmıştır. Anne-baba ya da kardeşlerin iki veya daha fazlasında enürezis öyküsü varsa idrar kontrolünün normal çocuklara göre bir buçuk yıl daha geç kazanıldığını göstermişlerdir. Loeys ve arkadaşları 22 PEN’lı 32 ailede yaptıkları genetik araştırmada dokuz ailede 22 q 11, altı ailede 13q 13–14 ve 4 ailede 12 q kromozomları ile ilişki bulmuşlardı. Kısaca EN’nın bazı ailelerde daha sık görüldüğü bilinmektedir. Bu nedenle genetik bir zemin olduğu açıktır. Bayoumi ve arkadaşlarının 23 , yaptığı başka bir çalışmada da kromozom 12q ve 13q’nun enürezis genotipinde önemli olduğunu saptamışlardır. Ayrıca immunogenetik yönden yapılan çalışmalarda HLA-DQ1’in hasta grubunda % 77,7 gibi yüksek bir oranda bulunduğu saptanarak (kontrol grubunda % 38 olan bu oran istatiksel olarak anlamlı bulunmuş) EN ile HLA-DQI arasında birliktelik olduğu gösterilmiştir 24
  • . Çalışmamızda EN’sı olan Grup I’i % 70’inde aile öyküsü pozitif bulunmuştur (p<0,001). Ailesinde EN öyküsü bulunan çocuklarda, öykü bulunmayanlara göre 13 kat daha fazla EN gelişme riskinin fazla olduğu saptanmıştır. Çalışmamızda PEN’li çocuklara bu testlerden kan eozinofil sayısını, total IgE düzeyini ve prik deri testini kullanarak atopi varlığını araştırdık. Her iki grupta kan eozinofil sayısı ve total IgE düzeyi değerlendirildi incelendi. Çalışma grubunda kan eosinofil sayısı 0,2±0,2 olarak, kontrol grubunda da 0,1±0,2 olarak bulundu. İstatistiksel açıdan incelendiğinde ise anlamlı bir fark olmadığı anlaşıldı. Çoğu hasta için enürezis ve atopi arasındaki ilişkiye dair objektif bir kanıt olmadığı halde, seçilmiş bireylerin küçük bir grubunda böyle bir ilişkiden söz edilmiştir. Zaleski ve arkadaşları 25 , gıda alerjisine bağlı olarak salınan kimyasal mediatörlerin mesane düz kasında hiperaktiviteye sebep olduğu ve buna bağlı olarak fonksiyonel mesane kapasitesinde azalma olduğunu göstermişlerdir. Bu sorunların, diyetteki allerjen ortadan kaldırıldığında düzeldiği gözlenmiştir. Atopik kişilerde ekonomik kayıp, verimsizlik, genel olarak toplumsal yapının bozulması vb. olarak çıkmaktadır. Bu konuda profesyonel yaklaşımlara ihtiyaç vardır. Bu yaklaşımlarda ise değişik bakış açıları olan disiplinlerden oluşan ekip çalışmasına ihtiyaç vardır. Bu disiplinlerden biri olan hekimlerin ve özellikle aile hekimlerinin de bu konuda çalışmalar yapması problemin çözümünü kolaylaştıracaktır. Bu kapsamda, Ankara E.A.H. Aile Hekimliği kliniği olarak “Aile Rehberlik Projesi” çalışmalarını başlatmış bulunuyoruz. Link: http:// ankara hastanesi. blogspot. com/p/projeler.html. Aşağıdaki bölümler, Proje grubunun değişik zamanlarda yürüttükleri tartışma, beyin fırtınası ve çeşitli akademik çalışmaların sonucunda ortaya çıkmıştır ve projenin bundan sonraki safhalarına yol gösterici niteliktedir. Günümüzde Ailelerin Belirgin Problemleri • Eşlerin görevlerini, karşılaşacakları problemleri ve çözüm yollarını yeterince bilmeden yuva kurmaları (Bu konuda değişik anlayışlar olmakla birlikte, toplumun genel olarak kabul ettiği bir çalışma yapılabilir) • Sağlıksız iletişim • Çocukların psikolojik olarak tam sağlıklı bir şekilde yetiştirilememesi • Ebeveyn rollerinin yeterince belirlenip çocuklara uygulanamaması ile ilgili problemler • Aile içi şiddet • Ebeveynlerin kötü örnek olması (Alkolizm, sigara bağımlılığı vb) • Hedef ve ideal eksikliği (Okula neden gidiyor, ileride ne olacak, topluma nasıl hizmet edecek vb) • Ebeveyn mesleklerinin aile üzerine etkileri • Aile içi sağlık problemlerinin aile üzerine etkileri • Ekonomik problemler • Aile yapısının aile üzerine etkileri (Geniş aile, çekirdek aile vb) • Dış etkenlerin olumsuz etkileri (Televizyon, internet, terör vb) • Değişen toplum yapısının aile üzerine etkileri • Ailedeki psikiyatrik problemler ile güçlüklerle başa çıkma ilişkisi İlk planda akla gelenler bunlar olmakla birlikte, değişik çalışmalarla bu konu ileride daha ayrıntılı bir şekilde irdelenebilir. Aile ve Aile Hekimi Aile hekimliği sisteminde her hekime belli sayıda aile bağlanmakta ve hekim adeta ailedenbir kişi haline gelmektedir. Bu sebeple aile konusunda planlanacak olan psikososyal hizmetlerde, aile hekimliği adeta biçilmiş bir kaftandır. Aile hekimleri, ailelere hem fiziksel hem de psikolojik sağlık sorunları konusunda Tekin ve arkadaşları
There are 24 citations in total.

Details

Primary Language Turkish
Journal Section Reviews
Authors

Oğuz Tekin This is me

Mehmet Çakıt This is me

İsmail Arslan This is me

Gülay Gülmez This is me

Vildan Şahin This is me

Kamile Şahin This is me

Özlem Palaz This is me

Dilek Nurlu This is me

Arzu Kuzulu This is me

Zeynep Doğangüzel This is me

Ümit Eren This is me

Saih Dilber This is me

Havva Öznur This is me

Publication Date March 25, 2014
Published in Issue Year 2014 Volume: 14 Issue: 1

Cite

APA Tekin, O., Çakıt, M., Arslan, İ., Gülmez, G., et al. (2014). Aile Hekimliğinde Önemli Bir Konu: Aile Rehberliği. Ankara Medical Journal, 14(1), 34-36. https://doi.org/10.17098/amj.15587
AMA Tekin O, Çakıt M, Arslan İ, Gülmez G, Şahin V, Şahin K, Palaz Ö, Nurlu D, Kuzulu A, Doğangüzel Z, Eren Ü, Dilber S, Öznur H. Aile Hekimliğinde Önemli Bir Konu: Aile Rehberliği. Ankara Med J. March 2014;14(1):34-36. doi:10.17098/amj.15587
Chicago Tekin, Oğuz, Mehmet Çakıt, İsmail Arslan, Gülay Gülmez, Vildan Şahin, Kamile Şahin, Özlem Palaz, Dilek Nurlu, Arzu Kuzulu, Zeynep Doğangüzel, Ümit Eren, Saih Dilber, and Havva Öznur. “Aile Hekimliğinde Önemli Bir Konu: Aile Rehberliği”. Ankara Medical Journal 14, no. 1 (March 2014): 34-36. https://doi.org/10.17098/amj.15587.
EndNote Tekin O, Çakıt M, Arslan İ, Gülmez G, Şahin V, Şahin K, Palaz Ö, Nurlu D, Kuzulu A, Doğangüzel Z, Eren Ü, Dilber S, Öznur H (March 1, 2014) Aile Hekimliğinde Önemli Bir Konu: Aile Rehberliği. Ankara Medical Journal 14 1 34–36.
IEEE O. Tekin, “Aile Hekimliğinde Önemli Bir Konu: Aile Rehberliği”, Ankara Med J, vol. 14, no. 1, pp. 34–36, 2014, doi: 10.17098/amj.15587.
ISNAD Tekin, Oğuz et al. “Aile Hekimliğinde Önemli Bir Konu: Aile Rehberliği”. Ankara Medical Journal 14/1 (March 2014), 34-36. https://doi.org/10.17098/amj.15587.
JAMA Tekin O, Çakıt M, Arslan İ, Gülmez G, Şahin V, Şahin K, Palaz Ö, Nurlu D, Kuzulu A, Doğangüzel Z, Eren Ü, Dilber S, Öznur H. Aile Hekimliğinde Önemli Bir Konu: Aile Rehberliği. Ankara Med J. 2014;14:34–36.
MLA Tekin, Oğuz et al. “Aile Hekimliğinde Önemli Bir Konu: Aile Rehberliği”. Ankara Medical Journal, vol. 14, no. 1, 2014, pp. 34-36, doi:10.17098/amj.15587.
Vancouver Tekin O, Çakıt M, Arslan İ, Gülmez G, Şahin V, Şahin K, Palaz Ö, Nurlu D, Kuzulu A, Doğangüzel Z, Eren Ü, Dilber S, Öznur H. Aile Hekimliğinde Önemli Bir Konu: Aile Rehberliği. Ankara Med J. 2014;14(1):34-6.