Milliyetçilik, esas olarak bireysel, demokratik, iradi, laik söylemler minvalinde 1789 Fransız devrimi sonucu ile şekillene gelmiştir. Bu söylemler, Batı tipi milliyetçiliğin temel özelliklerini yansıtmaktadır. Fakat 20. ve 21. yüzyıl milliyetçi hareketlerinin ortaya çıkışı ve gelişim safhaları incelendiğinde bu sürecin değişiklik arz ettiği görülecektir. Bu değişiklik, toplumların ihtiyaçlarına göre, diğer bir deyişle özgüllük kavramının nasıl kazanılacağıyla da ilgili bir durum olarak kabul edilir. Özellikle 20. yüzyıldan sonra milliyetçiliğin laik/secüler söylemini kaybettiği, bu süreçten sonra türdeşleşme, bütünleşme, öteki ile farklılığı ortaya koyan temel argüman olarak kullanıldığı görülmektedir. Aynı zamanda kültürel bir öğe olarak dinsel unsurdan beslenen milliyetçilik anlayışının, toplumları harekete geçirmede daha etkin ve kapsamlı olduğu, şiddeti ahlak ve değerler yönünden meşrulaştırdığı görülmektedir.
Bu çalışmada; İsrail’in kurulmasına kadar olan dönem içinde Yahudi milliyetçiliğinin gelişimi, 1948 sonrası Yahudilerin yüksek tehdit güvenlik algılamalarında Yahudilerin kutsal kitabı olan Tevrat/Tevriye/Torah’ın etkisinin politik yansımaları ve şiddetin meşrulaştırılmasında, kültürel bir öğe olarak din faktörünün rolü açıklanacaktır. Ayrıca dini temelli oluşan milliyetçiliklerin doğası gereği ortaya çıkan tarihsel hafıza canlandırılması, düşman kavramı ve şiddet eylemlerinin ulus-devlet bütünleşmesi üzerindeki etkileri incelenecektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | MAKALELER |
Authors | |
Publication Date | August 31, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Issue: 13 |