The concept of race, which is anthropologically based upon classification done with phenotypic similarities among populations, has been a matter of discussion since the 17th century, when it was formed. In this study, the emergence of the concept of race in Turkey and in the world, and more specifically, it’s usage in forensic anthropology have been examined through literature review. The birth of the anthropological science has risen from the effort to rationalize and to take to a scientific base the idea that people that have been encountered during the colonization in the 18th century were of inferior civilizations, and they should have been taken under control. In this encounter, the color of the skin of these new “primitive” people was the first “scientific” criterion for classifying the people. Afterwards, these criteria have diversified, and with the improvement of anthropological methods, measurement of the head along with the skin color has been used as an important feature of classification. Increasingly heading in the path of “racism”, with the development of the genetic science in the 20th century, the ideas of race have been supported with criteria from different fields, such as blood types, hormone levels, and hereditary features. At the end of the 20th century, there were hundreds of different descriptions of race. Similar to the rest of the world, the science of anthropology has been institutionalized with studies on race in Turkey, as well. The struggle of the early anthropologists was to prove the similarity of the Turkish “race” with the European race. However, there are few places in the world where people are completely homogeneous, and the gene pool has been a mixed soup due to migrations. Hence, most biologists and anthropologists have dismissed the biological-racial concepts applied on people. However, being a specific field today, anthropology continues to use the concept of “race” for positive identification in criminal cases rather than for classification, and it also identifies races with estimations of gender, age and height. Even though the concept of race is held at arm’s length because of it’s cultural expression in the separation which intensifies especially between the black and white populations, due to the fact that there are no other inclusive concepts that will take it’s place, it is still being used
Antropolojik anlamda popülâsyonlar arasındaki fenotipik benzerliklerle yapılan sınıflandırmaya dayanan ırk kavramı, şekillenmeye başladığı 17. yüzyıldan itibaren tartışmalara konu olmuştur. Bu çalışmada da ırk kavramının dünyada ve Türkiye’de ortaya çıkışı ile daha spesifik olarak adli antropolojide kullanımı literatür taramasıyla irdelenmiştir. 18. yüzyılda sömürgeci yayılma sırasında karşılaşılan yeni halkların daha aşağı uygarlıklar olduğunu rasyonalize ederek onları kontrol altına almak için bilimsel bir düzleme oturtma çabası antropoloji biliminin doğmasına önayak olmuştur. Bu karşılaşmada yeni karşılaşılan “ilkel” insanın derisinin rengi insanların sınıflandırılmasında ilk “bilimsel” kıstas olmuştur. Daha sonra bu kriterler çeşitlenmiş, antropolojik yöntemlerin gelişmesiyle birlikte deri rengi yanında kafa ölçüleri de önemli birer sınıflandırma özelliği olarak kullanılmıştır. Giderek “ırkçılık” zemininde ilerlemeye başlayan ırk fikirleri 20. Yüzyılın başlarında genetik biliminin gelişmesiyle kan grupları, hormon düzeyleri, kalıtımsal özellikler gibi başka alanlardaki kriterlerle de desteklenmeye başlanmıştır. 20. Yüzyılın sonlarına gelindiğinde yüzlerce ırk tarifi yapılmaktaydı. Türkiye’de de dünyadakine benzer şekilde Cumhuriyetle birlikte antropoloji bilimi ırk üzerine yapılan çalışmalarla kurumsallaşmıştır. İlk dönem antropologların çabası Türk “ırk”ının Avrupa ile olan benzerliğini ispatlamak olmuştur. Ancak bugün dünyada halkının tamamen homojen olduğu çok az yer vardır ve göçler vasıtasıyla gen havuzu karışmış durumdadır. Bu nedenle de biyolog ve antropologların çoğu insanlara uygulanan biyolojik ırksal kavramları onlarca yıl önce reddetmiştir. Ancak günümüzde spesifik bir alan olan adli antropoloji, sınıflandırmayla uğraşmaktan ziyade kriminal olaylarda pozitif identifikasyon yapabilmek için “ırk” kavramını kullanmaya devam etmekte ve cinsiyet, yaş, boy tahmini ile birlikte ırk tayini de yapmaktadır. Pratik olarak özellikle siyah ve beyaz popülasyon arasında yoğunlaşan bu ayrımda kültürel ifadesinden dolayı ırk kavramına mesafeli yaklaşılsa da, yerine geçecek kapsayıcı bir kavram bulunamadığı için kullanılmaya devam edilmektedir
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Anthropology |
Other ID | JA54MH22JS |
Journal Section | Review Articles |
Authors | |
Publication Date | June 30, 2015 |
Submission Date | January 1, 2015 |
Acceptance Date | June 1, 2015 |
Published in Issue | Year 2015 Issue: 29 |
Antropoloji’de yayımlanan makaleler ve diğer yazıların tümünün yayın hakkı Creative Commons Atıf-Gayri Ticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) altında lisanslanmıştır. Yani yayımlanan makale ve diğer muhtelif yazılar, başka yayınlarda ancak uygun referans gösterilerek, lisansa bağlantı sağlanarak, değişiklik yapıldıysa belirtilerek ve ticarî amaç gütmeyerek kullanılabilirler. Kısaca yazar(lar) veya okuyucu(lar) herhangi bir maddî çıkar gözetmeksizin, Antropoloji’deki yayınları basılı ve/veya elektronik olarak çoğaltmakta ve/veya yaymakta özgürdürler. Bu durum yine de lisans sahibi olarak Antropoloji’nin sizi ve çalışmanızı onaylayacağı anlamına gelmek zorunda değildir.
Budapeşte Açık Erişim Girişimi