Objectives: To evaluate early results of the ilioinguinal approach in the surgical treatment of displaced acetabular fractures and to report our experience with this technique.
Methods: Using a standardized prospective protocol, 20 consecutive patients with displaced acetabular fractures were treated with open reduction and internal fixation via the ilioinguinal approach. There were 17 men and three women with ages ranging from 19 to 70 years (mean age 41 years). Surgery was performed within the first three weeks of admission. According to the Judet and Letournel classification, there were 14 complex (70%) and six elementary (30%) fractures. Radiologic and clinical evaluations were made using the criteria described by Matta. The mean follow-up was 14 months (range 6 to 32 months).
Results: Postoperative reduction was regarded as anatomic or satisfactory in 80%. Postoperative complications included deep wound infection (n=1), iatrogenic sciatic nerve palsy (n=2), and, according to the classification by Ghalambor et al., grade I heterotopic ossification (n=1). During follow-up, posttraumatic osteoarthrosis developed in one patient, and moderate narrowing of the hip joint (<50%) was observed in two patients. Radiographic results at the final evaluation were found in close correlation with clinical findings.
Conclusion: Early results showed that the ilioinguinal approach was effective in the treatment of the displaced fractures of the acetabulum, with the advantages of rapid postoperative healing, minimal complication rate, and a good visualization of most displaced acetabular fractures.
Amaç: Ayrılmış asetabulum kırıklarının cerrahi tedavisinde ilioinguinal yaklaşımın erken sonuçlarının ve uygulamayla ilgili tecrübelerimizin bildirilmesi.
Çalışma planı: Prospektif bir çalışma protokolü çerçevesinde, 20 hastanın ayrılmış asetabulum kırığı ilioinguinal yaklaşımla cerrahi olarak tedavi edildi. Hastaların 17’si erkek, üçü kadın idi (yaş ort. 41; dağılım 19-70). Tüm hastalar başvurudan sonraki ilk üç hafta içerisinde ameliyat edildi. Judet ve Letournel sınıflamasına göre, kırıkların 14’ü (%70) kompleks tipte, altısı (%30) elementer tipteydi. Son kontrolde hastaların klinik ve radyolojik değerlendirilmeleri, Matta’nın tanımladığı kriterler kullanılarak yapıldı. Ortalama izlem süresi 14 ay (dağılım 6-32 ay) idi.
Sonuçlar: Hastaların %80’inde ameliyat sonrası redüksiyon, anatomik ya da başarılı olarak değerlendirildi. Bir hastada derin yara enfeksiyonu, iki hastada siyatik sinirin peroneal komponentini etkileyen iatrojenik sinir arazı, bir hastada Ghalambor ve ark.nın sınıflamasına göre I. derece heterotopik ossifikasyon gelişti. İzlem süresi içinde bir hastada belirgin posttravmatik artrit, iki hastada ise eklem aralığında orta derecede (%50’den az) daralma saptandı. Son kontrolde hastaların radyolojik değerlendirmelerinin klinik bulguları ile uyumlu olduğu gözlendi.
Çıkarımlar: Çalışmamız, asetabulumun ayrılmış kırıklarında ilioinguinal yaklaşımla cerrahi tedavinin etkili bir seçenek olduğunu gösterdi. İlioinguinal yaklaşımla, düşük komplikasyon oranı, hızlı yara iyileşmesi ve çok sayıda kırık tipinde yeterli görünüm sağlanmaktadır.
Primary Language | English |
---|---|
Journal Section | Original Article |
Authors | |
Publication Date | September 11, 2006 |
Published in Issue | Year 2001 Volume: 35 Issue: 2 |