Abstract
Konusunu kutsal kitaplardan alan Yûsuf u Züleyhâ hikâyesi Klasik Türk
Edebiyatı, Modern Türk Edebiyatı ve Türk Halk Edebiyatında sıkça ele alınmış
bir konudur. Arap, Fars ve Türk edebiyatında çoğunluğu manzum olarak
kaleme alınmış pek çok örneği vardır. Manzum örneklerinin yanında, gerek
müstakil, gerekse tefsir ve Kısas-ı Enbiyalar içerisinde olmak üzere çok kıymetli
mensur örnekleri de vardır.
Eski Türk Edebiyatı’nda çoğunlukla manzum eserler ön planda olduğundan
manzum Yûsuf u Züleyhâ’lar daha çok tanınmış ve yayılmıştır. Haliyle yapılan
ilmî çalışmalar da bu yönde olmuştur. Bugüne kadar 50 adet manzum örneği
tespit edilmiştir. Halbuki Eski Türk Edebiyatı’nda yazılmış mensur Yûsuf u
Züleyhâ hikayeleri de bulunmaktadır. Bu eserler, bazıları üzerinde münferit
ilmî çalışmalar olsa da, toplu bir şekilde değerlendirilmemiştir.
Yûsuf u Züleyhâ Arapça, Farsça ve Türkçe cümlelerle örülü ve şiirsellikle dolu
bir eserdir. Muhammed b. İbrahim âhengi, akıcılığı ve hareketi sağlamak
amacıyla seci’lerden faydalanmakla yetinmemiş, edebî sanatların birçoğunu
kullanarak özgün bir üslûp oluşturmuştur. Türkçeyi yermesine rağmen
eserinde Türkçe, Arapça ve Farsça dillerinin imkanlarını kullanmaktan geri
durmamıştır. Arapça ve Farsça sözcükleri kullanmada gösterdiği mahareti
Türkçede de göstermiştir. Eserde seciler ve simetrik cümleler çoğunluktadır.
Cümleler anlaşılır, üslubu akıcı ve coşkundur.