Biyografik filmlerin sıra dışı ve acılı gerçek yaşam öykülerine dayanması, seyircide merak uyandırmaktadır. Arabesk şarkıcısı Bergen, yaşadığı dönemde eşinden şiddet görmesiyle gündeme gelmiştir. Onun yaşam öyküsünü perdeye yansıtan Bergen (2022) filmi, seyircinin gişede desteğini almış ve yoğun ilgi görmüştür. Özellikle pandemide sinema sektöründe de yaşanan sıkıntı sonrası, bir Türk filminin gösterdiği bu gişe başarısı önemlidir. Bergen filmi sadece bir şarkıcı filmi değildir, aynı zamanda kadına uygulanan ev içi şiddetin de anlatıldığı bir filmdir. Çalışmada filmdeki şiddet öğesinin ne şekilde ele alındığı, ikili karşıtlıklar üzerinden incelenerek göstergebilimsel analiz yöntemiyle ele alınmıştır. Inceleme sonucunda filmde ev içi şiddetin romantize edilmeden sunulduğu ve böylelikle seyircinin gözünde bir meşrulaştırma aracına dönüştürülmediği tespit edilmiştir.
The fact that the biographic films are based on extraordinary and painfully real life stories arouses curiosity in the audience. Arabesque singer Bergen came to the fore when she was exposed to violence by her husband during her lifetime. Bergen (2022), received the support of the audience at the box office and attract great attention, is movie about her life story on the screen. This box office success of a Turkish movie is important, especially after the troubles experienced in the cinema industry during the pandemic. Bergen is not only a movie about a singer, but also a movie about domestic violence against women. In this study, how the element of violence is handled in the film is examined through binary oppositions and discussed with the method of semiotic analysis. As a result of the examination, it was determined that domestic violence was presented in the film without being romanticized and thus it was not turned into a tool of justify in the eyes of the audience.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mart 2023 |
Gönderilme Tarihi | 15 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |