İçinde bulunduğumuz demokratik dönüşüm (Doğu ve Batı Almanya’da ve en son olarak da Rusya’ da) ve kitle göçleri (Etiyopya ve Rusların İsrail’e ya da İspanyol, Rus ve Asyalılann ABD’ye göçleri gibi) çağında, bu dönüşüm ve göç sonunda demokrasiye ulaşılacağı ve böyle-ce çeşitli bireysel ve grup baskılarının yarattığı tahakkümcülüğün ve yabancılaşmanın yakın gelecekte ortadan kalkacağı şeklinde bir umutlanmaya tanık olmaktayız. Postmodemizmin en, son terminolojisi ile söylersek, çeşitli grupların içinde bulundukları durum ve bunların toplumdaki basla gruplarıyla ilişkilerini anlamada “farklılık” kavramı, olmazsa olmaz bir hal almaktadır. Örneğin eğitim alanındaki bazı araştırmalar bizi ailevi, sosyoekonomik, kültürel ve ırksal sorunların artmasına yol açan yüksekokulların başarısızlık oranına götürmektedir. Bu örnekler karmaşık problemlere ışık tutmakta ve ayrıca Gail Hareven’in İsrail’e göçen Rus göçmenlerine ilişkin tartışmasında olduğu gibi birçok insanı umutlandırmaktadır1. Peter McLaren ve Jonathan Kozol da ABD’deki benzer problemleri, özellikle yapısal, sosyal ve kültürel eğitim sorunlarım tartışmaktadırlar.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Other Fields of Education |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | August 1, 2019 |
Published in Issue | Year 1994 Volume: 27 Issue: 2 |
The content of the Journal of Faculty of Educational Sciences adopts Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License
AUJFES is licensed under CC BY-NC-ND 4.0