Öz
Türkiye, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra çok partili düzene geçmiştir. Yeni düzen
beraberinde birçok siyasal sorunları getirmiştir. En önemlilerinden birisi partiler arasındaki
gergin ilişkilerdir. Öyle ki bazen iktidar partisi Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ile muhalefet partisi
olan Demokrat Parti (DP) arasındaki ilişkilerin gerginliği; tek parti sistemine geri dönülmesi
gerektiği tartışmalarına neden olmuştur. Aksi halde yeni düzenin; Türkiye’yi büyük bir felakete
götürebileceği konuşulmaya başlanmıştır. Bu tür durumlarda partili Cumhurbaşkanı İsmet İnönü,
Türkiye’nin geleceği ve demokratik rejimin devamından yana tavır alarak bir arabulucu rolü
üstlenip partiler arasındaki gerilimi azaltmaya çalışmıştır. Tarafsız bir devlet başkanı sıfatıyla ilk
arabulucu görevini, 12 Temmuz 1947 Beyannamesi’ni yayınlamak suretiyle yerine getirmiştir.
Bu beyannameyle, gergin olan iktidar-muhalefet ilişkileri yumuşayarak normal seyrine girmiş ve
çok partili düzene devam edilebilmiştir. Fakat kısa bir süre sonra siyasi ilişkiler; özellikle DP’nin
İkinci Büyük Kongresi’nde (Haziran 1949) yayınlanan Milli Teminat Andı dolayısıyla tekrar
gerginleşmiştir. Türkiye’nin bekası ve çok partili düzenin geleceği üzerine endişeli tartışmalar
tekrar başlamıştır. Bunun üzerine partili Cumhurbaşkanı İnönü, ikinci kez partiler arasında
hakemlik rolü üstelenerek siyasi gerginliğe son vermeye karar vermiştir. Bu sefer diğerinden
farklı olarak bunu halkla temas etmek suretiyle gerçekleştirmek istemiştir. 30 Temmuz-22
Ağustos 1949 tarihleri arasında Ege Bölgesini gezen İnönü, başta seçmenlere olmak üzere isim
vermeden siyasi partilere siyasi şiddetin ne gibi sorunlara yol açacağını anlatmış ve onları siyasi
mücadelelerini barış içinde yapmaları hususunda uyarmıştır. Ancak İnönü’nün halen partili
cumhurbaşkanı olması ve önceki yıllarda verdiği sözleri yerine getirmemesi nedenleriyle Ege
gezisi DP tarafından farklı yorumlanmış ve İnönü hedefine ulaşamamıştır. Tam tersine 1950
seçim sürecinin başlamasına kadar partiler arasındaki ilişkiler daha da gerilmiştir.
Bu çalışmada, İnönü’nün partiler arasındaki ilişkileri yumuşatmak, siyasi güvenliği
sağlamak ve halk arasında yaratılmak istenen siyasi şiddeti engellemek ve en önemlisi de
demokratik rejimlerde siyasi mücadelenin yöntemini anlatmak için nasıl bir çaba gösterdiği
sonuçlarıyla birlikte ortaya konulmaya çalışılmıştır. DP’nin ise, İnönü’nün bu çabalarını ne
şekilde algıladığı ve nasıl bir tepki gösterdiği irdelenmiştir. Çalışmanın hazırlanmasında,
dönemin gazeteleri başta olmak üzere Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri
Başkanlığı Cumhuriyet Arşiv belgeleri, araştırma, inceleme ve hatıra eserleri kullanılmıştır.