Like all plants on Earth, grapevines also encounter various biotic and abiotic stress factors during cultivation. Phenolic compounds that emerge as secondary metabolites in grapes are, in fact, cellular defense mechanisms against abiotic and biotic stress factors. On the other hand, an increase in the production of secondary metabolites is also a desirable condition for quality. As known, when the phenolic component content of grape berries is proportionally ranked, more than half of it comes from the seeds; grape seeds are also significant bioactive compounds. In this study, clusters harvested from Cabernet Sauvignon and Merlot grapevine shoots subjected to seven different abiotic and biotic stress applications (Control, Botrytis cinerea, impact, leaf removal, leaf injury, UV-C, vibration) were examined. In the seeds, measurements were taken for the number of seeds per berry, seed fresh and dry weight, berry fresh weight-seed fresh weight, berry dry weight-seed dry weight, seed ratio (fresh-dry), seed moisture content, 1 seed fresh and dry weight. Although some variety-related differences were observed in the examined criteria, there was no significant difference when considering the applications. From this, it was understood that abiotic stresses such as UV-C, impact, vibration, and complete leaf removal, which could potentially cause permanent damage to the grapevines, did not have a negative effect on characteristics such as budbreak, cluster initiation, cluster yield, and seed structure in the following year (2017). It was concluded that these results are important in seeing that these abiotic stresses did not negatively affect seed characteristics, and it can be inferred that such practices can be carried out when needed to increase secondary metabolite production.
Dünya üzerindeki tüm bitkiler gibi asmalar da yetiştirilirken bir çok biyotik ve abiyotik stres unsurlarıyla karşılaşmaktadır. Asmalarda sekonder metabolizma ürünü olarak ortaya çıkan fenolik bileşikler; aslında abiyotik ve biyotik stres faktörlerine karşı hücresel düzeyde kendini savunma mekanizmasıdır. Diğer yandan sekonder metabolit üretimi artışı da kalite için istenen bir durumdur. Bilindiği üzere üzüm tanesinin fenolik bileşen içeriği oransal olarak sıralandığında bunun yarısından fazlası çekirdekten gelmektedir; üzüm çekirdeği de önemli bir biyoaktif bileşendir. Bu araştırmada yedi farklı abiyotik ve biyotik stres uygulamasına (Kontrol, Botrytis cinerea, darbe, yaprak alma, yaprak yaralama, UV-C, vibrasyon) tabi tutulan Cabernet Sauvignon ve Merlot üzüm çeşidi omcalarından hasat edilen salkımların içindeki çekirdekler incelenmiştir. Çekirdeklerde; tanedeki çekirdek sayısı, çekirdek yaş ve kuru ağırlığı, tane yaş ağırlığı-çekirdek yaş ağırlığı, tane kuru ağırlığı-çekirdek kuru ağırlığı, çekirdek oranı (yaş-kuru), çekirdek su oranı, 1 çekirdek yaş ağırlığı ve 1 çekirdek kuru ağırlığı ölçümleri yapılmıştır. İncelenen kriterlerde, çeşit kaynaklı bazı farklılıkların görüldüğü ancak uygulamalar dikkate alındığında belirgin bir farklılık olmadığı anlaşılmıştır. Buradan hareketle omcalar için bazıları omcaya kalıcı hasar verebilecek olan UV-C, darbe, vibrasyon ve tüm yaprakları alma gibi abiyotik streslerin sonraki yılın (2017) göz uyanması, salkım doğuşu, salkım verimi, çekirdek yapısı gibi özelliklere olumusz bir etkisi olmadığını görmek bakımndan önemli sonuçlar elde edilmiştir. Sekonder metabolit üretimini artırmak amacıyla gerçekleştirilen abiyotik ve biyotik streslerin çekirdek özelliklerini negatif etkilemediği belirlendiğinden, gerektiğinde bu uygulamaların yapılabileceği sonucuna varılmıştır.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Oenology and Viticulture |
Journal Section | Makaleler |
Authors | |
Publication Date | May 29, 2024 |
Submission Date | January 29, 2024 |
Acceptance Date | May 13, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 |
BAHÇE Dergisi
bahcejournal@gmail.com
https://bahcejournal.org
Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü, 77100 Yalova
X (Twitter), Linkedin, Facebook, Instagram