Sınırları içindeki gayrimüslim unsurları cemaatler şeklinde sınıflandırarak millet sistemi adı verilen bir teşkilat ile yöneten Osmanlı Devleti, 1789 Fransız İhtilali’nden sonra bu yönetim şeklinin Balkan Uluslarının gerek birbirleri gerekse devlet arasında yaşadıkları sorunların çözümünde yetersiz kalması nedeniyle, tebaa arasında eşitliği sağlamaya yönelik yeni çözüm yolları aramaya çalıştı. Ancak bu tarihlerde gerek Ruslar ve gerekse Balkanlarda çıkarları olan diğer milletler tarafından yürütülen ayrılıkçı faaliyetler öncelikli olarak Balkanlarda yaşayan gayrimüslim Osmanlı vatandaşları arasında, devletin yaptığı düzenlemelerden daha fazla ilgi görmüştür. Tanzimat Fermanı’nın getirmiş olduğu yeni haklar Islahat Fermanı ile geliştirildikten sonra bu gayrimüslim unsurlar Osmanlı toplumu içerisindeki farklılıklarını ortaya koymaya yönelik çeşitli girişimlerde bulundular ve Batı dünyasının da desteğini alarak millîleşme yolunda yeni bir mücadele başlattılar. Osmanlı Devleti tarafından hazırlanan nizamnâmeler ile, kendi millî kimliklerini elde etmeye çalışan bu topluluklar, mücadelelerini çift boyutlu sürdürmeye çalışmışlardır. Osmanlı Devleti’yle olan siyasal kimlik mücadelelerinin yanında kendi aralarındaki farklılıklarını ortaya çıkaracak adımlar atarak, Patrihane tarafından dayatılan Rumlaştırılmaya karşı tepkilerini ortaya koyarak bir taraftanda Ortodoks Rum Patrikhanesi ile mücadele içerisinde oldular.
Bu sürecin ilk meyveleri 1870’li yıllarda Eksarhlığın kurulmasıyla, Rum Patrikliği’nden kopmayı başaran Bulgarlar ile Rumlar arasında başlayan çatışma, kısa zaman içerisinde Sırp, Ulah, Arnavut ve Romen kiliselerinin kurulması şeklinde kendini gösterdi. Bütün bu unsurların kendi toprak bütünlüklerini oluşturmadan önce, sahipsiz bir bölge olarak Osmanlı elinde kalan son toprak parçası olan Makedonya bölgesindeki kozmopolit yapıyı parçalayarak, elde edilebilecek en geniş parça ile kendi birliklerini oluşturma yoluna gittiler.
Bu çatışmanın en önemli mücadele safhası, geniş cemaat katmanlarına ulaşabilmek amacıyla bölgede bulunan kilise ve mekteplerin, Ortodoks Rum Patrikliği kontrolünden kurtarılması siyasetine dayanmaktaydı. Bunu gerçekleştirmek amacıyla atılan adımlar arasında politika ve şiddet neredeyse başabaş götürülmekteydi. Bu açıdan bakıldığında Makedonya, Bulgarlar kadar Rumlar açısından da geniş bir cemaat kaynağı idi ve iki unsurun çatışması bölgeyi kan gölüne çevirmişti.
Osmanlı Devleti ise unsurları arasında başlayan bu mücadeleyi durdurmak adına bir şey yapabilecek durumda değildi. Bu sebeple yüzyıllardır beslediği Ortodoks Rum Patrikliği’nin tüm tepkilerine rağmen, bütün unsurların kendi kiliselerine sahip olabilmesinin önünü açmak ve aralarında problem olan cemaat, kilise ve mektep meselesini kendi eliyle ayıklayarak, kansız bir şekilde sonuçlandıracak yeni bir yol bulmayı denedi. Tek çıkar yol Kilise ve Mektepler Kanununu çıkarmak idi ve öyle de yapıldı. İttihat ve Terakki Parti yönetimi iyi niyetli olarak çıkardığı bu kanun sebebiyle Rumeli ve Balkanlarda kazandığı dostlardan daha fazla düşman sahibi oldu. Bu kanun her ne kadar Türk tarafının elini güçlendirmek amacıyla yapılmış olsa da, kısa bir zaman sonra bu unsurların aralarındaki meseleleri çözümlemiştir. Ancak bu defa kanundan faydalanan unsurlar, Osmanlı Devleti’ni parçalamak ve birbirlerine verecekleri destekler sayesinde kendi bağımsızlıklarını elde etmelerini sağlayacak yeni bir çatışma alanı ortaya çıkararak, devletin Rumeli’deki varlığını sonlandıracak adımlar atılmasını sağlamışlardır.
yok
yok
yok
yok
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Political Science |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Project Number | yok |
Publication Date | February 24, 2022 |
Submission Date | January 4, 2022 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 2022 Issue: 1 |
TELİF HAKKI VE YAZAR ETİK SÖZLEŞMESİ FORMU -COPYRGHT and AUTHOR ETHİCAL DECLARATİON
Telif Hakkı Devri Formu imzalanıp, (taratılıp veya resim jpg. vs olabilir) makale başvuru esnasında Dergi sistemine yüklenmelidir.
This Copyright Agreement Form must be signed by all authors and uploaded to the Journal system (It can be scanned and sent as an image, jpg, etc.).