Devlet sırrı konusu kamuyla bilgi paylaşımı bakımından çok önemli bir konudur. Bilgi paylaşımı devletlerin yönetiminde iki etkiye sahiptir. Bunlardan birisi insan hakları hukukunda bilgi edinme hakkı olarak diğeri yönetim sistemlerinde şeffaflık olarak görülmektedir. Bilgi edinme hakkı neredeyse tüm gelişmiş ülke anayasalarında görebildiğimiz temel bir insan hakkıdır. Diğer yandan şeffaflığın yönetim sistemleri bakımından önemli ilkelerden birisi olduğu söylenebilir. Bilgi paylaşımı ve bunun yolları önemli bir anlam taşımalarına rağmen, her tür bilginin ifşa edilmesi mutlak bir durum değildir. Eğer tüm bilgiler tamamıyla erişilebilir olursa, bu durum diğer insan haklarına ya da demokrasinin bazı kavramlarına ciddi zararlar verilmesine neden olabilir. Bu sebeple bilgi paylaşımı modern hukuk sistemlerinde bazı sınırlara sahiptir. Buna göre devlet sırları ve ulusal güvenlik bu sınırlardan iki tanesidir. Bilgiler önemlerine ve içeriklerine göre sınıflandırılmalıdırlar. Bu sınıflandırmada devlet sırrı kavramı ulusal güvenliğe aittir ve tüm kamuyu etkiler. Bu nedenle bu tür bilgilerin açıklanması kamu güvenliği ya da ulusal güvenliğe zarar verebilir. O halde çözüm nedir? Her şeyden önce ne tür bilgilerin devlet sırrı olarak tanımlanacağını belirlemek gerekir. Sonra devlet sırlarını belirlemek ve bilgi edinme hakkının işletilmesi bakımından kamu kurumlarını denetlemek üzere bir kurumun oluşturulması gerekmektedir. Zira bireyler için bilgi edinme hakkını görmezden gelemeyiz. Sonuçta bu iki uç arasında denge korunduğu sürece iyi yönetim korunabilir ve kamu politikaları bakımından uygun kararlar alınabilir
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 1, 2011 |
Published in Issue | Year 2011 Volume: 6 Issue: 2 |