This study is significant as it focuses on the potentiality-actuality theory, a fundamental issue in philosophy. The potentiality-actuality theory is known and highly useful as a philosophical explanatory method. Our aim is to increase awareness of how this theory, developed by Aristotle, was addressed by Avicenna, a leading philosopher of Islamic philosophy. Thus, Aristotle and Avicenna's views on the concepts of potentiality, actuality and motion will be examined in detail. Aristotle’s distinction between potentiality and actuality is actually a metaphysical form of explanation and can be seen as an original interpretation of Plato’s “participation in ideas” idea. However, unlike Platonic thought, in Aristotelian thought, the physical universe is accepted as truly actualized. Since Avicenna also accepted the reality of the physical universe, he gave credence to this theory. Although the theory is widely used due to its results, it is quite difficult to understand due to its references to fundamental issues such as existence, non-existence, matter, form, being, and the relationship between God and the world, which form the basis of metaphysics. For example, this is demonstrated by Mullā Sadrā's important intervention and correction regarding the occurrence of motion in essence. The article reached the following conclusions: First, the theory of potentiality-actuality has a secondary function in Avicenna’s philosophical system. This shows that he is a Neoplatonist philosopher. Accordingly, although issues such as matter, form, before and after, and motion are addressed in his philosophy, theories such as being, essence, necessary possibility, cause, and effect are primary issues. Perhaps this is why Avicenna did not directly open a chapter on the subject in the book al-Ishārāt wa al-tanbīhāt. Another possible reason for this is that Avicenna constructed his entire philosophy not only on the physical universe but also on the metaphysical universe. Namely, according to Avicenna, the actualized universe is metaphysical, while the potential universe is physical. Accordingly, the potentiality-actuality theory does not appear to be a strong enough explanatory form for the emergence of the concrete universe from the abstract universe, but it is quite successful as an explanatory form for the ascent from concrete to the abstract. Although not at the foundation of the emanation theory in Neoplatonic philosophy, the potentiality-actuality theory is used in the explanation of the theory. Again, this theory is an important tool for proving God's existence as much as it explains motion through its possibilities. For instance, Nasīr al-Dīn Tūsī states that one of the greatest benefits of learning philosophy is proving God's existence through the potentiality-actuality theory. This theory is also an important tool for solving the problem of evil. However, we will focus on the theory itself rather than its results. It can be said that this study will fill an important gap at least at the article level.
Bu çalışma felsefenin temel konularından birisi olan kuvve-fiil teorisi hakkındadır ve bu yüzden önem arz etmektedir. Felsefî bir izah yöntemi olması açısından kuvve-fiil teorisi tanınmakta ve oldukça işe yaramaktadır. Çalışmamızın amacı Aristoteles’in geliştirdiği bu teorinin İslâm felsefesinin kurucu filozoflarının başında gelen İbn Sînâ’da nasıl ele alındığını ortaya koyarak bilinirliğini artırmaktır. Bunun için Aristoteles ve İbn Sînâ’nın kuvve, fiil ve hareket kavramları hakkındaki görüşleri ayrıntılı olarak incelenecektir. Aristoteles’in kuvve ve fiil ayrımı aslında metafizik temelli bir izah biçimi olup Eflâtun’un “idealardan pay alma” fikrinin orijinal bir yorumu olarak görülebilir. Ancak Eflâtuncu düşünceden farklı olarak Aristoteles düşüncesinde fizik evren gerçek anlamda fiiliyat kazanmış olarak kabul edilmektedir. İbn Sînâ da fizik evrenin gerçekliğini kabul ettiğinden bu teoriye itibar etmiştir. Teori, sonuçları itibarıyla çok kullanılmasına rağmen metafiziğin temelini oluşturan varlık-yokluk, madde-sûret, varoluş, Tanrı-âlem ilişkisi gibi temel meselelere dair referansları açısından anlaşılması oldukça zordur. Örneğin Molla Sadrâ’nın cevherde hareketin gerçekleştiği yönündeki önemli müdahale ve düzeltmesi bunu göstermektedir. Makalede şu sonuçlara ulaşılmıştır: Öncelikle kuvve-fiil teorisi, İbn Sînâ’nın felsefî sisteminde ikincil bir işleve sahiptir. Nitekim bu noktada onun Yeni Eflâtuncu bir filozof olduğu görülür. Buna göre onun felsefesinde madde-sûret, önce-sonra ve hareket gibi meselelerle beraber ele alınsa da varlık-mahiyet, zorunluluk-imkân, illet ve malul gibi teoriler birincil meselelerdir. Belki de bu yüzden İbn Sînâ İşaretler ve Tembihler kitabında konuya doğrudan başlık açmamıştır. Bu durumun muhtemel nedenlerinden biri de İbn Sînâ’nın bütün felsefesini sadece fizik evren üzerine değil aynı zamanda metafizik evren üzerine inşa etmiş olmasıdır. Şöyle ki İbn Sînâ’ya göre fiilî olan metafizik evren iken kuvve hâlinde olan fizikî evrendir. Buna göre kuvve-fiil teorisi soyut evrenden somut evrenin çıkmasında yeterince güçlü bir izah biçimi olarak görünmez iken somuttan soyuta yükselişte oldukça başarılı bir izah biçimi görümündedir. Yeni Eflâtuncu felsefede sudûr teorisinin temelinde olmasa da teorinin izahında kuvve-fiil teorisinden faydalanıldığı görülür. Yine bu teori sahip olduğu imkânlar vasıtasıyla hareketi izah ettiği kadar Tanrı’nın varlığını ispatlamada da önemli bir araçtır. Örneğin Nasîrüddîn Tûsî, felsefe öğrenmenin en büyük faydalarından birisinin kuvve-fiil teorisi vasıtasıyla Tanrı’nın varlığını ispatlamak olduğunu söyler. Ayrıca bu teori, kötülük probleminin çözümü için önemli bir vasıtadır. Ancak burada teorinin sonuçlarından çok teorinin kendisi üzerinde yoğunlaşmaya çalışılacaktır. Çalışmanın en azından makale seviyesinde önemli bir boşluğu dolduracağı söylenebilir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Systematic Philosophy (Other) |
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | December 31, 2024 |
Submission Date | August 3, 2024 |
Acceptance Date | October 16, 2024 |
Published in Issue | Year 2024 Volume: 26 Issue: 26 |
Bozok University Journal of Faculty of Theology (BOZIFDER) is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-Non-Derivatives 4.0 International Licence (CC BY NC ND).